Oyunculuk beni korkularımla yüzleştirdi

Güncelleme Tarihi:

Oyunculuk beni korkularımla yüzleştirdi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 14, 2009 00:00

Quentin Tarantino’nun son filmi “Soysuzlar Çetesi”nde bir gizli ajanı canlandıran Alman asıllı oyuncu Diane Kruger, Madame Figaro dergisinin fotoğraf çekiminde “Lost in Translation” kadınına büründü! Güzel oyuncu, biten evliliğini, yeni aşkı Joshua Jackson’la yakaladığı mutluluğu ve oyunculuk kariyerini de dergiye verdiği röportajda anlattı.

Fotoğraf çekimi için “Lost in Translation” kadınına dönüştünüz. Almanca, Fransızca ve ıngilizce’yi anadiliniz gibi konuşuyorsunuz. Tarantino’yu Alman bir oyuncuyu canlandırmak için zor ikna ettiğiniz doğru mu?
- Evet, Tarantino verdiği rollerde çok gerçekçi olmak istediği için önceleri benimle görüşmek istemedi. Beni sadece Hollywood yapımı filmlerde gördüğü için, Amerikalı olduğuma inanmıştı. Onunla görüşebilmek için çok çaba harcadım. Ama sonra aramızda olumlu bir elektrik oldu.

LÜKS İÇİNDE YÜZMÜYORUM

Hayatınız Paris’le Los Angeles arasında geçiyor. Alman kimliğinizden size neler kaldı?

- Bazı klişeler hâlâ Alman olduğumu hatırlatıyor... Disiplini severim. Ayrıca Alman mutfağı-na ve sosislere bayılı-yorum.

Bugünkü yetişkin Diane Kruger çocukluğundan ne gibi izler taşıyor?
- Çok sıkı ve disiplinli bir Katolik okulunda okudum. Çalışma disiplinimi, hırs ve kararlığımı okul yıllarımda edindiğimi söyleyebilirim. Ama bu değerler, aynı zamanda beni isyana teşvik etti. Ergenlik yıllarımda asi ve başına buyruktum. Aşırı kurallı, önceden planlanmış ve kusursuz bir hayat tarzı bana göre değil. Ama bazen bu tarz bir yaşam şeklini başkalarında onaylayabiliyorum.

Ama basit bir hayata duyduğunuz özlemi de asla gizlemiyorsunuz...
- Elbette Cannes Film Festivali’ne gitmeyi, lüks bir otelde kalıp muhteşem kıyafetlerle salınmayı çok seviyorum. Her sanatçı biraz narsistir... Ama aynı zamanda basit şeylerden zevk almayı da biliyorum. Arabam yok, Paris’te şık bir semtte yaşıyorum ama lüks içinde de yüzmüyorum. Sadece bir sırt çantasıyla tatile çıkmayı çok seviyorum.
/images/100/0x0/55eb112ff018fbb8f8a8e59a

BİR DAHA ASLA EVLENMEYECEĞİM

Guillaume Canet ile dört yıllık evliliğinizi 2006 yılında bitirdiniz. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

- Bir daha kesinlikle evlenmeyeceğim-den eminim! Dindar değilim, ayrıca masalsı beyaz elbisenin ve sonsuz aşkın sihrine de inanmıyorum. Elbette ki, birlikte olmak için verilen sözler çok önemli ama bu sözlerin kağıt üzerinde değil, kalpte ve kafada verilmesini istiyorum. Yanlış anlaşılmasın, yaptığım evlilikten asla pişman olmadım. Guillaume’la birbirimize deliler gibi aşıktık ama çok gençtik ve evliliği beceremedik.

Joshua Jackson’la çok ‘doğal’ bir çiftsiniz...
- Hayatı benimkiyle o kadar benzeşiyor ki... “Outdoor” bir yaşam tarzı var, doğayla iç içe olmaktan büyük mutluluk duyuyor. ışte onun bu Kanadalı özelliği, kırlarda, doğanın tam ortasında geçirdiğim çocukluğuma götürüyor beni.

Nasıl tanıştınız?
- Uzun zamandır birbirimizi tanıyorduk. Bana başka bir kadınla çıkmak istediğini söylediği gün afalladım ve kendi kendime, “Asıl ben onunla çıkmak istiyorum” dedim. O gece Joshua’yı yemeğe davet ettim.

ANNEM MUHASEBECİ OLMAMI İSTİYORDU

Kendinize güveniyor musunuz?

- Tüm kadınlar gibi benim de komplekslerim var! Mankenlik yaptığım ve fotojenik olduğumu bildiğim için kendime güveniyorum. Ama bazen sivilcelerimle kendimi çok çirkin hissediyorum. Bir ortama girdiğimde asla herkesin büyülü gözlerle baktığı muhteşem kadın olmadım. Kısaca sürekli bir cazibe oyunu içinde hissetmiyorum kendimi. Annem de çocukken asla güzelliğimi yüceltmez, hayatta bir yer edinmek için sadece çalışmak gerektiğini söylerdi. Zaten muhasebeci olmamı istiyordu, bir gün manken ya da oyuncu olabileceğimi aklının ucundan bile geçirmemiştir.

şu anda hayatınızdan ve yaptığınız işten memnun musunuz?
- Oyunculuktan başka bir şey yapabileceğimi zannetmiyorum. Oyunculuk sayesinde hayatımı bir dengeye oturttum. Bu meslek duygularımı kolayca ifade edebilmemi, korku ve endişelerimden kurtulmamı sağladı.

HAYATIM JOSHUA İLE DEĞİŞTİ

33 yaşını doldurdunuz. Geleceğinizi nasıl görüyorsunuz?

- Belki de bu soruyu 30 yıl sonra sormalıydınız... şaka bir yana son üç yıldır özel hayatımın işim kadar önemli olduğunu ve bazı projelere hayır diyebilmeyi öğrendim. Kendime ve sevgilime vakit ayırmak istiyorum. Ayrıca ileride bir aile kurmayı da arzu ediyorum. Bugüne kadar hep yalnızlık duygusuyla yaşadım, tek başıma mücadele ettim. Ama artık bazı şeylerin değişmesi lazım!

Tüm bunların nasıl farkına vardınız?
- Hayatım Joshua ile değişti... Onunla hayat çok daha kolay ve güzel. Aşkta zamanlamanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Doğru insanı bulmak, kesinlikle bu zamanlamayla ilgili. 33 yaşımda ne kadar şanslı olduğumun bilincine vardım. Oysa daha gençken bunun farkında değildim.

ARKADAŞLARIM ALDATILDIĞIMI BENDEN SAKLADI

Son filminiz “Soysuzlar Çetesi”nde bir gizli ajanı canlandırıyorsunuz. Yalanla nasıl bir ilişkiniz var?

- ıki farklı hayat sürdüren o kadar çok oyuncu tanıyorum ki... Bu beni çok tedirgin ediyor, kesinlikle böyle yaşamak istemem. Bana yalan söylenildiğini fark ettiğim anda çok sert tepkiler verebiliyorum. Yıllar önce biriyle beraberdim. Bu kişinin beni aldattığını ve yakın arkadaşlarımın durumu bildikleri halde beni üzmemek için sakladıklarını öğrenince ne yapacağımı bilemedim! Çok kötü bir deneyimdi. O günden sonra modellikten ve bu çevreden uzaklaştım, oyunculuk dersleri almaya başladım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!