Reha ERUS rerus@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2009 00:00
Vietnam Savaşı tüm şiddetiyle devam edeken 15 Ağustos 1969’da New York yakınlarındaki Bethel’de bulunan dev bir arazide aşk, barış ve müzik temalı bir rock festivali düzenlendi. Saatler 17.07’yi gösterirken Richie Havens sahneye çıktı ve bir devre damgasını vuran Woodstock Festivali başladı.
Anarşistler, çiçek çocuklar, sosyalistler, hippiler, eşcinseller gibi her kesimden 800 bin insanın katıldığı festivalde savaş sloganlarla protesto edildi, “Savaşma seviş”çığlıkları atıldı. 18 Ağustos’ta Jimi Hendrix saat 11.09’da sahneden inerken Woodstock artık efsane olmuştu. 68 kuşağı “The Woodstock Generation” olarak tescillendi. Oscar’lı görüntü yönetmeni Michael Wadleigh o unutulmaz 3 günü 40 yıl sonra “Director’s Final Cut” belgeseliyle ölümsüzleştirdi. Venedik’teki Lancia Cafe’de Hürriyet’e konuşan Wadleigh, çekim yaptığı günleri aradan 40 yıl geçmesine karşın hâlâ dün gibi anımsadığını söylüyor.
40 yıl geriye dönersek Woodstock ile ilgili aklınıza ilk ne geliyor?-Sanırım genzimi yakan dumanı hâlâ hissedebiliyorum. Tanrım, düşünebiliyor musunuz, 800 bin kişinin çoğu ot tüttürüyor. Bir de Woodstock sona erdiğinde geriye kalan tonlarca çöp gözümün önünden gitmiyor. Aslında festivalin ötesinde bir fenomendi Woodstock’taki o 3.5 gün.
Öylesi bir daha yapılmadı mı?-Yapılsaydı 40 yıl sonra benden “Director’s Cut” istenir miydi hiç? Şimdiki konserlere bakın, abuk subuk, amaç yok. Kulak zarınızı patlatmaktan başka bir işe yaramıyorlar. Ya da sahne gösterisi, revü gibi. Woodstock kalitesiz siyasetçilere ve onların yarattığı savaşa karşı, kısıtlamalara, geleneklere, tutuculuğa isyan eden bir eylemdi.
Gerçekten söylendiği gibi kusursuz bir masal mıydı? -Kusursuz olması için bir kişinin daha orada bulunması gerekiyordu. Michael Lang çok istemesine rağmen o dönemin idolü Bob Dylan’ı getiremedi. Bob zor adamdır. Bunu para için reddettiğini sanmıyorum. Bakın Jimi Hendrix konserlerine 150 bin dolardan taksimetre açıyordu. Ama Woodstock için 30 bin dolara geldi. Hem de finalde sahneye çıkmak koşulu ile. Ama sahne alma programı gerektiği gibi uygulanamadı. Çünkü yollar tıkandı, çoğu sanatçı gelemedi. 50 bin bilet basılmıştı. Ama yığılmadan dolayı teller kaldırıldı, herkes içeriye bedavaya girdi. Bazı sanatçılar külüstür helikopterlerle getirildiler. Vietnam Savaşı’nı çağrıştırdığı için o helikopter sesleri hep yuhalanmıştı.
MARTIN SCORSESE BENİM ASİSTANIMDI
Sanırım Jimi Hendrix ile ilgili en güzel görüntüleri siz çektiniz...-20 küsur kamerayla izledik konserleri ama ana kamera bendim. Jimi inanılmaz görüntü veriyordu. Sahneye çok hakimdi ve gitarı iki eliyle çalıyordu. Şimdikiler gibi bir buçuk elle değil! Kendinden geçiyordu ve oradakileri kendinden geçiriyordu... O bir ilahtı. Bir ikincisi olmadı hiç. Hatta bence henüz doğmadı.
Siz bu işe nasıl girdiniz?-Ben belgesel çeken bir yönetmendim. Bir gün ofisime hippi kılıklı iki çift geldi ve bana projeden söz ettiler. 50 bin kadar bilet satılacak ve Bethel’de bir konser düzenlenecekti. Orası 1911’lerde ilk Amerikan Komünist Partisi’nin hayat bulduğu mekandır. Konu beni çekti. Ama kimse bu deliliğe yatırım yapmak istemiyordu. Birkaç arkadaştan para buldum. Ekibimi kurdum. O zamanlar çaylak olan Martin Scorsese da asistanımdı. Şu çılgın hayalperest İtalyan!
Peki Bob Dylan dışında Woodstock’ta ne eksikti?-Benim açımdan teknoloji. Bilgisayar yoktu. Dijital kamera yoktu. Hatta kaset yoktu. Kameralar ağırdı, onları sırtımızda taşıyorduk.
Hiç sansüre uğradı mı çekimleriniz?-Biz her şeyi çektik. Uyuşturucu kullananları, sevişenleri, oturduğu yeri tuvalet gibi kullananları, soyunanları... Tabii yüklü bir ayıklama yaptık. Daha çok sanatsal yanını, protesto eylemlerini ön plana çıkardık.
55 MİLYON DOLARDAN BİZE KOKLATMADILAR
Çekimler kaça mal oldu?-Organizatörler haklar için 100 bin dolar istediler. Tabii Warner Bros balıklama atladı. Anlaşma yapıldı. Benim koyduğum para geri verildi. Benim aldığımla 600 bin dolara filan mal oldu çünkü ekip hayli kalabalıktı. Ama sözlerinde durmadılar. Şirket büyük para kazandı, sanırım 55 milyon dolar ama bizlere koklatmadılar.
40 yıl sonra belgeseli yaparken neler hissettiniz?-Warner Bros Stüdyoları’nın bodrum katını sel basınca 40 millik
film şeridi yok olmuş. Ona çok üzüldüm. Geriye 16 saatlik bir malzeme kalmıştı.
Böyle bir belgesel ilk kez Oscar aldı. -Başka ödüller de kazandık Cannes’da, Tokyo’da, Berlin’de...
Oscar heykelciği şimdi nerede? -Galler’deki çiftliğimde. Sıkılınca beyzbol sopası gibi kullanıyorum.
Gözlerimi kapatıp Hendrix’i dinledim
Festivalin yapıldığı yeri hiç ziyaret ettiniz mi?-Elbette gittim. Gözlerimi kapadım, dakikalarca kulağıma Jimi Hendrix’in gitarının sert vuruşları geldi. Joe Cocker’in muhteşem sesi, sonra Joan Baez ve belgeselini yaptığım, şimdi aramızda olmayan Janis Joplin, The Who, Jefferson Airplane, The Band, Sha-Na-Na ve sabaha karşı sahne alan büyük Santana...