Ama her kadın bu tür baskılara boyun eğmiyor. Sleepless in Seattle, When Harry Met Sally ve You’ve Got Mail gibi romantik komedilerin senaristi Nora Ephron bunlardan biri (66). Geçen yıl "I hate my neck (Boynumdan nefret ediyorum)" diye bir kitap çıkardı. Yaşlanmanın onda yarattığı etkileri komik bir biçimde anlatıyor. Ona göre göğüsler sarkmaya başladığında insanın moralini de beraberinde aynı yöne, yani aşağı çekiyor. "Ama bunu ne kadar çabuk kabullenir, inkar etmenize sebep olacak estetik ameliyatları ve vitaminleri rafa kaldırırsanız, o kadar rahat edersiniz" diyor. Bir de hesap yapmış: Boyaydı, föndü derken kuaföre yılda 20 bin dolar harcıyor. "Yaşlanmak, kontrol edemediğimiz bir şey, kontrol etmeye çalışmak hem maddi hem manevi olarak biz kadınları bitiriyor" diyor.
Yaşıyla barışıp, toplumun hep güzel ve genç kal baskısını umursamayan bir diğer kadın da 1980’lere damgasını vuran SPY dergisinin kurucusu ve çocuklara özel tv kanalı Nickelodeon’un eski başkan yardımcısı Anne Kreamer (51). Going Gray (Saçlarımı Beyaz Bıraktım) diye bir kitap yazdı, İngiltere’de önümüzdeki ay çıkacak. Bir gün kendini koyu kestane saçıyla çok suni buluyor ve boyamayı bırakıyor. Bu arada o da bir hesap yapıyor : Kuaförde harcadığı para yılda 65 bin dolar, vakit ayda 7.9 saat...Örneğin seks yapmaya ayda 7.8 saat harcıyor. Kadınların yüzde 65’inin saçını boyadığı bir ülkede veya Fortune dergisinin en güçlü iş kadınları toplantısına katılan, yaş ortalaması 47 olan kadınların sadece yüzde 3’ünün beyaz saçlı olduğu bir dünyada, saçını boyamamanın politik bir ifade içerdiğini düşünüyor. Kitaptan sonra Yahoo’nun yaşlılık danışmanı da olan Kreamer, dünyanın her yerinden kadınlara zarif bir şekilde yaşlanmanın vitaminlerden, ameliyat masasından veya kuaförden geçmediğini anlatıyor.
"Orta yaşlı kadınlar özgürleşelim" diyor bir anlamda. Batı basını bu kitapların ışığında orta yaş kadınlardaki bu hissiyatı anti-anti-aging trendi diye yorumluyor. Türkiye’den bir örnek de hayatında saçını hiç boyatmamış dansçı Zeynep Tanbay. Tanbay "Ben 46 yaşında bir kadınım ve 46 yaşında bir kadın gibi görünmek istiyorum" diyor.
ANNE KREAMERBüyük şirkette çalışıyorsanız saç boyamamak kariyer intiharıdırYaşlanmayı nasıl tarif ediyorsunuz?
-Yaşlanmak aynı ergenlik dönemine girmek gibi... Hayatınızın geri kalanını nasıl değerlendirmek istediğinize karar verme zamanı geldi demektir. Biraz korkutucu, biraz da heyecanlı! Hayatın kabuklu kısmını soyup, yemişe ulaşmalısınız artık. Sizi neyin gerçekten heyecanlandırdığını, neyin ilham verdiğini bulmalısınız.
Peki siz bir anda "Eee artık saçımı boyamıyorum" dediniz. Ne oldu da beyaz saçlarınızla barıştınız?
-Öyle çok derin bir olay değil. Sadece elime bir fotoğrafım geçti. Saçlarım o zaman koyu kestane. Ne kadar sert ve suni, diye düşündüm. Hayatımın son 25 yılını saçımı o renkten bu renge boyayarak geçirmiştim, kendi saçım neye benziyor hiç bir fikrim yoktu. Gerçek halimi bulmak istedim aslında ve boyaları rafa kaldırdım.
Orta yaşlı kadında beyaz saçın sembolik bir anlamı var mı?
-Dünyadaki insanların yarısının, 50 yaşına geldiğinde saçlarının yüzde 50’si beyazlıyor. Yani beyaz saç yaşlandığının açık bir göstergesi. Bir de özellikle Amerikan kültüründe kadın nüfusun yüzde 65’i saçını boyuyorken, sizin buna hayır demeniz siyasi bir ifade içeriyor.
Beyaz saçlı bir orta yaşlı kadın olarak günlük hayatınız nasıl değişti?
-Profesyonel hayatım tamamiyle değişti. Olmadığım biri gibi olmayı bıraktım, 51 yaşında bir kadın gibi görünmeye başladım ve bununla ilgili bir kitap yazdım. Bu kitabın ardından Yahoo’nun yaşlanma uzmanı oldum. Şimdi dünyanın her yerinden kadınlarla zarif bir şekilde nasıl yaşlanılır, yaşlanma nasıl kabul edilir, hayat nasıl aktığı gibi yaşanır bunları konuşuyorum. Yeni bir kariyer yaptım anlayacağınız.
