Güncelleme Tarihi:
Sağlık yazarımızla yeni kitabını konuştuk, bu vesileyle de Osman Hoca’yı kendi ikinci hayatında yemek, eğlence, keyif testine tabi tuttuk. Doğrusunu isterseniz hem hayat gustosu hem de Latif Demirci’yle yarıştırdığı espri kabiliyeti hepimizden geçer not aldı.
İkinci Hayat adlı kitabınız Doğan Kitap’tan çıktı. Bu kitabı kimler, niçin edinmeli?
- Hayatı iyileştirmek, keyifli, mutlu, huzurlu, sağlıklı ve formda bir hayat sürmek vereceğiniz bazı kararlarla ilgili. Ve bu kararlar nasıl yaşlanacağınızı da belirliyor. Hayat bir yolculuksa eğer, iki aşamalıdır ve ikinci aşaması muhtemelen otuzlu yaşlardan sonrasıdır. Böyle baktığınızda “ikinci hayat” otuzundan sonra daha iyi bir hayat yaşamak ve güzel yaşlanmak isteyenler için bir kaynak-rehber kitap.
Neden “İkinci Hayat” ismini seçtiniz?
- Kitabın ismini kitap tamamlandıktan sonra seçtim. Nedeni de şu: İkinci hayatın amacı hayatın geride kalan kısmını önceki dönemden farklılaştırmak olmalı. Yalnızca iyi yaşlanmanın şifrelerini, sırlarını aramayı bir yana bırakmak, iyi ve güzel bir hayata odaklanmak olmalı. Ve tabiî ki azıcık karşı gelip diklenmek ama mümkün olduğu kadar paylaşmak, affetmek, hoş görmek, unutmak olmalı.
Kitabın arka kapağında Sezen Aksu’nun “Ruh ve beden bütündür. İnsanı sadece fizik beden olarak algılamaya kalkarsanız işin içinden çıkamazsınız” sözü yer alıyor. Sizce Sezen Hanım burada ne demek istiyor, bu sözü niçin arka kapağa koydunuz?
- Sezen’le ilk tanıştığımızda çok hastaydı, üstelik iyileşeceğine dair kuşkuları vardı. Ona iki şey söyledim. Birincisi yukarıdaki cümle. Yani o cümle Sezen’e değil, bana ait. Sezen sonradan gönderdiği bir mektupta “Ancak insana gerçekten değer verenlerin kuracağı bu cümle, bana hayatımı geri verdi” diye yazdı. Bu cümle hekim olarak alabileceğim en büyük hediye, o yüzden arka kapakta. Sevgili Sezen’e söylediğim diğer şey de şuydu: “Mucize dediğimiz şeyleri en çok hak edenler hayata en çok anlam kazandıranlardır”. Daima ruh ve bedenin bütünlüğüne inandım. Bedensel sorunların çoğunun ruhsal, ruhsal problemlerin çoğunun da bedensel nedenleri olduğunu tıp doktoru dayımdan ve siyaset-hayat ustası Demirel’den öğrendim.
256 sayfalık kitabın içinde beslenmeden, uykuya, stresten cinsel yaşama kadar 8 ayrı bölüm var. Ama en uzun bölüm beslenmeye ayrılmış...
- En uzun bölümü beslenmeye ayırdım ama bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim: Kitap aslında bir “iyi hayat” kitabı ve hayatın ruhsallığını anlatmaya, yani ruhu da beslemeye çalışıyor. Zannediyorum ruh-beden ilişkisine ve ruhsallığa bu kadar yer veren ilk kitap. Beslenmeye ayrılan bölüm yaklaşık 100 sayfa. Bunun nedeni de yaşam tarzı seçimlerimiz içinde sağlığımızı en çok etkileyen şeylerin başında beslenmenin geliyor olması.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ile birlikte mi çalıştınız? Kitap nasıl hazırlandı?
- Konuların seçilmesinde ve bölümlerin oluşturulmasında Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ve Dr. Evren Altınel’in yardımlarından faydalandım. Metinler geçen yaz sonlarında Ahmet Hoca tarafından yeniden gözden geçirildi. Her iki arkadaşıma da teşekkür ediyorum.
YAZARLARIMIZ SORDU OSMAN HOCA CEVAPLADI
KARİKATÜRİST LATİF DEMİRCİ
Osman Bey, ben 2 yıldır yurtdışında diyet yapan oldukça güzel bir bayanım... Yazları tatil için Türkiye’ye geldiğimde inanılmaz kilo alıyorum ve döndüğümde buradaki ecnebi arkadaşlarımın (friends) küçümseyici bakışlarına maruz kalıyorum. Ülkemden de, diyetten de vazgeçemem dersem, ne tavsiye edersiniz? (Rumuz: Brocholly)
- Kelebek’te geçen hafta boyunca yayınlanan Gİ diyeti sizin için iyi bir seçenek olabilir! Böylece ülkemizi de, bedeninizi de kaybetmemiş olursunuz.
