Güncelleme Tarihi:
Çırılçıplak sahnede
Akademi tarihindeki en büyük taşkınlık, 1974 yılında yaşandı. En ıyi Erkek Oyuncu Oscarı’nın verilmesinin ardından, kimliği belirsiz bir adam çırılçıplak sahneye fırladı. Kimse nereden geldiğini, kim olduğunu anlamadı. Milyonlarca seyircinin gözleri önünde kameraların önünden geçti. Bu sırada sahnede bulunan David Niven adamı canı gönülden alkışlıyordu. Hemen ardından ödül takdim etmeye çıkan Elizabeth Taylor ise neredeyse gülmekten elindeki zarfta yazanları okuyamayacaktı.
Çalınan Oscar
Sophia Loren, yabancı bir filmdeki performansıyla Oscar kazanan ilk oyuncuydu. ıtalyan yapımı “La Ciociara”yı (ıki Kadın) Vittorio de Sica yönetiyordu. 25 yaşındaki Sophia Loren, II. Dünya Savaşı yıllarında geçen filmde canlandırdığı, kızının üzerinde titreyen anne rolüyle izleyiciyi büyüledi ve 1962 yılında Oscar kazandı. Ne yazık ki o sene Oscar törenini kıl payı farkla kaçırmıştı. Heykeli onun yerine Greer Garson almış, bu fotoğraf da törenden sonra çekilmişti. Daha sonra Oscar heykelciği ıtalya’daki villasından çalınsa da, Akademi ona yenisini göndermeyi ihmal etmedi.
Ödülü sarayda
Grace Kelly, “Country Girl” adlı filmdeki performansıyla 1955 yılında Oscar’ı kucakladı. Cannes Film Festivali’nde tanıştığı Monaco Prensi Grimaldi Rainier ile evlenen Kelly, Oscar heykelciğini Monaco Sarayı’ndaki özel bir odada sakladı. Bugün o özel oda Prens Albert’e ait.
Tek Oscar’ını tuvalette bıraktı
Audrey Hepburn, “Roma Tatili” (1953) adlı filmdeki oyunculuğuyla En ıyi Kadın Oyuncu Oscarı’nı kazandığında 24 yaşında çıtı pıtı bir kızdı. Capri pantolonları, kocaman gözlükleri ve kısacık perçemleri moda yapan Hepburn’ün bu ilk ve tek Oscar’ı oldu. Ödülünü kabul ederken o kadar heyecanlanmıştı ki, Akademi başkanını yanağından öpmek yerine dudağından öptü! Daha da kötüsü, törenin düzenlendiği tiyatrodan ayrılırken heykelciğin yanında olmadığını fark etti. Bunun üzerine Givenchy elbisesinin içinde koşarak merdivenleri çıktı, ok gibi kadınlar tuvaletine daldı ve heykelciğinin hâlâ orada, bıraktığı yerde durduğunu gördü.
Büyük randevu
Jack Nicholson ve Anjelica Huston, ayrıldıklarına dair dedikodulara kırmızı halıda sarmaş dolaş boy göstererek nokta koymuşlardı. ılişkileri kesintili bir şekilde 13 sene daha devam edecekti. Jack Nicholson, o sene “Guguk Kuşu” (1975) filmindeki ‘çatlak’ performansıyla En ıyi Erkek Oyuncu Oscarı’nı kazandı. Film aynı zamanda En ıyi Film, En ıyi Yönetmen, En ıyi Senaryo ve En ıyi Kadın Oyuncu dallarında da ödül kazanıp bir başyapıt oldu.
Herkesle sevişmeyi isterdim
Roberto Benigni, ıngilizce konuşamamasına rağmen En ıyi Erkek Oyuncu dalında Oscar kazandığını duyunca koltukların üzerinden atlayarak ulaştığı sahnede, “şu anda (Tanrı) Jüpiter olup herkesi rehin almayı ve bulutların üzerinde uzanıp herkesle sevişmeyi isterdim” demeyi başardı.
O da unuttu
“Kramer Kramer’e Karşı” filminde ayrılığın eşiğindeki karı kocayı canlandıran Meryl Streep ve Dustin Hoffman, 1980 yılında En ıyi Yardımcı Kadın Oyuncu ve En ıyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazandı. Bu arada Merly Streep, heykelciğini kadınlar tuvaletinde unutan ünlüler arasına katıldı.
