Güncelleme Tarihi:
Türkiye insanı ‘Kıbrıs Sorunu’nu hep Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında bir sorun olarak gördü. Daha doğrusu Türkiye’deki resmi ideoloji sorunun hep böyle algılanmasını istedi. Geldiğimiz noktada ise kendimizden başkasını ikna edemediğimiz gün gibi ortada. Hatta hep hamiliğini yaptığımız Kıbrıs Türk’ünü bile buna ikna edemedik. Buna 1974 sonrası Ada’ya yerleşen Türklerin çoğu da dâhil. İkna edemedikçe de, “Kıbrıs halkı nankördür, bizim paralarımızla çalışmadan refah içinde yaşarlar, onlar sırtımızda taşıdığımız bir kamburdur,” diye aşağıladık ve hakaret ettik. Yeterince rencide edemediğimizi düşünmüş olmalıyız ki, bu hakaretleri en son Başbakanımızla yapmaya başladık, “Ada halkı aklını başına toplasın,” diye.
1974’ten sonraki hiçbir dönemde, Türkiye’deki politikacıların aklından Ada halkına kulak vermek gibi bir düşünce geçmedi. Onlar ne istiyor, Türkiye’yi nasıl görüyor? Ekonomik olarak Türkiye’ye bağımlı olmasına rağmen ve Türkiye’deki yaşam standardından daha iyi yaşamalarına rağmen neden Türkiye ile ilişkilerinde mutlu olmadıklarını sormadı.
İşte “Orda Bir ‘Ada’ Var Uzakta”, bir yazar duyarlılığıyla bunu sorguluyor. Oradaki insanları, oradaki insanların diliyle anlatmaya ve anlamaya çalışıyor; korkularını, sevinçlerini, hayallerini…
Farklılaşmanın ilk ne zaman başladığını hatırlamaya çalıştım. Hayatımız birden bire değişmişti sanki, artık hiç köyün dışına çıkmıyorduk, babam da çoğu zaman nöbetteydi. Geceleri komşularla hep bir aradaydık ama nedense o eski neşeli hikâyeler hiç yoktu, mum ışığı altındaki hikayeler artık hep korku filmi gibiydi.”
Kitabın yazarı Stella Aciman’ın da dediği gibi; “Kıbrıs, engin denizin ortasında paylaşılamayan hüzünlü bir Ada’dır, her an keşfedilmeyi bekleyen… Haşin ellere, zorba beyinlere hâlâ direnen doğası, tarihi ile Akdeniz’in incisidir… Öte yandan kifayetsiz muhteris politikacıların elinde, bir yaprak misali sağa sola savrulur durur. Halk sürekli konuşur, sendikaların yaptıkları grevler hep içinde partizanlığı barındırır ve hiçbir şey çözüme ulaşamaz, tıpkı anlaşmanın hâlâ bir sonuca ulaşamadığı gibi. Bir çelişkiler yumağıdır Kıbrıs, yazacaklarınızın hiç bitmeyeceği…”