Kocanız ve kızlarınız ne diyor bu işe?
-Kocamla 30 yıldır birlikteyiz. O beni kırmızı, siyah, kahverengi, sarı, hatta mor saçlı bile gördü. Ona göre beyaz da renklerden biri. Ayrıca onun da saçları beyaz, uyuşuyoruz. Kızlarım da bana saygı gösteriyor, ne desinler.
GENÇ KALMA STRESİ DAHA ÇOK YAŞLANDIRIYORPeki siz sadece saçınızı boyamayı mı bıraktınız?
- Ben zamanı alan, kuaförde yarım günümü eriten bütün genç görünme işlemlerini bıraktım. Genç kalmaya çalışmanın bir stres getirdiğini ve asıl bu stresin yaşlandırdığını düşünüyorum.
Estetik cerrahiye de karşı mısınız?
-40 yaşına gelmenin, 50 olmaktan çok daha zor olduğunu düşünüyorum. 40 olduğumda ağzımın kenarındaki kırışıklıkları aldırmıştım. Bana son derece pahalıya patladığı gibi ağzımın görünüşünü de pek değiştirmedi. Şimdi böyle bir operasyon geçirdiğimi söylerken utanıyorum. Çünkü kadınların üstündeki iyi ve genç görünmelisin baskısına yenik düşmüştüm. Estetik cerrahinin insanlığın görüntüsünü homojenize ettiğini düşünüyorum. Benzer dudaklar, benzer yanaklar, benzer kaşlar... Şahsen ben nasıl yaşlandığımı görmek istiyorum, bunun beni özel yapacağını düşünüyorum.
Bütün bu anti-aging furyası hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Ben şunu anlatmaya çalışıyorum kadınlara: Pürüzsüz ve kırışıksız bir cilt yaşam enerjisinin ya da canlılığın göstergesi değildir. Dik yürüyen ve yere sağlam basan bir kadın pürüzsüz, cilalı bir kadından daha genç görünür. Bugünkü toplumun ve iş dünyasının biz kadınlar üstüne yıktığı bu yükten kurtulmalıyız.
ZEYNEP TANBAY
46 yaşındayım, 46 yaşında bir kadın gibi görünmek istiyorumHayat 40’lı yaşlara geldiğinizde nasıl değişti?
-Ben görüntüsüyle çok ilgilenen bir insan hiç olmadım.
Buna bozulmuyor musunuz içten içe?
-Elimi başıma koyup "Aman Tanrım, ben yaşlandım, dans edemiyorum" demedim. Bu normal bir süreç, insan nasıl yaşlandıkça koşarak gittiği bir yere hızlı adımlarla yürüyerek gitmeyi tercih eder, ben de sahnede onu yapıyorum. Bir zaman gelecek hiç sahneye çıkmayacağım. Buna da hazırım. Zaten hayatımda tutkuyla yaptığım bir işim, bir oğlum, bir de aşkım var. Yaşlanmak beni o yüzden kederlendirmiyor. Geldiği gibi yaşıyorum.
Bazı kadınlar için yaşlanmanın göstergesi sokakta yürürken kimsenin dönüp bakmaması. Siz böyle bir şey yaşadınız mı?
-Sokak aslında iyi bir gösterge. Size abla diyenler, bir gün geliyor teyze demeye başlıyor. Ama ben artık insanların dönüp bakmamasından çok memnunum çünkü bundan çok bezdim. Gençliğimde çok dikkat çekiyordum, çok uzun boylu, çöp denecek kadar zayıf ve inanılmaz sarışındım. Dönüp bana bakmayan bir Allah’ın kulu yoktu. Artık daha etli butluyum, yeni kuşak daha uzun boylu ve ben beyaz saçlıyım, kimse dönüp bakmıyor.
Oğlunuz Sinan sizin beyaz saçlarınıza ne diyor?
-Geçen gün Sinan’a arkadaşların sorduğunda beni nasıl tarif ediyorsun diye sordum. Şöyle cevap verdi: "Yeşil gözlü, uzun boylu ve beyaz saçlı!" Zıpladım tabii. Beyaz saçlı mı? Ee, anne sen beyaz saçlısın dedi. Hakikaten öyleyim ve oğlum bunu yeşil gözlerim ve uzun boyum kadar doğal buluyor. Çok hoşuma gitti.
Arkadaşlarınız?
-Bir arkadaşım oyun bitiminde yanıma geldi ve "Zeynep, artık saçlarını boyat, çok beyaz görünüyor!" dedi. Ben dansta odak noktasının gerçekten koreografide ve dansçının hareketlerinde olmasını isterim. Mesela çok kırmızı saçlı bir dansçım vardı, ona "İlgiyi tamamen saçlarına çekiyorsun" diyerek normal bir renge boyamasını önerdim. Arkadaşım da benim saçımla ilgili böyle bir yorum yapınca gösterinin kaydını izledim. Gerçekten beyaz saçım öne çıkıyor. Halbuki herkesin dansın kendisine odaklanmasını isterim.
