Şermin TERZİ
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2009 00:00
Davetiyede aynen şunlar yazıyordu: “Bir zamanlar varoş denilen öteki insanların yaşadığı yerde doğup, Yozgat’tan Libya’ya, Paris’e uzanan Müjgan Moda Evi yeni yıl kreasyonlarını defile ve kokteyl ile tanıtıyor.” Kendine “varoş” ve “öteki” diyen Müjdan Moda Evi’nin sahibi, Saltanat İnan’ın (44) hikayesini dinlemek için İstanbul’un yeni ilçelerinden Sultangazi’nin yolunu tuttum. Karşıma dört çocuklu, kuaförlükten gelin arabası süslemesine kadar yapmadığı iş kalmayan, iki gelinlikle başladığı 20 metrekarelik dükanını 1000 metrekarelik modaevine dönüştüren, pes etmek nedir bilmeyen bir kadın çıktı.
Sultangazi’nin ana caddesi gelinlikçilerden, modaevlerinden geçilmiyor. Ama neredeyse en büyüğü Müjgan Moda Evi. İçeri, rengi solgun pembeleşmeye yüz tutmuş kırmızı halılara basarak geçiyorsunuz. 1000 metrekarelik salonun küçük bir bölümü atölye, diğer bölümleri adım başı abiye ve gelinlik kıyafetlerin teşhir edildiği showroom olarak kullanılıyor.
Bu mekânın adı üzerinde sultanı, Saltanat İnan. Erzurumlu koyu bir milliyetçi olan babası, bütün çocuklarına Saltanat, Siyaset, Hürriyet gibi isimler vermiş.
Saltanat İnan’ın hikayesi 20 yıl önce 20 metrekarelik bir dükkânda bir koltuk, bir ayna, bir fön makinesi ile kuaför olarak başlıyor. Altı ay sonra parası olmayan bir müşterisinin, “Gelin saçımı parasız yaparsan, gelinliğimi ve nişan kıyafetimi sana veririm” teklifi, yola çıkış hikayesinin ilk durağı. Saltanat, o kıyafetlerle ne yapacağını bilemiyor, “Kiralamak ya da satın almak isteyen olur” diye vitrine koymayı akıl ediyor. Vitrine koyduğu ilk gün de nişan kıyafetini birisi kiralamak istiyor. Bunun bir ticarete dökülebileceğini düşünen Saltanat, nişan kıyafetinin kirasıyla soluğu Mahmutpaşa’da ikinci el düğün nişan kıyafetleri satan bir dükkanda alıyor. Oradan aldığı kıyafeti kendi yıkayıp ütüleyerek vitrine koyuyor. Bir kaç gün sonra, komşu esnaftan biri “İki engelli evleniyor, senin vitrindeki şu gelinliği ona parasız verir misin” diye soruyor, elindeki iki kıyafetten birini o engelli çifte hediye ediyor.
Saltanat İnan, başarısında, işte bu hediyenin etkisi olduğunu düşünüyor: “Elimdeki iki kıyafetten birini, benim de paraya çok ihtiyacım olmasına rağmen o engelli çifte verdim. Şu an ne kazanıyorsam, o iyiliğin karşılığı olduğunu düşünüyorum. Zaten o günden sonra, her sene Hadımköy’deki bir engelli okulunun giyim masraflarını karşılamaya çalıştım.”
DİKİŞ DİKMEYİ, SAÇINI YAPTIĞI MÜŞTERİSİ ÖĞRETTİ
Saltanat İnan, kiralama işine devam ediyor ama dikiş bilmediği için bu işin mutfağına girmeyi aklına bile getirmiyor. Ta ki, saçını perma yaptırmak isteyen bir müşterisinin teklifiyle karşılaşana kadar.
“Saç telleri çok ince bir hanım gelip, perma yaptırmak istedi. İnce telli olduğu için kötü olacağını söylesek de ısrar etti. Gerçekten çok kötü oldu. Kadın, beni eski halime getir de ne yaparsan yap dedi. Vakit uzadıkça, laf lafı açtı. Bana, vitrindeki gelinliklerle ne yaptığımı sordu, söyledim. Niye kendin dikmiyorsun dedi. Bilmediğimi söyleyince ‘Ben senin elinden tutacağım. Benim Fatih’te bir gelinlikçi dükkanım var. Sana bu işi öğreteceğim, sen siparişleri al, bana gel’ dedi. 15-20 gün sonra ziyaretine gittim. Bana prova çıkarmaktan, kesmekten, biçmeye dikiş dikmeye kadar her şeyi öğretti. Birkaç yıl birlikte çalıştıktan sonra Fatih’teki dükkanı bana devretmeye karar verdi. Benim alacak durumum yoktu. Paran oldukça ödersin, dedi ve bana devretti. Bir taraftan kuaför dükkanına da devam ediyordum. Hatta yan tarafımda, gelin arabalarını süsleyen bir çiçekçi vardı, onlara yalvar yakar, bana araba süslemesini, fiyonk atmasını öğretmelerini istedim. Tepemden aşağı lapa lapa kar yağarken ben araba süslemeye çalışıyordum.”
Saltanat İnan, tüm bunları yaparken eşi iflas etti. İki kızları vardı, artık çocuk düşünmüyorlardı ama tam o sırada hamile kaldı. Neyse ki Fatih’teki dükkanın devri, işlerinin iyi gitmesi aynı zamana geldi. Ona uğur getirdiğine inandığı için de, dükkanına üçüncü kızının adı Müjgan’ın adını verdi.
İlkokul mezunu bile olmayan Saltanat İnan, şu an dört kız çocuğu sahibi. Kızları Aygül ve Aysun annesiyle birlikte modaevini yönetiyorlar. Aysun, üniversitede moda eğitimi alıyor.
Özellikle Fransa, Almanya ve Avusturya’da yaşayan Türkler, Saltanat İnan’ın yaptığı gelinlikleri bavul ticaretiyle yurtdışına götürüyor.
İDOLÜ YILDIRIM MAYRUK
Saltanat İnan’ın, Türkiye’deki idolü kendisine hâlâ terzi diyen ünlü modacı Yıldırım Mayruk. “Onun çok iyi ve en mütevazı modacı olduğunu düşünüyorum” diyor. Sadece Sultangazi’den değil Levent, Nişantaşı ve Kadıköy’den de gelinlik diktirmek için onun kapısını çalanlar var. Sultangazi’de oturanlar, genellikle muhafazakâr gelinlik sipariş ederken, küçük bir kesim cüretkâr siparişleri veriyor. Saadet İnan, kumaşlarını Kapalıçarşı ve Osmanbey’den alıyor. Fiyatlar 500 ile 3 bin lira arasında.