Oyuncu olmasam F1 pilotu olurdum

Güncelleme Tarihi:

Oyuncu olmasam F1 pilotu olurdum
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 19, 2004 00:09

Oktay Kaynarca yıllar önce düştüğü için bir daha binmediği motosiklete yıllar sonra Rüzgarın Kızı’yla bindi. ‘Oyuncu olmasaydım F1 pilotu olmak isterdim’ diyen Kaynarca, oyunculuğu ve otomobil tutkusunu anlattı.

Tamamen tesadüfler kesiştirdi yollarımızı onunla. O gün evden çıkarken ne ben böyle bir röportaj yapacağımı biliyordum, ne de Oktay. Alakasız bir şekilde çağrıldığım yapım şirketinde sohbet ederken, içeri genç bir adam girdi.

Evet evet Oktay Kaynarca! Belli kafası dalgındı ama ben çok hızlı karar verip, çok da düşünmeden, gülüşüne güvenip atladım olaya.

Hemen atlayıp evime gittim. Kayıt cihazım ve önceki yazılarımdan birkaç örnek alıp gazladım tekrar ‘3gen Yapım’a. Çok şükür bir yerlere kaybolmamış. Hemen oturduk röportaj yapmaya başladık...

- Sizi basından takip ettiğimiz kadarıyla oldukça yoğun bir dönem geçirdiniz. Yok o, öyle dedi, başka birileri şöyle dedi, epeyce meşgul ettiniz basını. Bu bir bedeldi belki de. Değdi mi sizce?.

Değdi mi? Güzel soru aslında. Ben kendi adıma yaptığım işin ne kadar büyük bir şey olduğunu kanıtladım. Yani doğru yaptığımı... Onlar, yani basın için ortalığı bu kadar karıştırmaya değdi mi, bunu onlara sormak lazım.

Yanlış anlama. Zaten gazetecilik biraz ortalığı karıştırmak demek aslında.

- Ortada bir şey yoktu da gazeteciler mi karıştırdı her şeyi yani?

Biraz öyle gibi. Karıştırmak istediler. Onların da işi bu, yadsımıyorum. Gazeteci dediğin biraz ortalığı karıştırmak zorunda ki bir şeyler bulsun. Ama işte burada bulunacak bir şey yoktu.

Sansasyon yaratacak ve sonucunda ortaya çıkacak bilinmedik bir şey de yoktu. Çok güzel malzeme ettiler bizi.

Ama her şey gibi zaman bunu da eritti, bitirdi, gitti. O zaman da diyordum. Bundan 6 ay sonra bu mevzu konuşulmayacak diye. Hakikaten de öyle oldu.

- Çakır pek çok insanın hayatında birden çok önemli bir karakter oldu. Sizin hayatınızda Çakır’ın önemi ne?

Çakır oyunculuk potansiyelimin doğru mecra bulduğu bir karakter benim için. Yani oyunculuk anlamında Çakır’dan öncesiyle Çakır’dan sonrası arasında önemli bir fark yok benim için.

Elimden geleni yaptım. Futbol gibi düşünürsek, saha, takım, taraftar tamamdı, ben de golü attım. Şampiyon olduk. Ama tabii bundan sonra başka maçlar da olacak.

- Önümüze bakacağız diyorsunuz yani...

Evet önümüze bakacağız. Sürekli galip gelmeye çalışacağız ama berabere kaldığımız hatta kendi sahamızda yenildiğimiz de olmayacak mı? Olacak! Çünkü hepsi hayata dair. Ben hepsine hazırlıklıyım.

- Peki hiç pişman olduğunuz bir an oldu mu?

Bu işten bahsediyoruz değil mi?

- Evet evet...

Bu yaşadığım kargaşa bana çok şey öğretti. Mesela kimseye çok fazla güvenmemek gerektiğini.

Özellikle röportaj verirken karşındakini çok samimi düşünüp rahat konuşmaktansa politik konuşmak gerektiğini...

- O zaman da samimiyetsiz olmuş oluyorsunuz ama...

Evet oluyorsun ama ne yapalım... En azından hakkında doğru düzgün şeyler yazarlar. Ya da en kötü ihtimalle yazacak bir şey bulamazlar. Gerçi sen ne yaparsan yap onlar yapacaklarını yapıyorlar. Mesela bir televizyonun magazin müdürü, dört-beş yalanı alt alta sıralayıp, bir kağıda yazıp veriyor ve ‘Alın, Oktay’a bir güzel geçirin!’ diyor.