Ayaklarını yerden kesti
“Piyanist” adlı filmde canlandırdığı Naziler’den kaçan Yahudi piyanist rolüyle herkesi büyüleyen Adrien Brody, 2003 yılındaki Oscar töreninde En ıyi Erkek Oyuncu ödülünü alırken, Halle Berry’nin de ayaklarını yerden kesmeyi başardı! Ayrıca Oscar’lı Nicolas Cage, Jack Nicholson, Daniel Day Lewis gibi ağır adaylar arasından kolaylıkla sıyrılıp ‘En ıyi Erkek Oyuncu’ ödülünü kazanan en genç oyuncu olmayı da başardı.
Streep muzip Winslet mutlu
Altı defa Oscar’a aday gösterilmiş en genç oyuncu olan Kate Winslet, ilk defa kazandığı Oscar’ını alır almaz, Oscar canavarı Meryl Streep’e kaptırdı. Surat ifadeleri durumu açıklıyor; Streep muzip, Winslet mutlu. Holywood’un en zarif ve başarılı kadınları için özel bir an.
EN ÇOK KAZANANLAR
En çok Oscar kazanan filmler “Ben Hur” (1959), “Titanik” (1997) ve “Yüzüklerin Efendisi-Kralın Dönüşü” oldu. Üçü de 11 dalda ödül kazandı. Fakat Oscar tarihi boyunca sadece üç film katıldıkları senenin en büyük ödüllerini topladı. “Bir Gecede Oldu” (1935), “Guguk Kuşu” (1975) ve “Kuzuların Sessizliği” (1991) En ıyi Erkek Oyuncu, En ıyi Kadın Oyuncu, En ıyi Yönetmen ödüllerini topladı.
EN ÇOK KAYBEDENLER
Oscar’ın kaybedeni “Mor Yıllar”dı. Spielberg’ün yönettiği film, 1985’te 11 dalda aday gösterilmesine rağmen törenden eli boş döndü. Bugüne kadar Oscar’a en fazla aday gösterilen aktris Merly Streep oldu. Tam 16 adaylığı var. Bunun karşılığında en çok Oscar kazanan oyuncu ise dört ödülle Katherine Hepburn.
AıLE BOYU OSCAR
Huston ve Coppola aileleri tam anlamıyla Oscar’a damgalarını vurdular. Baba Walter Huston, oğul John Huston ve torun Anjelica Huston aileye dört heykelcik kazandırdı. Carmine Coppola’nın En ıyi Müzik dalında ödül kazanmasının ardından, oğlu Francis üç defa En ıyi Senaryo, birer defa En ıyi Yönetmen ve En ıyi Film ödüllerini aldı. Ailenin son üyesi Sofia Coppola’nın da En ıyi Senaryo dalında bir ödülü var.
REDDEDENLER
Oscarlar film piyasasında emek verenlerin kazanabilecekleri en prestijli ödüller olsa da, üç kişi Oscar’ı reddetti. Bunlardan ilki Akademi’yle Yazarlar Sendikası arasındaki anlaşmazlığı boykot eden Dudley Nichols’tı. Ödülü, 1935 yapımı “Informer” adlı filmin senaryosuyla kazanmıştı. Onu En ıyi Erkek Oyuncu ödülünü reddeden George C. Scott ve Marlon Brando izledi. Marlon Brando “Baba” (1972) filmindeki rolüyle Oscar’ı kazandı, ancak ABD’nin ve Hollywood’un Kızılderililer’e ayrımcılık yaptığını söyleyerek ödülü reddetti.
GEÇ KALAN ÖDÜLLER
Bazıları ancak öldükten sonra Oscar’a aday oldu. James Dean, öldükten sonra üst üste iki yıl Oscar’a aday gösterildi. ılk adaylığı “Cennetin Doğusu”nda (1955) canlandırdığı ihmal edilmiş genç erkek rolüyle, öteki “Devlerin Aşkı”ndaki (1956) petrol zengini sonradan görme rolüyle geldi. Son olarak Heath Ledger da “Kara şövalye”deki unutulmaz oyunculuğuyla öldükten sonra Oscar kazanan oyuncular kervanına katıldı.
AKSıLıKLER
Oscar törenlerinde aksilikler de olmuyor değildi. 1994 yılında Martin Landau, Vanity Fair’in düzenlediği partiye davetiyesiz gitmiş ve kapıdan çevrilmişti. Faye Dunaway’in masasına gizemli bir kadın oturmuştu ve kimse onun kim olduğunu bilmiyordu. Pamela Anderson, araba yıkamaktan geliyor gibi görünüyordu. Courtney Love ise araba anahtarlarını, parasını, cep telefonunu ve uyuşturucularını getiren menajerinin partiye sokulmadığını öğrendiğinde büyük bir yaygara koparmıştı.