Osman hocam, eşimle 22 yıl önce teflon evliliği yaptık. Çocuğumuz olmadı ama 2 tane İran kedimiz var... İlişkimiz giderek süngerleşti, kayınvalidem bile 102 santim olan bel çevremle alay ediyor, beyim de onu destekliyor. Kedilerimiz için yuvamı dağıtmıyorum. Bir de görümcemin tavsiyesiyle uyguladığım kuru mama diyetiyle aşırı tüylendim... Ne yapmalıyım? (Rumuz: Bir Zamanlar Tefaldi)
- “Hayatta bir kedisi bile olmayanları” düşünerek ömrünüzün geri kalan kısmını diyetsiz, trendsiz, kedilerinizle birlikte keyif içinde sürdürün. Böyle durumlar için doktorların kendi aralarında espri yaparken sık kullandıkları bir cümleyi de rehber edinebilirsiniz: “Ne yerse yesin!”
Osman abi, yurtdışında testosteron bankası varmış diye duydum. Buradan alacağım testesteronla ne kadar başarılı olurum, yabancı testesteronun biyolojik sahibi sorun yaratır mı? Şimdiden teşekkürler... (Rumuz: Kamilcan)
- “Testosteron bankası Türkiye’de ne zaman açılacak?” diye bekleyeceğinize doktorunuza gidip bir testosteron ampulü tableti ya da jeli yazdırmayı deneseniz daha kolay. Yabancı testosteron kullanmak biyolojik bir sorun yaratmaz ama bazı psikolojik sorunlar yaratabilir!
Sevgili Osman hocam, televizyon karşısında, “Saba Tümer kahkahasıyla” bir haftada, üstelik abur cubur yiyerek tam 5 kilo verdim, hocam amel bir yolda mıyım? (Rumuz: Ahmet ve Hakan)
- Saba Hanım’ın kahkahaları işe yarasa Saba Hanım çoktan çöpe dönerdi! Kahkaha atmak kilo verdirmez, aksine aldırır. Bir kahkahanın bir pirzolaya denk geldiği atasözlerimizde bile kayıtlı!
Osman hocam, geçen yıl çıktığım Çin gezisinden, oldukça ucuz bir fiyata diyet satın almıştım... Diyete başlar başlamaz kilo almaya başladım, asabım bozuldu... Hocam bunlar şarlatan mı, ne?.. (Rumuz: Neye Diyet, Neye Kısmet)
- Çin usulü çakma diyetler yerine milli diyetlere başvurmanızı, kendinizi yabancı diyet akımlarından korumanızı tavsiye ederim. İlle de diyetim “milli olmasın” diyorsanız en azından bölgemizin diyeti “Akdeniz diyetini” deneyin!
YEMEK YAZARI CİVAN ER
Kaymaklı künefe sever misiniz? Ne sıklıkta kaymak yersiniz?
- Künefeyi sevmem. Eskiden kaymağı da sevmezdim, son zamanlarda zaman zaman yiyorum. Özellikle kadayıf söz konusu olursa.
Gece yatmadan önce acıkıp sucuklu yumurta yediğiniz zamanlar olur mu?
- Şimdi olmuyor ama gençliğimde oldu. Sucuğu da yumurtayı da seviyorum ama az yemeye çalışıyorum. Sucuklu yumurta bizim mutfakta her pazar pişiyor!
İşkembe çorbasını şırdan mı damardan mı tercih edersiniz?
- Damardan. Bol sirkeli ve sarımsaklı olması şartıyla.
En son ne zaman sokak kokoreci yediniz?
- Bir kez işkembecide kokorecin tadına baktım ama üretildiği organı öğrenince yemekten vazgeçtim.
Üzerine bol tereyağı gezdirilmiş mantının yanında ekmek yer misiniz?
- Mantıyı maalesef sevmiyorum ama arada bir tereyağlı bulgur pilavına hayır diyemiyorum.
HİPERAKTİF YAZARI SAVAŞ ÖZBEY
Ne sıklıkta sabaha kadar eğlenip, bir duş alıp hiç uyumadan işe gidersiniz?
a.) Haftada bir
(b.) Yılda bir
c.) En son 30 sene önce yaptım
d.) Böyle yapan insanlar mı var?
Harika bir gece geçirdiniz ama alkol duvarını aştınız. Ertesi sabah...
a.) Güne bir bira açarak başlarım ki çivi çiviyi söksün
b.) Dün dündün, bugün bugün. Bir alkazelser atıp bu akşamı planlamaya başlarım.