Ne yapacaksınız, boyayacak mısınız?
-Kozmetik ve modayla hiç ilgilenmem ve böyle şeyleri hiç bilmem. Kendi çapımda bir araştırma yaptım, geçici boyalar var mı diye...Evet varmış. Bundan sonraki gösteriler için bir geceliğine saçıma sprey sıkmayı düşünüyorum. Özel hayatımda yine beyaz kalacağım.
ÊNiye beyaz kalasınız?
-Çünkü gerçek ve doğal olan bu. Benim hayata bakışımı yansıtıyor. Ben 46 yaşında bir kadınım ve 46 yaşında bir kadın gibi görünmek istiyorum. Bir dansçı kadının estetiği çok farklıdır. Gözleriniz içe göçük, burnunuz aşırı kemikli olabilir ama dans ederken çok estetik durabilirsiniz. Dolayısıyla benim güzel görünmeyle ilgili fikirlerim beyaz saç veya pürüzsüz bir yüzle açıklanamaz.
Böyle anti-aging’le filan ilgilenmediğiniz için kendinizi daha özgür mü hissediyorsunuz?
-Hem de nasıl. Bir kadın olarak güzel ve genç kal dayatmasına karşı çıkıyorum. Ben ne genç, ne zayıf ne de güzel olmak mecburiyetindeyim. Bunun kafama kakılmasından rahatsızım ve karşı çıkıyorum. Bu da bir hayat seçimidir, siyasi bir ifadedir.
SAÇ RENGİNE GÖRE AYRIMCILIK YAPMAYI ENGELLEYEN YASALAR YOKSaçlarımı boyamayı bıraktıktan sonra kitabım için bir deneme yapmaya karar verdim. Birkaç yıl evveline kadar global çocuk kanalı Nickelodeon’un başkan yardımcısıydım. Yani iş dünyasını, rekabeti filan çok iyi biliyordum. Ama bakalım, iş verenler beyaz saçıma bakıp deneyimimi gözardı edecekler miydi? Bir çok büyük şirketin insan kaynaklarına bölümüne gittim. Sonuç şok ediciydi. Saçım beyaz olduğu için yaşım çok açık belli oluyordu ve şirketler 40 yaşın üstünde kadınları işe almaktan imtina ediyor. Resmen ayrımcılık var. Yani size şu kadarını söyleyeyim eğer rekabetin yoğun olduğu büyük şirketlerde çalışıyor ya da çalışmayı düşünüyorsanız saçınızı boyamamak bir kariyer intiharıdır. ABD’de yaşa göre ayrımcılık yapmayı yasaklayan kanunlar var ama saç rengine göre ayrımcılık yapmayı engelleyen yasalar yok
!BEYAZ SAÇ BİR TREND Mİ?Emmylou Harris (60) Amerikalı bir country şarkıcısı, 30’lu yaşlarından beri saçını boyamıyor. Beyaz saçın toplumsal bir çıplaklık getirdiğini ve bunun erkekler tarafından hem seksi hem de rahatlatıcı olduğunu düşünüyor.
Gazeteci Beth Freaking (49) Slate dergisine beyaz saçıyla ilgili yazdığı makalede şöyle diyordu : "Saçlarımı boyamayı bıraktığım günden beri bir lokantada, alışveriş merkezinde ya da sokakta kadınlar beni durdurup, saçımla ilgili yorumlar yaptı. Geçen gün birkaç e-mail aldım, saçlarınla bize ilham verdin diyorlardı."
2006’da Good Housekeeping dergisi "Muhteşem Beyazlar" diye bir kapak konusu yaptı. 5 beyaz saçlı kadının hikayesini anlatıyor, saçını boyatmaktan vazgeçecek okuyucularına öğütler veriyordu.
Vogue dergisinin yazarlarından Eve Claxton, dergide beyaz saçlı olmaya başladıktan sonra hayatının nasıl kolaylaştığını ve huzur dolduğunu anlatan uzun bir makale yayınladı.
Eski bir model olan Carmen Dell’Orefice (42) de saçını boyatmayı reddedenlerden. "Üçüncü kocam bir sabah yatakta bana döndü ve yüzümü okşama yerine saçımdaki tek beyaz teli çekti kopardı. Beyaz saçımdan memnunum, adamı boşadım! Hayatımın bu ikinci yarısında tek amacım gerçek olabilmek"
Yazar Susanne Moore saçlarını boyatmaktan vazgeçtiğinde uzun siyah saçları vardı. Bir süre sonra saçının yarısı siyah yarısı beyaz olmuştu. Ama o insanların bakışlarından kurtulmak için saçlarını kısa kestirmedi çünkü beyaz saçlı olmaya karar vermesinin en büyük sebebi insanların ne düşündüğüyle artık ilgilenmemesiydi.
Anna Quindlen (45) bir yazar ve tv sunucusu beyaz saçılı olmaya niye karar verdiğini şöyle anlatıyor : "Biz yaşını inkar eden ve bir gün ölmeyeceğini düşünen bir kuşağız. Bu da yaşlanmaya bakışımızı etkiliyor. İnkar ediyoruz!"