Ayşe Şule BİLGİÇ
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 2006 00:00
Hani bu hafta şöyle; ’Cumhurbaşkanı, motosikletlere uygulanması planlanan yasayı veto etti.’ filan diye, mutlu bir giriş yapmayı ne kadar çok arzu ettim anlatamam. Ancak ne yazık ki sadece onaylandığını ve bu hafta başından beri de bizzat uygulanmaya başlandığını üzülerek söylüyorum. Vatana, millete, sektöre, tüm motorculara hayırlı olsun!!!
Acil durum masaları
Şimdi gelelim bu ÖTV dalgasının sektör kıyılarındaki etkilerine. Bir kere o güzelim fuarın ikinci günü gelen haberle
sarsılan tüm firmalar, ilk gün ciddi bir panik içinde ne yapacaklarını bilmez bir şekilde, kocaman kocaman olmuş, soru işareti dolu gözlerle birbirlerine bakıyorlardı. Motor almaya niyetli, parasını pulunu ayarlamış, işi sadece motoru bizzat fuarda yakından görüp, biraz mıncıklayıp kararını verecek olan motor sevdalıları ise bu haberin üstüne ÖTV olaya dahil olmadan, motoru görmeyi mıncıklamayı da bir tarafa bırakıp hemen satış işlemlerine başlamak için satıcıların başında kuyruk oluşturmuşlardı. Başlarında kuyruk oluşan firmaların olayı yani satış işlem prosedürlerini hızlandırmak için ekstradan ekipler kurup, maliyenin orda faks makineları kiralayıp, boyuna işlem yaptıkları dilden dile dolaşıyordu. Acil durum masası kurulmuştu her firmada diyebilirim.
ÖTV haberinin yayılması ile yürürlüğe girmesi için Cumhurbaşkanının onayını beklediği geçtiğimiz hafta içinde firmaların pek çoğu stoklarını tüketti. Öyle ki ismini vermeyeceğim sektörün büyük markalarından birinin satış müdürü, ’Ayşe Şule’cim bu ötv işi uzun vadede hiç hoşumuza gitmiyor elbette ama şu an inan tüm stokları erittik en az 200-250 alıcıya da red cevabı vermek zorunda kaldık.’ dedi. Gerçekten de doğru uzun vade de hiç kimse için pek hayrı olmayacak bu uygulama bir hafta içinde Türkiye’de rekor sayıda motosiklet satılmasına sebep oldu. Tabi bu durumdan en zararlı çıkanlar fuara stoksuz giren firmalar oldu. Bu zaman içerisinde ellerindeki motorların tamamını satamayan firmalardan bazıları ise, motorların satış işlemlerini kendi firmaları üzerine yapıp böylece plakalandırdıkları sıfır motorları, yüksek kar ve ’ÖTV nin yarısını biz ödüyoruz.’ kampanyaları ile satışa çıkarmayı planlıyorlar. Hatta bazı firmaların siparişleri verilmiş ama henüz ellerine gelmemiş motorların da şasi numarası ve diğer bilgileri ile satış işlemlerini gerçekleştirdikleri ve böylece gerçek satışlara ÖTV yi tam olarak katmamayı, daha düşük rakamlarla satışları devam ettirmeyi planladıkları konuşuluyor.
Rekor sayıda motor satıldı
Geçtiğimiz hafta içinde satışı yapılan yüksek hacimli toplam motosiklet sayısının 2005 yılında satılan yüksek hacimli toplam motosiklet sayısına eşit olduğu söyleniyor. Hani bu duruma güleyim mi ağlayayım mı bilemiyorum.
Bu ÖTV olayının bir başka yanı da motor almaya niyetli motor sevdalılarının ciddi galeyana gelip, ’yetişen alıyor, kapanın elinde kalıyor’ düşüncesi ile akıllarında olmayan motorları almaları oldu. Yani mesela ortalama bir bütçe ayarlamış ve üç beş marka model arasında
seçim yapacak olan motor sevdalılarının, ’Kaçıııın ÖTV geliyoooorrrrr, bu motorlar kapanın elinde kalıyoooor..’ pisikolojisine bir de, ’O motor elimizde kalmadı, ama şu şu şu modelden hala birkaç tane var’ lafları eklenince, galeyana gelip hayatta almayı planlamadıkları modelleri aldılar. ÖTV onaylandıktan sonra firmaların satışları devam ettirmek için yeni açıkladıkları satış rakamlarında ÖTV’nin bir kısmını üslenmiş olduklarını, yani fiyatlara ÖTV’nin tamamını yansıtmamış olduklarını görünce de inceden; ’keşke bu kadar acele etmeseydim.’diyenler çok oldu.
Çinliler karlı çıkacak
ÖTV nin 250 cc altına yüzde 22, 250 cc üstüne yüzde 37 olarak belirlenmesi pek çok motor sevdalısını, küçük hacimli motosiklet almaya yöneltecek diye düşünüyorum. Bu, motosiklete başlangıç seviyesinde olup da 800-1000 cc’lik motor almayı hayal edenler açısından oldukça hayırlı bir durum. Ancak gönlü motor sevdası ile yanıp tutuşan, yıllardır da altındaki motoru daha üst bir modelle değiştirmeyi hayal eden kısıtlı bütçeli sevdalılar için durum tam bir eziyet.
Haftaya Cape Town’a Rüzgarın Kızı çıkartması
Bilirsiniz ülkemi çok severim. Hele İstanbul’un tüm keşmekeşine rağmen kalbimde yeri başkadır. Öyle kolay kolay başka ülke şehirlerini de beğenmem hani. Ancak ne yalan söyleyeyim bu güne kadar gittiğim dünya şehirleri içerisinde en çok beğendiğim yer geçen hafta boyunca, BMW nin 3 ayrı motoruyla dağını taşını dolaştığım Cape Town oldu. Hem doğası hem de kendine has atmosferi ile gerçekten dünya gözü ile görülmesi gereken bir şehir. Cape Town’da BMW’nin uzun zamandır çok merak ettiğim F800 S, F800 ST ve R1200 S modellerini test ettim. Bu motorlarla ilgili ayrıntılı incelemelerimi ve gözlemlerimi geçen hafta size bahsettiğim, ’Bu senin motorun mu?’ testleri dahilinde bizzat sizlerle paylaşacağım. Ancak üzülerek söylemem gerekiyor ki R1200 S’in Türkiye’ye gelmeye pek niyeti yok. F800 S ve ST ise Türkiye’deki sahiplerine kavuşmak için can atıyorlar.
İlk defa Atina’ya motosiklet testine gittiğimde, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen motosiklet gazetecilerinin, bir kadın motosiklet yazarının, üstelik de bir Türk kadınının aralarında olmasından dolayı yaşadıkları hayret ve şaşkınlığa tanık olmuştum. Cape Town’da da durum çok farklı değildi. 30-35 gazeteci ve bu güzel organizasyonda bizlerle olan BMW yetkilileri, mühendisleri kısacası herkes öncelikle bu işi bir kadının sonra da bir TÜRK kadının yapmasından dolayı son derece şaşkındılar.