Güncelleme Tarihi:
Senaryosunu Adli Tıp eski başkanı Prof. Oğuz Polat'ın yazdığı dizinin oyuncuları, geçtiğimiz günlerde Hafta Sonu dergisi için bir araya geldi, çekim öncesi ve çekim sırasında yaşananları anlattı. Bu söyleşinin belki de en ilginç açıklaması ise Karatay'dan geldi: "Senaryo gereği girdiğim otopsi, hayata bakışımı değiştirdi."
Dizinin adı "M.A.T."... Bunun açılımı nedir?
- Nefise Karatay: Marmara Adli Tıp...
Dizideki rollerinizi öğrenebilir miyim?
- Nefise Karatay: Adli psikolog Ceyda Eren'i oynuyorum. Görevim cinayetin ipuçlarından ve işleniş şeklinden yola çıkarak suçlu profili oluşturmak ve katilin aşağı yukarı nasıl biri olduğunu bulmak. Aynı zamanda mağdurlara da
yardımcı oluyorum.
Konu ile ilgili bir ön çalışma yaptınız mı?
- Nefise Karatay: Yaptım. Birçok psikologla görüştüm.
- İbrahim Çelikkol: Ben de Doç. Dr. Sinan Atalay'ı oynuyorum. Uzmanlık alanım çocuklara yönelik şiddet. Dizinin başlarında şiddete ve silaha karşı olan bir karakterdi. Ama gelişen olaylardan dolayı artık şiddete ve silaha
tutunmaya başlıyor.
Siz nasıl bir ön çalışma yaptınız?
- İbrahim Çelikkol: Ben, Demir Karahan gibi, Nefise Karatay gibi morga gidip ciddi deneyimlerden geçmedim. Ama bunun sanat yönünü göz önünde bulundurduğum için profesörlerimizden, doçentlerimizden bireysel olarak
eğitim aldım.
- Demir Karahan: Bana gelince... Ben Yavuz Soysal'ı oynuyorum. Adli Tıp profesörü ve M.A.T.'ın kurucusu... Her bölümün sonunda, ülkenin kanayan yaralarını kelimelere döken ikaz edici bir yönü var.
MORG BİZE TOKAT GİBİ GELDİ
Demir Bey, siz dizide otopsi yapıyorsunuz. Bu sahneler çekilirken neler hissettiniz? Çekimler başlamadan önce otopsiye girdiniz mi?
- Demir Karahan: Çekimler başlamadan önce Adli Tıp'a götürdüler bizi. Orada müthiş bir gerçekle karşı karşıya kalıyorsunuz. Bana en azından böyle geldi. Tokat gibi... Tahtadan, taştan, masadan farkı olmayan bir halde otopsi
masasının üstüne atılıveriyorsunuz. Hepimizin gideceği yer belki otopsi değil ama sonuçta cansız bir beden olacağız yani... Bunu gördüğünüz zaman da yaşamın değeri konusunda yargılarınız büyük ölçüde değişiyor. İnsanlara
verdiğiniz değeri artırmanız gerektiğini, kimseyi üzmemek, kırmamak gerektiğini anlıyorsunuz. Otopsi nasıl yapılıyor orada gördük. Belki kasapta koyunu, sığırı bu kadar kolay doğramıyorlardır. Kesiyorlar, beynini çıkarıyorlar, üstüne şiirler yazılan, besteler yapılan kalp bir hademenin elinde bir kenara konuyor. Böyle başladık. Daha önce hiç otopsi görmemiştik.
- Nefise Karatay: Hep öleceğiz diye konuşuruz ama orada ölüyü görmek, ölü yatan birini izlemek çok başka bir deneyim. Gerçekle yüz yüze kalmak benim hayat görüşümü değiştirdi. Hayatı hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz. Ama bu her an başımıza gelebilecek şey. Orada yatan adam da bir gün önce nefes alıyordu.
Siz otopsi izlerken zor anlar yaşamışsınız.
- Nefise Karatay: Aç karnına gittiğim için tansiyonum düştü. Bayılmadım yani. Demir Abi'nin oğlu var Barış, doktor. Bana çok yardımcı oldu. Ama laboratuvara gittiğimizde oradaki kızlar halime şaşırdılar, kendilerinin
oraya giremediklerini söylediler. Bizim için çok ciddi bir hayat tecrübesi oldu.
Bazılarını kan tutar, bakamaz. Sizde böyle bir durum var mı?
- Nefise Karatay: Ben de çok dayanabilen bir insan değilim. Ama birbirimizden güç alarak yaptık.
- İbrahim Çelikkol: Ben görerek değil de, konuşarak bilgi sahibi olmak istedim. Otopsiye gitme taraftarı değildim. Ama giden insanlardan da ne yaşadıkları, ne gördükleri konusunda bilgiler aldım.
Sizi kan tutuyor mu?
- İbrahim Çelikkol: Yok.
- Nefise Karatay: Otopsiye giriyor, otopsiyi o yapıyor.
