ÖSS fobisi medya patronu yaptı

Güncelleme Tarihi:

ÖSS fobisi medya patronu yaptı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 01, 2011 00:00

ÖSS fobisi medya patronu yaptı İdil Tabanca (27) ABD’ye ilk kez 14 yaşında ÖSS fobisinden kaçmak için gitti. Şimdi, bu ülkede üç ayda bir yayınlanan 50 bin tirajlı Bullett dergisini çıkarıyor.

Haberin Devamı

Modadan müziğe ve yaşam tarzlarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan Bullett’da ünlülerle röportajlar yapılıyor. Dergisinin yanına bir video kanalı, ajans ve online mağaza ekleyen Tabanca kendi çapında bir medya patronu olma yolunda

Hep ABD’de mi yaşadınız?
- Eskişehir doğumluyum. 14 yaşımda ilk defa ABD’ye geldim, o zamandan beri mekik dokuyorum. Liseyi Santa Barbara’daki yatılı Dunn School’da okudum. University of California’yı bitirdim.
Amerika’ya giderken hedefleriniz nelerdi?
- Henüz ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Tek bildiğim ÖSS’ye girmek istemediğimdi. ÖSS fobim vardı, kaçtım. Üniversitede sinema okudum. İstediğim kameranın önü değil arkasında olmaktı. Yazmayı çok seviyor ve senarist olmak istiyordum. Aslında hala da istiyorum. Üniversiteden sonra Türkiye’de sinema sektöründe çalıştım fakat şevkim kırıldı. Şartların ağırlığı, çalışma saatlerinin uzunluğu ve maaşlarin düşüklüğü beni ABD’ye dönmeye itti. Dergiyse biraz damdan düşer gibi oldu. Orada set tasarımı ve sanat yönetmenliği yaparken tanıştığım bir grup sanatçıyla, farklı projelere çekimler yapıyorduk. Yaratıcı enerjinin potansiyeli bizi kendi bağımsız dergimizi çıkartmaya itti.
Bu ilk dergi tecrübeniz mi? Bullett kaç sayı çıkarttı?
- Şu an beşinci sayıya odaklandık. Dergi üç ayda bir çıkıyor, bir yıldan biraz fazla oldu. Sürekli ofiste çalışan kadromuz 20 kişi civarında. Diğerleri katkıda bulunan arkadaşlar. Biz bir medya şirketiyiz. Dergi, video kanalı Bullett TV, Bullett Creative Agency ajansı, üç ay sonra açılacak bir online mağaza gibi alanlarımız da var.
Derginizde ünlü isimle röportajlar yapılıyor. Bu konuda zorlandınız mı?
- En zoru ilk sayıydı çünkü oyuncu menajerleriyle bağlantımız yoktu. Fotoğraf ajansından biri yardımcı olabileceğini soyledi. Bize kıdemli fotoğrafçılar ayarladı ve onların isimleriyle birkaç oyuncu tavladık. Dergide yer almasını istediklerimizin menajerlerinden randevu alıp, farklı dergi görselleriyle kendi tasarımımız maket bir dergiyi ‘mock up’ olarak hazırladık. Bullett’in neye benzeyeceğini gösterince heyecan ve motivasyonumuzdan etkilenip yardımcı oldular.
ABD’da bağımsız bir dergi çıkartmak zor mu?
- Çok ama çok zor. Sosyal hayatı unut bir kere. Şirket hala bebek ve çok ilgi istiyor. Çok uzun çalışma saatlerimiz var ve haftasonlarımız hemen hemen hiç yok. Ama birbirini ve yaptığı işi çok seven, enerjik ve çalışkan bir ekibimiz var. Döktüğümüz kan, ter ve gözyaşlarına değiyor işimiz. ABD dışında Avrupa ve Kanada’dayız. İnşallah yakında Türkiye’ye de geleceğiz. Mesela bağımsız dergiler adına bir konferans düzenlemek istiyoruz birkaç dergiyle beraber. Ama ne zaman olur kim bilir?

Haberin Devamı

MIDNIGHT EXPRESS KABUSU

Haberin Devamı

ABD’de dergi çıkaran bir Türk olmak nasıl bir duygu?
- Gayet güzel. ABD’de dergi çıkaran bir Türk’ten ziyade istediği işi yapma lüksüne sahip bir Türk olmak çok gurur verici ve bence lüks. Eğitim sistemimiz sağolsun, memlekette veteriner olmak isteyen emlakçı oluyor.
Türk patrona karşı çalışanlarınız nasıl? Ya da röportaj yaptığınız ünlü isimler?
- Çalışanlar da ünlü isimler de gayet sıcak yaklaşıyor. Bu tip sektörlerde Türklerin tutunamaması, Türklerin uydurduğu bir efsane belki de. Röportaj yaptığım herkesin Türkiye’yle ilgili iyi-kötü bir hikayesi var. Özellikle Midnight Express hala bir kabus. Hepsine açıklamaktan bıktım.
Röportajlara nasıl karar veriyorsunuz?
- Her sayının bir konusu var ve başlığa uyup uymadıkları önemli. Bir başka faktörse yer verdiğimiz kişinin derginin satılacağı dönemde bir projesinin olması. Yani bir filmi, albümü ya da reklamını yapmaya çalıştığı bir bağış kurumu... Eğer estetiğimize uyuyorsa, yani saygın projelerde yer almış bir yetenekse seve seve kabul ediyoruz. Bazen de “Şu kişiye yer verirseniz size esas istediğiniz kişiyi kapağa vereceğim” gibi anlaşmalar da oluyor.
Soyadınız ve dergi (Bullet=Kurşun) ismi arasındaki benzerlik ilginç.
- Benzerlik tamamen tesadüf aslında. Belki de bu yukarıdan gelen bir işarettir doğru yolda olduğumuzu gösteren.
Ekibi nasıl bir araya getirdiniz?
- Üç yakın arkadaş başladık bu işe. Endüstriden tanıdıklarımız ve işlerine saygı duyduğumuz birkaç kişiyi de dahil ettik. Şimdi her sayıya katkıda bulunan ve işbirliği yaptığımız birçok ünlü isim var. Mesela geçen sayıda ‘Weeds’ dizisinde oynayan Mary Louise Parker, Weeds’deki karakterine mektup yazdı. Birkaç kişiyle kısa film yapıyoruz. Bazı tasarımcılar bize özel ürün tasarlıyor, mağazamız açıldığında satmak için.

Haberin Devamı

EWAN MCGREGOR’LA EŞEK ŞAKASI

En iyi röportajım Ewan McGregor’du. Çok iyi anlaştık. Hatta birlikte menajerine eşek şakası bile yaptık. McGregor’un kıç çatalı gözüken bir fotoğrafını kapak diye yollayıp ajanslarında kaos yarattık. Sıkıcıları oldu belki ama kötü röportajım hiç olmadı.

Ewan McGregor, David Copperfield, Mark Ruffalo, Abigail Breslin, Rory Culkin, James Frain, Paz De La Huerta, Stephen Moyer, Christopher Walken, Nicholas Hoult ve Brie Larson ile röportaj yaptım. Az önce Dexter dizisiyle tanınan Michael C. Hall’un yanından ayrıldım mesela.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!