Güncelleme Tarihi:
Amerikalı televizyon yıldızı Oprah Winfrey, Paris’in meşhur Hermès mağazasına alınmamış. Mağaza yetkilileri dükkânın o saatte kapalı olduğunu, ayrıca içeride bir sunum için hazırlık yapıldığını, ama yine de, eğer Oprah Winfrey’i tanımış olsalardı kendisine ve yanındaki arkadaşlarına hizmet etmekten büyük şeref duyacaklarını söyleyerek özür dilediler. Ama şov yıldızı kabul etmişe benzemiyor. ‘Zenci olduğu için içeri alınmadığını’ düşünüyor ve ‘Televizyon şovumda dinleyicilerime olanı biteni anlatacağım’ diye tehdit ediyor... muş, haberlere bakılırsa.
Gazeteler ve televizyonlar da, bu hadiseyi en iyi ihtimalle kabalık, en kötü ihtimalle ırkçılık olarak yorumluyorlar. Sadece Washington Post işin içine ırkçılık karışmaması şartıyla, bazen Oprah Winfrey gibi ünlülere de ‘Hayır bu akşam olmaz, Madam’ demenin bir sakıncası olmadığını savundu.
Hermès’in ırkçılık yapacağını sanmam. Olsa olsa yaygın Fransız küstâhlığıdır.
Ayrıca Amerikalılar’ın Hermès’i ırkçılıkla suçlaması da ayrı bir komiklik...
Her neyse, bu haberleri okurken, aklıma yıllarca önce anlatılan bir (o zaman böyle bir laf yoktu) ‘şehir efsanesi’ geldi. Yemin billah ‘Gerçek!’ olduğu iddia edilirdi. Irk ayrımına dayalı muhteşem bir tezgâh...
*
Amerika’da ırk ayrımcılığının en azgın dönemleri.
New York 5.Cadde’nin en şık kürkçü dükkânlarından birinin kapısında bir Bentley durmuş. Mağazanın görevlisi koşup kapıyı açmış. Muhteşem bir zenci kadın inmiş arabadan. Üzerinde sade ama çok şık bir elbise, az sayıda kıymetli takılar, emin adımlarla merdivenleri çıkmış ve görevlilerin tereddütlerini görmezden gelerek dükkâna girmiş.
Boyalı tırnaklarıyla, koskoca mağazanın vitrinindeki tek parça kürkü göstermiş:
- Şu çinçilayı istiyorum!
Bir zenci kadının mağazaya girdiği haber verilince koşarak gelen müdür, biraz da sıkılarak:
- Önce fiyatını söyleyeyim isterseniz... demiş.
- Önemli değil ama... Neyse, nedir fiyatı?
- 12 bin dolar hanımefendi!
- Nakit ödeyebilirim herhalde...
Afallamış mağaza müdürü:
- Ta.. tabii ödeyebilirsiniz! Yalnız sizi beş dakika bekleteceğiz...
Zenci kadın çantasını açmış, üç tomar para çıkarmış, müdürü uzatmış:
- Yalnız biraz acelem var!
Tabii ki parayı kontrol edecekler. Tecrübeli bir veznedâr, kağıt paraları süratle ama tek tek gözden geçirirken, müdür zenci müşterisini mağazanın girişinden ve vitrinden uzak tutmaya çalışıyormuş.
Kasada işlem tamamlanmak üzereyken, kadının birden aklına gelmiş:
- Bakın benim de aklımı karıştırdınız. Fiyatını sormadan almak iyi de, üstüme bir giyip bakmadım bile kürkü. Önce bir deneyeyim, belki de üstümde, vitrindeki kadar güzel durmaz, değil mi!
... deyince rengi atmış mağaza müdürünün. Bir zencinin giyip çıkardığı kürkü sonra kime satabilir? Nasıl söyleyeceğini bilememiş genç kadına:
- Çok özür diliyorum! Ama... şeyy! Tahmin edersiniz ki bu pek mümkün değil!
- Niye? Yani müşterilerinizin binlerce dolarlık kürkleri denemeden mi aldığını söylemek istiyorsunuz?
Kıpkırmızı olmuş adam...
- Bütün müşterilerimiz değil tabii de, bilmem ki nasıl söylesem?
- Anlıyorum, demiş zenci kadın, kendinizi bu kadar zora sokmayın, sizi çok iyi anlıyorum!
Sinirli bir hareketle gözünden akan bir damla yaşı silmiş elinin tersiyle, kararlı adımlarla kasaya yürümüş, tek tek kontrol edilmiş ve sayılmış dolarları avuçladığı gibi, elindeki küçük çantaya tıkmış.
Koşmamak için kendini zor tutarak dışarıya fırlamış, Bentley’e atlamış. Arabanın hareket etmesiyle, birkaç metre ötede durması bir olmuş. Araba geri geri mağazanın önüne gelmiş tekrar. Görevlinin kapıyı açmasını beklemeden inmiş bu kez zenci kadın.
Koşar adımlarla merdivenleri çıkmış, kolunda 12 bin dolarlık çinçila kürkle kapıda şaşkın duran ve arkasından bakan mağaza müdürünün yüzüne bile bakmamış :
- Tamam! Allah kahretsin! Alıyorum o kürkü...
Çantasını açmış, içine tıktığı buruşuk dolarları avuçlayıp müdüre uzatmış, hışımla kürkü kapmış ve tek bir kelime etmeden arabasına bindiği gibi uzaklaşmış.
*
Evet, tahmin ettiğiniz gibi, son paralar sahteymiş!
DİPNOT: Reklam yapmış gibi oldum, onun için hemen söyleyeyim: ben kürke karşıyım, bunu cinayet olarak görüyorum. Havyanseverler şimdi yanlış anlarlar filan öyle panterler manterler...