OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 07, 2004 00:00
‘Hamam’ ve ‘O Şimdi Asker’ filmlerindeki rolleri ile dikkat çeken Mehmet Günsür, son üç yıldır Roma’da yaşıyor. Aktörlük eğitimi sırasında kara panterle bile çalışan Günsür, ‘Oyunculuk sayesinde anı yaşamayı öğreniyorum’ diyor.Aktörlüğün kendisini özgürleştirdiğini söyleyen 29 yaşındaki oyuncu Mehmet Günsür, şu anda beş yönetmenin çektiği ‘Anlat İstanbul’ adlı filmde oynuyor. Günsür, Ümit Ünal’ın çektiği ilk hikayede varoşlarda yaşayan bir fotoğrafçıyı canlandıracak. Geçen yıl bir arkadaşıyla birlikte yazdığı kısa
film senaryosu ile İtalyan Kültür Bakanlığı’nın açtığı yarışmada ödül de kazanan genç oyuncu ‘Tek bir role ya da tek bir işe konsantre olmuyorum. Olabildiğince değişik işler yapmak istiyorum’ diyor. Günsür aktörlük düşlerini ve hayata bakışını Elle Dergisi’nin eylül sayısına anlattı. BOĞAZ’I AİLEMDEN ÇOK ÖZLEDİM - Hamam filminden sonra İtalya’ya yerleştin. Hayat nasıl gidiyor?Ferzan Özpetek’le çalışmış olmam benim için çok önemli bir referans oldu ve ‘98’de İtalya’dan bir tiyatro oyununda başrolde oynamam teklif edildi. Epey çalıştım, üç yıl turneler sürdü. Yine ‘Hamam’ filmi referansıyla İtalya’daki en önemli menajerlik ajansıyla bir anlaşma imzaladım ve ondan sonra şansım yaver gitti. Ne var ki, oradayken burayı özlüyorum. Buradayken de orayı. Her yerde yaşayabilirim. İstanbul’a göbek bağı ile bağlıyım. O yüzden nereye gidersem gideyim İstanbul benimle. Özellikle Boğaz’ı ailemden bile daha çok özledim. Sürekli Roma, Paris ve İstanbul arasında gidip geliyorum. - Bir aktör olarak orada yaşamanın avantajları neler?Bir kere oturmuş bir sistem var. En önemlisi bu. Sinema sektöründe bazı ekonomik sıkıntılar var ama bir şekilde hallediliyor. Sendikalar var. Dolayısıyla herkesin hakkı korunuyor bir anlamda. Yine de sonuçta burası benim memleketim ve burada inanılmaz malzeme var. ‘O Şimdi Asker’ filmi için geldiğimde ise kendi dilimde oynamayı ne çok özlediğimi fark etmiştim. Oh be, dedim, kendi dilim. - Aktörlük sayesinde maddi bir birikim sağlayabildin mi? Çok şükür iyi yaşıyorum. Ama çalıştığım sürece iyiyim. Roma’da Actors Center diye bir oluşum var, Amerika’daki Actors Studio gibi. Michael Margotta adında bir hocam var. Haftada iki defa çalışıyoruz. Seni seyreden pek çok öğrenci de oluyor. Çok önemli insanlar gelip, bu çalışmaları yönetiyorlar. Bu beslenme, sahnelerden uzak kalmamak adına çok hoş bir şey. 25 yaşıma kadar oyunculukla ilgili bir eğitim almadım. Bir sürü şeyi kendim geliştirdim. Daha sonra onların neden öyle geliştiğinin bu derslerle farkına vardım. Kişisel problemleri kırmayı, hayvanlarla çalışmayı öğreniyorsun. 3 ay boyunca kara panterle çalıştım. Bir ay Roma Hayvanat Bahçesi’ne gittim. Bu tür gözlemlemeler canlandırdığınız karaktere uyuyorsa çok işinize yarıyor. - Bütün bunları değerlendirince oyunculuğun sana kattığı en önemli unsur nedir?