(c.) Yılın gecesiydi deyip kahvaltıda uzun uzun arkadaşlarıma anlatırım.
d.) 2 yıllık bir detoks kampına girdim bile...
Restoran kapanıyor. Ama o afet gibi hanıma galiba âşık oldunuz...
a.) Şehirde süper bir gece kulübü açıldı deyip dansa gitmeyi teklif ederim.
b.) Terasınızdan şehirde gündoğumu izlemek için evinize davet ederim.
c.) Yarın yine burada aynı saatte deyip iyi geceler dilerim.
d.) Ertesi gün Yaşasın Hayat Ensititüsü’nde check up’a çağırırım.
(e.) Hiçbiri. Bu seçeneği eklemeyi unutmuşsunuz, ben kendim ekledim!
En son “ohh yaa yaşamak bu işte” dediğinizde...
(a.) Maçta/konserde bağırmaktan sesim çıkmamıştı.
b.) Bol yağlı 10 kalem pizolanın üstüne rakıcıkları hüpletmiştim.
c.) Havuzdan çıkmış, güneşten kıpkırmızı olmuş halde şezlongta kokteylimi yudumlamıştım.
d.) Pilateste bütün omurlarımı-kulunçlarımı açmıştım.
“Ha şimdi kalbim duracak galiba heyecandan” dediğinizde...
a.) Ölüdeniz’de bungee jumping yapıyordum.
b.) Favori sanatçımla sokkata karşılaşıp birlikte fotoğraf çektirirken.
(c.) Doktora yeterlilikte jüri savunmamı yapıyordum.
d.) Kitle-yağ indeksi sonuçlarımı bekliyordum.
AYŞE ARMAN
Bir gün hasbelkader kilo alır, yüzünüz şişer, bedeniniz deforme olursa ne olur? Osman Müftüoğlu inandırıcılığını kayıp mı eder?
- 90’lı yılların ortasına kadar kiloluydum. Bu halimden 15 kilo fazla. Sonra verdim, bir daha da almadım. İnandırıcı olmak için, hep fit olmam gerekmiyor. İnsanlar gördükleri Osman Müftüoğlu’na değil, yazdıklarına inanıyorlar diye düşünüyorum.
“Benim yemeğe, içmeye, yağlanmaya hakkım yok!” demiyorsunuz yani...
- Yok demiyorum. Ama lokantalarda çok enteresan şeylerle karşılaşıyorum. “Nasıl yani risotto mu yiyorsunuz hocam?” diyorlar. Ya da “Nasıl yaparsınız o bir pizza!” Evet, ben de pizza yiyorum. Tabii ki yiyeceğim. Ne yediğiniz değil, ne sıklıkla yediğiniz önemli.
Konuya buradan girmişken: Şişman diyetisyen olur mu? Onun verdiği reçete, güven verir mi?
- Birlikte çalıştığım bir sürü diyetiysen var. Şişman diyetisyenden ben de hoşlanmıyorum. Hafif kilolu olabilir, toplu da olabilir ama ciddi olarak kilo sorunu olan birinin, karşındakini anlattıklarıyla etkileyebileceği kanaatinde değilim. Çünkü bir akıl verdiğiniz zaman, o aklı veren insan görünümünde da olmanız lazım.
“İkinci hayat”ta form tutmak, “birinci hayat”tan daha zor değil mi?
- Hem de nasıl! Çünkü yaşlandıkça formsuzlaşıyoruz. Öncelikle şunu bilmek gerekiyor: İnsan bedeni, yağlanmak üzerine imal edilmiş. Yaşlandıkça, Allah bizim daha az gıda bulacağımızı düşünerek bizi yağlanmaya yönelik olarak yaratmış. Genetik mirasımız öyle.
Peki ne yapacağız?
- Borcumuzu ödeyeceğiz! Yediğim gıdalardan aldığımız kaloriler fazlaysa, onları harcayacağız. Ben çözümü sadece egzerside buldum, günde ne yapıp edip 45-50 dakika yürümeye çalışıyorum.
Yüzünüze hiç botoks yaptırdınız mı?
- Hayır.
Yaptırsanız söyler misiniz?
-Tabii. Göğsüme gere gere...
Bu, bir erkeği bozar mı?
- Tabii ki hayır. İyi gelir hatta...
Mesela erkeğin, kaşlarının arasında derin bir çizgi varsa ve o çizgi onu endişeli gösteriyorsa, gidip yarım doz botoks yaptırsa ne olur?
- Valla iyi olur. Daha fresh görmek istiyorsa kendisini, yaptırsın...
Genetik haritanıza baktırdınız mı? Biz de baktıralım mı?
- Çok yakın bir zamanda baktırdım. Ne çıkacağını da merak ediyorum. Çıkan sonuçları ve yorumları ikna edici bulursam, size de tavsiye ederim. Şimdilik bir şey söyleyemem...