Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2009 00:00
17-18 Aralık’da 10’uncusu düzenlenecek Marka Konferansı’nın yıldız isimlerinden biri de o. Eğitimsiz ama çok yetenekli. Habitat’ı Habitat yapan kişi olarak biliniyor. Capellini için tasarladığı “S” sandalyesi ve Mirror Balls adlı lambasını bilmeyen, evine almak istemeyen yok. Tom Dixon’la İstanbul’a gelmeden önce konuştum.
Bu yüzyılın en önemli tasarımcılarından biri... Tunus’ta doğdu, Londra’da büyüdü. Chelsea Sanat Okulu’ndaki eğitimini bir müzik grubunda gitar çalmak için yarım bıraktı. Bırakır bırakmaz geçirdiği motosiklet kazasında bacağı kırılınca müzikten de soğudu. Üç ay evde yattı. “Artık iyileştim, müzik grubumla turneye çıkabilirim” dediği sırada tekrar bir kaza geçirdi ve bu kez iki yıl yatağa mahkum kaldı. Ardından ne mi oldu? Kaynak yapmayı keşfetti. Tasarımla ne zaman nasıl tanıştığını hatırlamıyor. “Çok karmaşık süreçleri olan, neresinde olduğumu tam kestiremediğim işler yapıyordum. Açıkçası bu işler esnasında kendimi bir kaynakçıdan daha ileri göremiyordum. Ancak ne zaman Capellini için bir şeyler yapmaya başladım, işte o zaman endüstriyel tasarımın mantığını keşfetmiş ve bu yoldaki ilk gerçek adımlarımı atmıştım” diyor.
80’lerin ortasında eğitimsiz ama yetenekli bir tasarımcı olarak dikkat çekmeye başladı. İtalyan moda devi Capellini için tasarladığı “S” sandalyesi 1980’lerin sonunda ikonlaştı. 1998 yılında Habitat’ın tasarım bölümünün başına geçti. 2008 yılına kadar yaratıcı direktörlük yaptı. Habitat markasının yükselişine büyük katkı sağladı. “Habitat’tan ne öğrendin” diye sordum, şöyle yanıtladı: “Habitat benim için tamamen yepyeni bir oyuncak kutusu idi. Ben Habibat sayesinde insanların gerçekten neyi aldığını öğrendim. Kendi tasarımlarımda da tüketiciden talep gören objelerin tasarımını yaptım. Dünya insanını tanımak, ortak noktaları belirlemek ve risksiz, talep görecek, beğenilecek ve kullanışlı ürünü tasarlamak adına önemli bir okuldu.”
Tom Dixon kendi adını taşıyan markasını 2002 yılında yarattı. Bugün marka 52 ülkede satılıyor. İşleri İngiltere’deki Victoria & Albert Müzesi’nin yanı sıra New York, Boston, Paris ve Tokyo’daki tasarım müzelerinde sergileniyor. Dixon, marka konferasında konuşmak için İstanbul’a geliyor. Bize ne anlatacaksın sorusunu, bakın nasıl cevaplıyor: “Konferansta kendi markamı zirveye çıkaran yoldaki deneyimlerimi paylaşacağım. Tasarım ve markayı anlatacağım ve nelerin yapılmaması gerektiğine değineceğim. En son 20 yıl kadar önce bir yılbaşı partisi için İstanbul’a gelmiştim. Çok değiştiğine eminim.”
İYİ TASARIMCI KİMDİR?
Bence iyi bir tasarımcı sadece işin kreatif tarafında başarılı olan kişi değildir. Ben icat etmek, mühendislik ve pazarlama gibi tüm bu elemanları bir araya getirmeyi başarabilen kişiye iyi tasarımcı derim. Ne de olsa güzel tasarım, daha işlevsel ve hayatı değiştiren bir icattır.