Oscar kazanmamamız mümkün değil

Güncelleme Tarihi:

Oscar kazanmamamız mümkün değil
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2009 00:00

“Aşk Geliyorum Demez” filminin usta oyuncuları Zeki Alasya ve Altan Erkekli ile buluştuk, uzun uzun konuştuk. Her konuda hemfikir olan bu ikili bir tek Mahsun Kırmızıgül filmlerinde fikir ayrılığına düşüyor! ışte dereden tepeden, sinemadan, Atatürk’ten, özetle her telden renkli bir söyleşi...

Haberin Devamı

* “Aşk Geliyorum Demez” filminde rol aldınız. Senaryo size geldiğinde kabul etmenizi sağlayan hangi yönü oldu? 

- Zeki Alasya: ılk olarak kadroyu sordum. Bir de senaryoda unutmaya başladığımız bir gerçek vardı. Günümüzde uçuk kaçık filmler yapılıyor; kovboy filmleri, uzay filmleri... Sanki bütün mesele bitti de Türkiye’de, bunlar kaldı. Ben senaryoyu okuyunca “bu yerli bir film, Türk filmi” dedim. Yani bu ülkenin insanlarının filmi...       

- Altan Erkekli: Bu konuda görüşlerimiz çok benziyor. Bizde şu anda, bastırılmış korkularla büyümüş mozaik içindeki insanların kendileriyle barışık olmaya ve aşkı yeniden keşfetmeye ihtiyaçları var.            

* Zeki Alasya ve Altan Erkekli bugüne kadar hep mesaj veren filmlerde rol aldı. “Uzay filmi” dediğiniz filmlerde böyle bir mesaj mı yok?
 
- Zeki Alasya: Yok, orada da göndermeler var. Cem Yılmaz’ın mesaj vermemesi mümkün değil. Fakat ben şöyle diyorum, ben entelektüel bir kitleye hitap ederim yanlışına düşmemek gerek. Öyle derinlemesine benzetmelerle film yaparsınız ki, kimse bir şey anlamaz.

- Altan Erkekli: Bizim filmde “Gözlerimizin rengi ayrıdır ama gözyaşlarımızın rengi aynıdır” diye bir cümle var. “Söz konusu ekmekse gerisi teferruattır” deniyor. Herkesin anlayacağı dilden ve içten yani... Biraz Yılmaz Özdil yazıları gibi.

* Türk sinemasında Nuri Bilge Ceylan gibi bir örnek de var. Yurtdışında yakaladığı başarı sonrası sevilmeye başlandı. Buna ne diyorsunuz?

- Zeki Alasya: Nuri Bilge Ceylan, Türk sinemasının çok önemli isimlerinden biri. Onun yaşadığına benzer örnekler daha önce de yaşandı. Burada yüzüne bakmadığımız adamlar, yurtdışında ilgi görünce el üstünde tutulur oldu. Mesela bakın Fatih Akın diye biri var. Ondan önce Alman sineması denince akla tek bir film gelmezdi, şimdi orada pırıl pırıl bir Alman sineması başladı. “Helal olsun” dediğim adamlardır.

“SUSUZ YAZ”A BAşKANIN AşKI ÖDÜL KAZANDIRDI

* Mahsun Kırmızıgül hakkında ne diyeceksiniz?

- Zeki Alasya: “Beyaz Melek” filminde rol almam için bana da bir teklif geldi. şarkıcılığına türkücülüğüne itirazım yok ama böyle bir sinema filmi için güvenemedim ve ayrıldım. Adam beklemediğim kadar iyi bir şey yaptı. Böyle bir film çıkacağını bilseydim oynardım filmde. Bu arada birilerinin iddia ettiği gibi Oscar alacak bir film de yapmadı şimdiye kadar.

* Oscar alabilir ama...

- Zeki Alasya: Ayrıca Oscar alması da çok önemli değil. Biz bir kere Berlin’de “Susuz Yaz” filmi ile Altın Ayı ödülünü aldık. ıyi bir filmdi ama Altın Ayı almasının sebebi şu: Jürinin başkanı Mısırlı bir kadındı. ıki film birbirine fena halde düşmüştü. Kadının iki oyu vardı. Filmin yapımcısı olan yakışıklı adam (Ulvi Doğan) kadınla kısa süreli bir aşk yaşadı orada... Ben kendisinden dinlemiştim. Yani akademinin verdiği her Oscar’ın yüzde 100 doğru olduğu söylenebilir mi?