Çok daha fazla gözlemlemeye başladım insanları. Belki de daha özgür olmayı öğrendim. Belki hálá o anı yaşamayı öğreniyorum. En fazla özgür olduğumuz an, o anı yaşadığımız an. SPOR İYİ BİR UYUŞTURUCU - Nasıl bir adamsın, neleri seversin, zaafların neler? Uyumluyum seçmem, mızmızlık yapmam, oraya gitmem buraya gitmem değilimdir. Öyle insanları da çok fazla sevmem açıkçası. Onun dışında tembelimdir. Çalışmadığım zaman tembellik yapmaya bayılırım. Ancak, canlandıracağım bir karekter varsa çok sıkı çalışırım. Yoğun çalışmaların ardından tembellik güzel. Hayatımın sonuna kadar bir şey yapmadan tembel tembel yaşayamam. Bir ay sonra boğazlanmış gibi olurum. Hep çalışmak da olmaz. Bir yandan da duygusal bir adamım. O yüzden çok fazla ticaret kafam yoktur. Hiç beceremem o işleri. Para konuşmayı, hesap yapmayı ya da ne bileyim alıp satmayı... Bunun dışında
yemek yemeyi ve yapmayı çok severim. - Seni kızdıran ÅŸeyler nelerdir?Saygısızlık ve diÄŸerlerini hiçe saymak. DiÄŸer insanlardan faydalanmak. ‘Mış’ gibi olmak. Herkes sonuçta kendi istediÄŸi hayatı yaÅŸamalı. Bazen kendileri de bilmiyorlar ne yaÅŸamak istediklerini. Bazen de bir çevrede kısıtlı olarak yaşıyorlar. Oysa ki kocaman bir dünya var. Kendimi kısıtlamayı sevmiyorum. Ä°nsanları gözlemlemeyi ve her türlü insan içinde olmayı seviyorum. Metro, otobüs, taksi... Bunlar hep hayatımda olacak ÅŸeyler. Bu konuda rahatım. Star kompleksim yok. Öyle bir ÅŸeye inanmıyorum.- Bakımın için neler yaparsın?Spor yapmak için kendimi zorluyorum ve rutin olarak yapmaya çalışıyorum. Roma’da evimin yakınında park var, koÅŸuya gidiyorum. Yıllarca spor yaptıktan sonra vücut zaten onu istiyor. Terlemem gerekiyor ki, zihnim açılsın. Spor iyi bir uyuÅŸturucu. Son zamanlarda cildime dikkat etmeye baÅŸladım, kızlara danışarak nemlendirici krem falan sürüyorum. Eskiden yapmazdım. - Kadınlarda bulduÄŸun en kötü özellikler neler?Sonuçta tanımak, zeka önemli. AnlaÅŸabilmek, ten uyumu. Güzel bakışlar, güzel gülüşler, güzel bir vücut... Ama şöyle bir huyu varsa asla birlikte olmam diyeceÄŸim bir ÅŸey yok galiba. Hayatla ilgili katı kurallarım yok. Ama iÅŸle ilgili var. - En büyük düşün nedir? Türkiye’de, senaryosunu kendi yazdığım bir filmi yönetmek isterim. ÇOCUK İÇİN UYGUN ZAMAN DÄ°YE BÄ°R ÅžEY YOK Ben hemen aşık oluyorum. Lover boy gibi bir durum söz konusu. Ama ÅŸu ana kadar yaÅŸadığım tüm iliÅŸkiler uzun. En az bir buçuk yıl sürüyor. Hemen daldan dala atlamıyorum. Beraber olduÄŸum herkese aşık oldum. Bir de bazen ‘biraz yalnız kalayım’ dediÄŸim anda aşık oluyorum mesela. Ancak ÅŸu anda evlilik düşünmüyorum. Baba olmak istiyorum tabii ki. Ama hiç belli olmaz, belki de hayatımın sonuna kadar bir aile kurmayabilirim. Daha onun zamanı gelmedi. Gelince anlayacağız. Ayrıca aslında çocuk için uygun zaman, diye bir kavram da yok. Çocuk oluyor ve sen ona göre uyduruyorsun hayatını.Â
button