Organize İşler’in Sharon Stone’uyum

Güncelleme Tarihi:

Organize İşler’in Sharon Stone’uyum
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2005 00:00

Bugün gösterime giren Organize İşler filminin kadrosu, Kelebek için bir araya geldi. Filmde bir mafya babasını canlandıran Cem Yılmaz, ‘Organize İşler’in Sharon Stone’uyum’ dedi.

Türkiye’nin en çok güldüğü insan, Organize İşler’de sert bir mafya babası olarak karşımıza çıkacak...

Ne yapalım Kurtlar Vadisi’nde oynayamadık bari bu fırsatı kaçırmayalım.

- Sharon Stone bile rol aldı. Kurtlar Vadisi’nde oynamak istemez miydiniz?

Biz de Organize İşler’in Sharon Stone’u olduk. (Gülüyor) Televizyon çalışmak istediğim bir alan değil.

- Müslüm Duralmaz adlı karakter size özel mi yaratıldı? Yoksa senaryoda var mıydı?

Senaryoda böyle bir karakter vardı. Daha önce canlandırmadığım bir tipti. Heba olsun istemedim. İnsan bazen böyle enteresan karakterleri oynamak ister. Tabii buradan mafya babası olanlar komik değildir anlamı çıkmamalı. Benim sahnelerde de güldürü var. Ancak Organize İşler tipe değil duruma dayalı bir komedi.

- Sıkı durun! Yüzyılın en klasik sorusu geliyor: Rolünüze nasıl hazırlandınız?

Çok fazla hazırlık yapmadım. Öyle 20 kilo alıp vermedim. Bir müddet Kurtlar Vadisi’ni izledik o kadar. (Gülüyor) Bir şey söyleyeyim mi? Ben Kurtlar Vadisi’ni hiç izlemedim. Senaryo yazılırken Yılmaz’la konuştuk. Biraz Müslüm Duralmaz karakterini değiştirmek istedim. Çünkü ben yapacağım işin üzerinde düşünmeyi seviyorum. Hatta Müslüm’ün kostümlerini bile kendim hazırladım.

- Peki, dayak sahnesi nasıl gelişti?

Arkadaşları dövmüyorum sadece üzerlerinde biraz fantezi gerçekleştiriyorum. Zaten teklif ‘Bizi dövecek biri lazım. Sen döver misin?’ diye gelmedi. Asım Noyan ve adamları kalabalık bir dolandırıcı çetesi. Bunların filmde bir şekilde birilerine toslamaları lazımdı. Tosladıkları adam da ben oluyorum.

- Bu sahnenin felsefi bir altyapısı da var. Dayak nedir?

Dayak nedir ve neden atılır? (Gülüyor) Evet, güzel bir felsefe. Bu da filme kalsın.

Özgü Namal (Umut Ocak)
/images/100/0x0/55eb5a14f018fbb8f8bba370

İyilerin tarafındayım

Babası yazar (Altan Erkekli), annesi profesör (Demet Akbağ) olan entelektüel bir ailenin kızını canlandırıyorum. İngiliz dili edebiyatını bitirmiş, iş arayan, iyi bir aile kızı Umut. Farkında olmadan, istemeden Organize İşler’e bulaşıyor. Kötü olduğu için değil, saflığından iyiliğinden hafif bulaşıyor. Filmde Süpermen Samet (Tolga Çevik) ile duygusal bir şeyler yaşıyoruz.

Samet, zaten manevi bir Süpermen. O türünün son örneklerinden. Onu izledikleri zaman, ‘Bu kadar iyi insanlar kaldı mı’ diye düşünecek herkes. Sanırım bu film, unuttuğumuz ve es geçtiğimiz bir takım şeyleri hatırlatacak bize. ‘Ne olursa olsun, iyilik yapmayı bırakmayalım’ı göreceğiz, yaşayacağız, duygulanacağız, güleceğiz işte. Çok güzel bir film oldu Organize İşler. Ve benim dördüncü filmim. Çok severek, isteyerek oynadım. Bu İstanbul hikayesini, herkesin izlemesini tavsiye ederim...