- İbrahim Çelikkol: Ben bu dersi 17 Ağustos depreminde Kocaeli'de aldım. Onbinlerce ceset gördüm. Bunları yaşayan bir insanın otopsiden alabileceği çok şey olmadığını düşündüğüm için gitmedim otopsiye.
Diziye gelen tepkiler nasıl?
- Demir Karahan: Dizi seyredenler ekran başında kafasını yormak istemiyor. Bizim dizimiz ise izleyene beyin jimnastiği yaptırıyor. Dolayısıyla reyting ölçerlerden gelen tepkiler çok lehimize olmadı ilk bölümlerde. "Deli Yürek"
ve "Kurtlar Vadisi"ndeki tepkileri alamıyorsun reytinglerden. Çünkü o aksiyon, anlatılan çok fazla şey yok. Kavga, gürültü, patırtı... Biz de yavaş tepki alınca dördüncü bölümden sonra hızlandırmaya karar verdik.
GÖREVİMİZ TEHLİKE GİBİ BİR DURUM
Dizinin konseptinde bir değişiklik mi olacak?
- Demir Karahan: Oldu zaten. Bilimsel konuyu belli bir oranda azaltıp, istenilen yemeği pişirmeye karar verdik. Olayların içine aksiyon sokarak projeyi devam ettireceğiz. Çünkü bize reyting lazım.
- Nefise Karatay: Biraz "Görevimiz Tehlike" gibi bir duruma giriyoruz.
Sinemanın son birkaç yılına baktığımızda gişe rekorlarını hep komedi filmlerinin kırdığını görüyoruz. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Nefise Karatay: İnsanlar gülmeyi seviyor. Ama çok sinema filmi vardır ki
ikinci kez oturup izlemezsiniz.
- İbrahim Çelikkol: İnsanlar düşünmeyi fazla tercih etmiyor.
- Demir Karahan: Tabii. "Recep İvedik"i dört, beş milyon kişi seyrediyor, "Üç Maymun"u 100 bin kişi.
Sözü oraya getirmek istedim. Yurtdışında çok beğenilen, yarışmalarda ses getiren bir filmin yurt içinde gişesi yok.
- Nefise Karatay: Amacı da o zaten. Kendisi de insanları o an güldürmeyihedeflediğini söylüyor. Sosyal mesaj vermeyi değil.
- Demir Karahan: Şahan Gökbakar'ı suçlamamak gerekiyor. O işini yapıyor. Bir problem varsa o 4,5 milyon kişide var. Bazısı "O gitmiş ben de gideyim" diye gidiyor filme.
- Demir Karahan: Gitmiş olmak için sinemaya gidilmez. Sinema panayır yeri mi? Burada sanattan bahsediyoruz.
Siz seyrettiniz mi?
- Demir Karahan: Seyretmedim, hiç de niyetim yok. Fragmanlarını görüyorum, böyle bir filme hele hele sinemada gitmenin mantığını da şahsen anlamış değilim. Bunların neyine gülüyor insanlar?
- Nefise Karatay: Televizyonda yayımlandı, ben orada gördüm.
Nefise Hanım podyumları kesin olarak bıraktınız. Yardım amaçlı defileler olursa çıkar mısınız?
- Nefise Karatay: Bu çok istismar edilen bir şey. Ama birebir o kurumla çalışıyorsam olabilir. Kimsesiz çocuklara dair aşılama projesi vardı. Gerçekten kimsesiz çocukların evine gittim, gezdim, çocuklarla tanıştım,
onları yetiştiren insanlarla konuştum. Ama bu amaçla yapılan çalışmalarda araya giren insanlar arttıkça olay istismar ediliyor. İş amacından uzaklaşıyor. Onun için birebir kurumlarla böyle şeyler yapmaya her zaman açığım.
Eskiden haftada birkaç gün defile olurdu. Şimdi neredeyse hiç yok. Bunun sebebi sizce nedir?
- Nefise Karatay: Sektör diye düşünüyorum. Kriz inşaatı ve tekstili vuruyor önce.
İBRAHİM'İM KIZ ARKADAŞI ÇOK ŞEKER
Bir birlikteliğiniz var. Ufukta bir evlilik görünüyor mu?
- Nefise Karatay: Özel hayatımı hiç konuşmadım, konuşmuyorum. O konuda bir adım geride durmayı tercih ediyorum. Çünkü siz soruyorsunuz, size cevap verdikten sonra arkasından bir sürü insan soracaktır. Böyle bir duruma
girmek istemiyorum.
İbrahim Bey, siz basketbol oynarken de meşhurdunuz ama şimdi herhalde daha çok hayranınız vardır. Hayranlardan rahatsızlık duyduğunuz oluyor mu?
- İbrahim Çelikkol: Yok. Bunlardan zevk duyuyorum.
Kız arkadaşınız bu ilgiye ne diyor? Kıskanıyor mu?
- İbrahim Çelikkol: Hayır kıskanmıyor.
- Nefise Karatay: Çok şeker bir kız arkadaşı var.