Evet evet aynen böyle... Ve ben televizyonu açtığımda görüyorum ki bu kişinin salladığı yalanlar, çok mühim haberler gibi insanların beynine işlenmeye çalışılıyor. Nedenleri ne? Niçin yaparlar hiç bilmiyorum. İşlerini intikam alma aracı olarak neden kullanırlar? Enteresan.

TELEVİZYON ÇOK FAST FOOD BİR İŞ

- Ben kendi namıma, dizi oyunculuğunun oyunculuk adına çok önemli bir şey olmadığını düşünüyorum.

Çok da doğru düşünüyorsun o zaman. Televizyon çok fast food bir iş. 3 yıl boyunca star olan, kıyametler kopartan, bütün medyanın peşine 20 kamera yolladığı adam, 6 ay sonra birden silinebiliyor. Çünkü televizyon mantığı bunu gerektiriyor.

- Al, yücelt, yıldız yap, kullan, at.

Aynen öyle. Kalıcı bir şeylerden bahsetmek zor televizyonda. Bunu bilerek yaşamak lazım.

- Oyunculuk ne kadar vazgeçilmez sizin için?

Ben 24 saat oyunculuk düşünen bir adam değilim.Olmalı mıyım emin de değilim. Hayatın pek çok alanına karşı ilgim var.

Kafam da her şeye basıyor. Mesela memlekette bir şey olsa ve oyunculuğu yasaklasalar aç mı kalacağım? Yok. Bir şekilde karnımı doyururum.

- Peki öyle yasak masak yüzünden değil de bir şekilde oyuncu olmasaydınız ne olmak isterdiniz?

F1 pilotu. Motor sporlarını çok seviyorum. Ama bugüne kadar ancak seyirci düzeyinde ilgilenebildim. Arada bir motosiklete biniyordum.

Ama bir kez düştüm, korktum. Biz normal bir iş yapmıyoruz ya. Bizim enstrümanımız fiziğimiz, vücudumuz. Sakatlanırsam düşünsene. Bitti. Korkunç bir durum.

- Ama üslubuyla, adam gibi binerseniz, düşündüğünüz gibi korkunç değildir motosiklet!

Doğru söylüyorsun. Bakma sen, tadını çıkarmak için hálá arada bir biniyorum.

Ama sürat yapmıyorum. Otomobildeyse bazen yolu bulunca dayanamayıp kuduruyorum. Bir ara ralli yapmayı bile düşündüm. Hakan Dinç arkadaşımdır. Hep hadi hadi dedi ama hiç zamanım olmadı.

Motosiklet serserilik değil

Motora binenlerin zekice bir iş yaptıklarını düşünüyorum. Bu kadar stresli bir trafikle başa çıkmanın en güzel yolu motosiklet. Bizim memlekette nedense herkes otomobil manyağı. Ben de dahil.

Oysa yabancı ülkelerde, motosiklet kaynıyor. Çünkü adamlar işi çözmüş. Motosikletin trafik ve park sorununa, çevre kirliliği ve yol yıpranmalarına karşı çok pratik bir çözüm olduğunu kavramışlar. Hele bayanların motosiklete binmelerine bayılıyorum.


Asılsız şeyler yazılıyor

Özel hayatınız nasıl gidiyor?

Mutedil dalgalı. (Basıyor kahkahayı...) Galiba özel hayat dediğin de öyle olmalı. Tek düze bir özel hayat düşünemiyorum. Hadi bir düşünsene her şey yerli yerinde, her şey mükemmel. O da sıkıcı olur ya. ‘Özel hayatın nasıl?’, ‘Mükemmel!’ Hadi ordan derler adama.

- Hálá berabersiniz diye anladım bu söylediklerinizden, o zaman yalan haberler mi çıktı Özgü Namal’la ayrıldınız diye?

Dedim ya kafalarına göre yazıyorlar işte. Herhangi bir konuda hakkımda yazılan asılsız şeyleri gördüğümde, bazen dayanamayıp diyorum ki, basın açıklaması yapayım. Sonra da kendime yakıştıramıyorum. Benim açıklamamı dinlerken insanlar ‘Bana ne?’ diyecek diye düşünüyorum. Çünkü ben öyle diyorum. Bana ne kim kimden ayrılmış mı, ayrılmamış mı? Aslında kimsenin de bunlarla ilgilendiği yok bence.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!