Güncelleme Tarihi:
Emre Taştekin, sadece Karadayı ile değil, daha önce de oynadığı reklamlardan aşina olduğumuz bir yüz aslında. Eskişehir’de doğup büyüyen oyuncumuz konservatuvara başlamadan önce sinema-radyo-tv ve tiyatro ile bir hayli ilgiliymiş zaten. Uzun süre Eskişehir’de radyo programı yaptıktan sonra kendisinin yazdığı “Tek kısalık komedi” adlı stand-up gösterisi ile sahneye ilk adımını atmış. Daha sonra ekranların dev adamı “Minik Kardeş” Halil İbrahim Kuzucu ile uzun yıllar çocuk tiyatrosu yaptıktan sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuvarını bitirmiş. Mezun olduktan sonra çocuk tiyatrosu ekibini kurmuş. Cast 33’ün kurucusu Sumru Onat vasıtası ile birçok reklam filminde oynamaya başlamış. Ardından bir tesadüf sonucu Ay Yapım’ın “Son” dizisinde ufak bir rol üstlenmiş. İşte bu rol aslında Karadayı’nın kapılarını kendisine açmış, suçsuz yere idam cezasına çarptırılan Vural karakteri için uygun görülmüş.
Gerçekten de bu rol için ne kadar uygun olduğunu ve o idam sahnesiyle hafızalara nasıl kazındığını, röportaj esnasında dizinin takipçilerinin “Ah çocuk, bizi ne ağlattın!” demeleriyle bir kez daha anladık. Gelin, gizli yetenek Emre Taştekin’in ağzından hem o sahnenin ayrıntılarını öğrenelim hem de onu daha yakından tanıyalım.
“ÇETİN TEKİNDOR, BAŞARININ TESADÜF OLMADIĞINI GÖSTERDİ BANA”
Öncelikle Çetin Tekindor gibi büyük bir ustayla oynayacağınızı duyunca neler hissettiğinizi merak ediyorum. O süreç nasıldı?
Benim ciddiye aldığım her işte midemde inanılmaz kasılmalar olur. Çetin Tekindor ile karşılıklı oynayacağımı söylediklerinde de işte o kasılmalar oldu midemde (gülüyor). Setin ilk gününü ilaçlarla geçirdim. İlk kez böyle büyük bir ustayla karşılıklı oynama şansına eriştim. Sonrasında Çetin Hoca sağ olsun beni çok rahatlattı. Çetin Hoca, başarının hiçbir zaman tesadüf olamayacağını gösteren insanlardan biri oldu. Onu tanıyınca “Başarı tesadüf değil” diyebiliyorsun.