Onunla polisi sevmeyi öğrendim

Güncelleme Tarihi:

Onunla polisi sevmeyi öğrendim
Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 1998 00:00

Haberin Devamı

Yüreğimin haberi yok


Komiser Yardımcısı Bora Barış Güler, uyuşturucu tüccarlarının can düşmanı, İstanbul Emniyeti'nin atak Narkotikçisiydi. Ölüm, ilk 18 Haziran'da yokladı onu. Sonra, yine bir operasyonda, 2 Aralık'ta da gelip aldı. Uyuşturucu satıcısının tabancasından çıkan bir kurşunla, çekip gitti. Geride kalan eşi Zehra Güler, bilinci, hayatı yorumlayışı, kendini ifade edişiyle çok farklı bir kadın. Zehra Güler, ODTÜ Fizik Bölümü'ne bir süre devam ettikten sonra İşletme Fakültesi'ni tercih etti. Eşini, Narkotik'i, çalışma azmini, bıçak sırtındaki hayatı, uyuşturucu cangılını yakında kitaplaştıracak. Henüz çok başında.

Belki bu tarifsiz acısı damıyıp yüreğine oturunca, kitap bitecek. Diyor ki ‘‘Beynimle yüreğimi ayırdım. Yüreğime söylemedim, Bora'nın öldüğünden haberi yok.’’

Kadın olmak durumu, insan olmak durumu üzerine, Zehra Güler'le kesik kesik, zaman zaman gözyaşlarıyla birlikte sohbet ettik.

Bora ile nasıl tanışmıştınız?

- Polis Akademisi son sınıftaydı. 1993'tü. Bu kadar çocuk, bu kadar saf kalabilmiş bir insanla tanışmıştım. Evliliği düşünmüyordum. İşletme'de öğrenciydim.

Bora, polise olan önyargını nasıl yıktı?

- İnsanlığı, gülümsemesi, yaklaşımı ve çevresi. Bir baktım, bizim polisimiz gelecek vaat ediyor. Bu gençler, birkaç sene içinde yönetimde olacaklar, dedim ve kesinlikle güvendim. Polise daha farklı gözle bakmaya, polisi sevmeye başladım. Hayatımda hiç kimseye ne inandım, ne güvendim; ona inanıp güvendiğim kadar... Kendime bile.

Poliste, herkesi potansiyel suçlu görme eğilimi vardır. Ya eşinizde?

- Kastettiğiniz bu örnekler, Bora'ya öyle uzak ki... O ufacık birlikteliğimizde, asla yüksek sesle konuşulmadı. Anlatarak, paylaşarak yaşadık. Israrcı olmadı. Birbirimizi tanımadan önce gittiğimiz ortak yerler vardı. Tanıştıktan sonra buralarda buluşmayı bile teklif etmedi. Ben gittiğimde onu orada bulurdum. Ya da sonra gelirdi. Öyle incelikleri vardı ki. Evlendikten sonra daha da arttı. Geceyarısı da gelse, sofrayı, bulaşığı birlikte hallederdik. Ben talep etmeden hem de. Kimseye kızmaz, kavgaları sevmezdi. İnsanlığını ve gururunu hep yaşadı ve bana yaşattı.

Ve hayatın değişti?

- İnsan hayatında üç önemli dönemeç vardır. Eğitim, iş ve evlilik. Okulu az çok halletmiştim. İşi de buldum. Ama hayatımda doğru insanla karşılaşıp bir ömrü birlikte geçirmeye karar vermek, çok çok önemli. İşin tuhafı, Bora da evliliği düşünmüyordu. Ama Bora, çok güzel ve kaybedilmemesi gereken bir insandı. İstanbul'da yaşamayı çok istiyordu. Bense nefret ediyordum.

Narkotik polisi için İstanbul kilit kent.

- Bu nedenle rotasyon görevi sonrası İstanbul Narkotik'i istedi ve zaten Bora da İstanbul için, Emniyet tarafından tercih edildi.

Operasyon sevinci

Gençlerin zehirlenmesine çok mu tepki duyuyordu?

- Kesinlikle. Polislik onun ruhuna işlemiş. Eroin tüccarlarını hiçbir zaman affetmedi. Yararlı şeyler yapmak, ileriye gitmek varken, bir başkasının hayatına kastederek kolay parayla nasıl huzurlu yaşıyorlar, diye soruyordu. Biz huzurluyduk. Çünkü emeğimizle kazanıyorduk.

Nasıl bir kocaydı? Görev gerginliğini eve taşıyor muydu?