- Altan Erkekli: Ben Mahsun’dan yola çıkarak bir şeyler söylemek istiyorum. “Güneşi Gördüm” filmine evet dediğim zaman “Beyaz Melek”i izlememiştim. Senaryoyu gördüğümde ise 30 yıldır burada bir acı yaşanıyor, acaba bunlara tanıklık edebilir miyiz diye düşündüm. Bu babayı oynatırsa bana, kabul edebilirim diye düşündüm. ıyi ki de girmişim o işe.

ÜLKEDE AYDINLIK BİR GELECEK GÖREMİYORUZ

* Oscar konusunda ne düşünüyorsunuz?

- Altan Erkekli: Geçen yıl Hintliler’in filmini izledikten sonra “Oscar’ı neden almayalım” dedim. Oscar aldık diye film sektöründeki sorunlar değişmeyecek, ama ülkedeki gidişata bakınca aydınlık bir gelecek göremiyoruz. Dünyanın en güzel şehirlerinden birinde, 22 milyona azap çektiren sistemlerle, metrobüs denen saçmalıklarla yaşıyoruz. Metropolde yaşamanın rahatlıklarını sunacak insanlar gelmeli başa.

- Zeki Alasya: 1969’da Eskişehir’e turneye gittik. Porsuk’un kıyısından geçiyorduk, bir süre sonra kokudan rahatsız olup yan sokaklarda yürüyelim dedik.

Haberin Devamı

Peki son zamanlarda gittiniz mi Eskişehir’e?

- Altan Erkekli: Hollanda oldu orası...

- Zeki Alasya: Önce Anadolu Üniversitesi’nde bir dünya yarattı, yetmedi Eskişehir’i yeniden yarattı. Yılmaz Büyükerşen gibi üç kişi daha olsa çok şey değişir.

- Altan Erkekli: Yıkmadan bir şeyleri yeniden yapabilmenin güzel örnekleri var Eskişehir’de. 

10 KASIM’DA GÖĞSÜMÜ GERE GERE AĞLADIM

* 10 Kasım’da ne yaptınız?

- Altan Erkekli: Beşiktaş Meydanı’ndaydım, saygı duruşunda. Sirenler çalmaya başladığı anda gözyaşlarımı tutamadım. Bazı ne oldum delisi gazete mensupları bu gözyaşlarına laf ettiler ama, evet göğsümüzü gere gere ağladık.

- Zeki Alasya: Ben bir konferanstaydım. Orada Atatürk’le ilgili bir konuşma yaptım.“Keşke daha uzun yaşasaydın Atatürk; sağlıklı ve uzun” diye bitirdim konuşmamı. Çok saygı duymama rağmen onu bir tek konuda affedemiyorum, o da kendisine bakmaması...

Haberin Devamı

BİZ ÖLÜME BURUN KIVIRIYORUZ

* Kendinize nasıl bakıyorsunuz?

- Zeki Alasya: Atatürk’ten daha iyi baktığım kesin.

- Altan Erkekli: Ben kendi adıma dikkat ediyorum ama sağlık adına yürürlüğe konan bazı kanunlar bana kandırmaca gibi geliyor. Hâlâ karbondioksitli kömürleri bedava dağıtırken, hâlâ kendi belediye otobüsleri korkunç egzoz gazları çıkarırken “dumansız hava sahası” demeleri inandırıcı değil. 

* Ölümü nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Zeki Alasya: Hepimiz bir ışık taşıyoruz. Bunu taşıyan ellerimiz ölümlü, ama iyi işler yapmışsak ebediyete kadar yaşamaya devam ediyoruz. Mesela açıyorum televizyonu, Barış Manço’nun ölüm yıldönümü videoları dönüyor. Radyoda Sanat Güneşi’mizden bir şarkı çalıyor. Aziz Nesin’in bir kitabını okurken, öldüğünü nasıl iddia edebilirim? Işık taşıyan eller, eserleriyle ölümsüzleşiyorlar. Bu yüzden ölüme burun kıvırıyorum, bizim gücümüz karşısında çok güçsüz. Ben ölmeyeceğim, eserlerimle yaşayacağım.

- Altan Erkekli: Tamamen katılıyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!