Demet Akbağ (Nuran Ocak)

Kapkaça ayna tutmuyoruz

Filmde kandıranlarla, kandırılanlar var. Fizik profesörü Nuran Ocak kandırılanlardan birisi. Dolandırıcı çete yüzünden mağdur duruma düşen bir anneyi oynuyorum. Benim yer aldığım bölümler biraz daha dramaya hizmet etse de, ‘Organize İşler’ son derece eğlenceli bir film.

Mağdur olanların psikolojisini yansıtmaya çalıştım. Dolandırılan insanların ‘Kaderim buymuş’ demelerinin yerine, Nuran Ocak gibi haklarını aramaları gerektiğini vurguladık. Nuran Ocak, dolandırıcılar kadar cesur hareket ettiği için bir çatışma yaşandı ve bu çatışmadan da birçok komik sahne ortaya çıktı.

Bu filmde, İstanbul’daki hırsızlık ve kapkaç sorunlarına ayna tutmak gibi bir durum söz konusu değil. Organize İşler, bu sorunlara değinen bir komedi filmi. Aksiyonu bol bir İstanbul filmi yaptık. Farklı görüntülerden oluşan bir İstanbul sunmaya çalıştık. Bu yaşlı ve güzel şehri, hakkıyla perdeye taşındığımızı düşünüyorum. Vizontele ve Vizontele Tuuba yapımlarını sevenlerin, Organize İşler’e ilgi göstereceğine inanıyorum.

Tolga Çevik (Süpermen Samet)

Benim gibi adam kalmadı

Süpermen Samet, bu filmdeki iyi yürekli bir kahraman. Filmin senaryosunu okuduğum günden itibaren savunduğum tek bir şey var, İstanbul’da artık böyle iyi niyetli adamların kalmadığı. O kadar saf ve temiz biri Samet.

Bu süper kahramanımız alakasız bir şekilde bir kıza (Özgü Namal) aşık oluyor. Ona aşık olmasıyla birlikte yaşanan bir takım olaylar, bu çifti mafyaya kadar götürüyor. Samet’in kahraman oluşu da oradan kaynaklanıyor zaten. Bir sürü hikaye var bu filmde. Yani İstanbul’un bir haftası, birkaç kişinin başından geçen bir İstanbul güncesini anlattık.

Filmdeki hikayeler her gün, her insanın başına gelebilecek hikayeler. Biz filmimizde bir araya gelmiş birkaç insanın başına gelen olayları, nasıl alt ettiğini veya nasıl altında kaldığını anlatmaya çalıştık. Herkes filmin bir yerinden eğlence çıkaracak ya da farklı bir yerini görünce, ‘Ya gerçekten İstanbul bu hale geldi’ diyecek. Kısacası araklayanlar ve araklananların filmidir bu... Başrolde ise İstanbul var. Bizler de İstanbul’a yardım etmeye çalışıyoruz.

İstanbul başrolde

Filmin müzikleri Ozan Çolakoğlu, Brooklyn Funk Essentials, İstanbul Blues Kumpanyası ve Hüsnü Şenlendirici’nin eserlerinden oluşuyor. Filmde ayrıca Nil Karaibrahimgil’in müzikal anlamda küçük bir sürprizi var. Filmde, Amerikan filmlerinde izlediğimiz geniş ekran formatı uygulandı. İzmir ve İstanbul’da çekimleri yapılan filmde 1.700 kişi rol aldı. Bunların 70’i profesyonel oyunculardan oluşuyor. İstanbul’un havadan çekimleri için Super Gyron FS kamera stabilizasyon sistemi ilk kez Türkiye’ye getirildi. Ve bu sistem sayesinde helikopterle İstanbul’un tepeden özel görüntüleri çekildi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!