Onur'un deprem günlüğü

Güncelleme Tarihi:

Onurun deprem günlüğü
Oluşturulma Tarihi: Eylül 01, 1999 00:00

Haberin Devamı

Küçük Onur, deprem bölgesinde yaşadıklarını Hürriyet’e anlattı...

Deprem felaketinin dördüncü günü depremde en çok zarar gören yerler arasında bulunan Adapazarı'na giden Küçük Onur, afet bölgesinde yaşadıklarını Hürriyet'e anlattı. Depremin acı yüzüyle daha yolda karşılaşan genç şarkıcı, ‘‘Daha Adapazarı'na girmemiştik. Deprem, yolu halı silkelermiş gibi silkelemiş. Tümsekler oluşmuş her tarafta, otobanda kırık parçalar...’’ diyerek bölgedeki ilk izlenimlerini aktarırken, şehrin merkezine girdiğinde gördüklerini ise ‘‘Çark Caddesi diye oranın en işlek caddesi varmış, artık yoktu. İzmit caddesi varmış. Adapazarı'nın her tarafını gezdim. Taş taş üstünde kalmamış derler ya aynen öyle. Heryer yerle bir’’ sözleriyle anlatıyor. Adapazarı'na gitmeden önce karşılaşabileceği herşeye karşı kendisini hazırlamaya çalışan Onur, ‘‘Mesela ceset kokusu... Ona bile kendimi hazırlamıştım, ki nasıl bir koku olduğunu bile bilmiyordum. Herşeyi göze aldım’’ diyor. Ve Onur, sözlerini ‘‘Ama tabii ki benim düşünebildiğimden daha ağır gerçekler vardı. İlk defa bir deprem yaşadım’’ diyerek sürdürüyor.

YEMEK PİŞİRDİM, ERZAK TAŞIDIM

Peker Şirketler Grubu'nun Adapazarı'nda kurduğu aşevinde depremzedelere hizmet veren Onur, ‘‘Günde 10-12 bin civarında insan aşevinde yemek yiyor. Özellikle akşam yemekleri çok kalabalık oluyor. İnanılmaz kuyruklar oluşuyor. Kuyruğun sonundaki insan ancak 1 saat bekledikten sonra yemek alabiliyor’’ diyor. Mutfakta yemek pişirmekten, gelen erzakları taşımaya kadar her işe yardımcı olan Onur, ‘‘Çuvallar taşıdım, koliler taşıdım. Menüde türlü, makarna, karpuz, baklava, köfte, patates kızartması, pilav gibi her şey vardı’’ açıklamasını yapıyor. Yanına bol bol eşofman ve tişört alarak giden Onur, depremzedelerin yararlandıkları şeylerden yararlanmış. ‘‘Dağıtılan yağmurluklardan aldım ama sırtımdaki yağmurluğu, çamura karşı lastik çizmelerimi bile ihtiyacı olana verdim. İnsanların psikoloji orada son derece bulanık. Çünkü yakınlarını kaybetmişler, canlarını kaybetmişler ve ben de bunun bilincindeydim. Yüreklerini okşayarak ihtiyaçlarına cevap verdik diyor ve ekliyor: ‘‘Elimden geleni yaptım.’’ Gördükleri karşısındaki üzüntüsünü belli etmemeye çalışan Onur, ‘‘O insanların hepsi bizim kaybımız. Üzülüyorsun ama belli etmiyorsun. Çünkü zaman üzülme zamanı değil, onlara yardımcı olmak için çalışma zamanı. Gidenleri geri getiremeyiz ama gitmeyenlere sahip çıkmak lazım, ben de öyle yaptım’’ açıklamasını yapıyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!