Güncelleme Tarihi:
ÇUKUROVA’DAN
Y.Sinan TANYILDIZ
Adana Sokak Çocukları Derneği Başkanı Prof. Dr. Fazilet Aksu’nun çocukluğu gayet güzel geçti. Onun başarılı bir annesi ve babası vardı. Yıllar sonra üniversite öğretim görevlisi oldu ve tesadüfen sokak çocukları ile tanıştı. Bir şeyler yapmak gerektiğine karar vererek kollarını sıvadı, derneğin başkanlığına seçildi.
Bugün Adana Sokak Çocukları Derneği, belki de hiçbir şehirde yapılamayan projelere imza atıyor…
Ben de sokak çocukları ile şöyle tanıştım:
Dışarıda müthiş bir soğuk vardı. Üstü başı çamur içindeki çocuk bir bankanın penceresine yaklaştı ve kendini hissettirmeye çalıştı. Ama öylesine üşümüştü ki ne bağırabiliyor, ne de camı tıklatacak gücü kendinde bulabiliyordu…
İçerde, müdürün odasında işadamları şöyle konuşuyordu:
“Sektörün büyüme potansiyeli var. 2005’te ithalat tamamen serbest oluyor. Yani kapılar açılıyor. Onun için biz diyoruz ki rekabet edebilir bir şirket haline gelmeliyiz ve kredi olarak da bankanıza şükran borçluyuz. Aldığımız bu krediyle yatırımlarımızı yenileyecek ve geliştireceğiz…”
O sırada dışarıdaki çocuğun ağzından birkaç kelime dökülebildi:
“Hey.. Orada kimse var mı?”
*
Hava daha da soğumaya başlamıştı. Çaresiz oradan uzaklaştı çocuk ve bir başka caddeye yöneldi. Muhteşem bir binanın bahçesinden içeri süzüldü ama bunu yaparken kesik kesik öksürmeye başladı…
Yağmurdan korunmak için kendini duvara yasladı… Belli belirsiz şu konuşmaları duydu:
“2003 yılında 1 milyon 261 bin ton otogaz satışı yapıldı. 2002 yılında ise 1 milyon 149 bin ton satış yapılmıştı. % 9.8 oranında bir artış olmuş. Az kardeşim çok az!”
Çocuk kollarıyla kendini sarmaladı ve mırıldanmaya başladı:
“Donuyorum yaa… Orda kimse yok mu?”
*
Ve bir otobüs durağına sığındı. Onunla birlikte iyi giyimli ellerinde çantaları olan iki işadamı da araba beklerken otobüs durağında onun yanındaydı…
İçlerinden biri şöyle dedi:
“Bizim şirketimiz çok büyüyor. 2 milyar dolarlık işlem hacmimiz var.”
Diğeri yanıt verdi:
“Sizin ki bir şey değil. Bizim bankamız 2003 yılında 2 katrilyon 40 trilyon lira kâr etti. Ocakta iyi prim alırız…”
Sokak çocuğu onların söylediklerini hayal meyal duydu ve olduğu yere yıkıldı…
İşadamlarımız dönüp baktılar ama ne olduğunu anlayamadılar…
Arabalarına bindiler, birbirleriyle şunları konuştular:
“Aman bunlardan uzak duracaksın. Ne yapacakları belli olmaz.”
“Haklısın…” dedi diğeri.
*
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber vardı. “Şiddetli soğuklar can almaya devam ediyor. Dün İstanbul’da, otobüs durağında 14 yaşında bir genç donarak öldü…”
Evet, bu genç sesini kimseye duyuramadı…
İstediği tek şey, biraz sıcaklık, bir dilim ekmek ve bir yudum sevgiydi…
Bu sevgiyi ona hiç birimiz veremedik. Veremediğimiz için o çocuk otobüs durağında, soğuktan donarak hayatını kaybetti…
*
Ben Sokak Çocukları Derneğini bu yüzden çok seviyorum. Uçan Balon benzetmesine de bayılıyorum. İyi ki bu dernekler kuruldu. İyi ki sokaklarda bir yudum sevgiye muhtaç olan çocuklarımıza, gençlerimize kucak açtı…
Ve bizler, eğer kendimizi yaşıyor kabul ediyorsak, canı bizimkine benzeyen, bizim gibi sevebilen, bizim gibi acıkan, bizim gibi morale ihtiyacı olan ve aslında bizden daha fazla sevginin kıymetini bilen bu çocukların yanında, bu derneklerin içinde olmalıyız…
Makro ekonomi iyidir de birazcık mikro ekonomi ile uğraşmanın hepimize yararı var.
Hey, orda mısınız?
Eğer ordaysanız, Adana Sokak Çocukları Derneği’ni arayıp “Ben buradayım…” deyin ve emin olun ki bu cümleniz bile bir sokak çocuğunu değiştirecektir. Kim bilir belki bu cümlenizle birinin hayatını kurtaracaksınız…