- İşi eve getirmedi. Dört-beş ay, haftasonları dahil, izin kullanmadan çalıştığı oluyordu. Birkaç saat uyurdu. Son derece duygusaldı. Kendisinden önce başkalarını düşünürdü. Polisliği içinde öyle öğütmüştü ki olayların ince taraflarını içinde çözüp vakıf olurdu. Ama dışarda normal ilişkilerini sürdürürdü. Bu ayrımı çok güzel yapmıştı.

Başarılı operasyonlar sonrası evde sevincini paylaşır mıydı?

- Yakaladığı her gramla, kilogram aynıydı. Onu öldüren, 5 gram zehir taşıyan bir sokak satıcısıydı. Uyuşturucu kullanıyormuş. Evde olmadığım saatlerde bile arayıp sevincini paylaşıyordu. Televizyondaki operasyonla ilgili haberleri keyifle izlerdik.

Operasyon öncesi nasıldı davranışları?

- Yüz ifadesi, heyecanı ve tepkileri dışarıda kalırdı. Akıl ve düşünceleri onunla birlikteydi. Aile hayatı çok önemliydi. İşinin ciddiyetinin ve sorumluluğunun o kadar bilincindeydi ki çoğu zaman konuşmadan oturup televizyona dalardı. Televizyon kumandasıyla kanal kanal dolaşmadığı zaman, kafasının çok fazla meşgul olduğunu fark ediyordum, anlıyordum.

Şimdi kendinle başbaşasın. Kendi indinde bir sınavdan geçiyorsun.

- 2 Aralık'tan beri, Barış'ın ayak izlerine basarak yürüyorum. O olsa ne yapardı, diye soruyorum. Onun gibi biriyle birlikte olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ben çalışıyorum ve kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyorum. Oysa tek başına kalan, fazla yardım görmeyen, çalışma şansı olmayan o kadar çok şehit eşi var ki.

Ailen, Emniyet sana yardımcı oluyor. Ama kendi içinde nasılsın?

- İç konuşmalarım hiç bitmiyor. Annem hiç konuşmadığımdan yakınıyor oysa. Doğumgünümde, evlilik yıldönümümüzde nöbetçiydi. Kısa bir tatil yapmıştık bir kez, aklı Narkotik'teki arkadaşlarındaydı. Ama bundan dolayı çok mutluydu. Ben de bu nedenle mutlu oluyordum. Bora'yı masa başına oturtamazsınız. Nöbetten geldiğinde, gündüz vakti uyumazdı. Uyku ölüme eş, derdi. Evim evim, güzel evim derdi. Koşarak gelirdi. Çünkü birlikte geçireceğimiz çok az zamanımız vardı.

Hoşçakal diyemedik

Deneme tarzında yazdıkların ne zaman kitap olacak?

- Geleceğe yönelik çok şey düşünmüyorum. Çünkü o evden çıkarken karnım çok aç, hemen geleceğim demişti. Ondan önce, geleceği çok fazla görmüyordum. Hep yakın mesafelerde görüyordum. Onunla birlikte hep geleceğe bakıyordum. İkimizin geleceği çok parlak görülüyordu. Hoşçakal diyemeden ayrıldık. Bu yüzden ileriye dönük çok şey düşünemiyorum.

İçinde kinlere izin verdin mi?

- O adamın (Katilin) karısına ve çocuklarına üzülüyorum. Eminim onlar da mutlu bir yuvada, birlikte sofraya oturmuş olmayı tercih ederlerdi.

Peki uyuşturucu pazarını, o cangılı görebiliyor musun?

- O kadar aşikar ki. Sokakta biraz dolaşmak yetiyor. Müthiş bir çürüme var. Mesela çok güzel bir kız, ailesi zengin... Okula yakın olsun diye bu tarafta ev tutulmuş. Hiçbir eksiği yok. Ders kitapları masada duruyor. Kız ise koluna eroin enjekte ediyor...

Bora'nın ardından söylediklerin, yazdıkların soyutlamalarla, imgelerle dolu.

- Nasıl yazacağımı, düzenleyeceğimi henüz bilmiyorum. Yazdıklarım, Bora'yı anlatmaya ne kadar yetecek? O emekli olduğunda yazacaktım. Büyüyünce yazar olacağım diyordum. O da sen yazarken kahveni ben getiririm derdi. Onunla karşılaştığımda yazdıklarımın nelerine güldüğünü anlatacak bana. Tıpkı şu resminde güldüğü gibi...

Kitaplarla aran nasıl?

- Şiirden çok düzyazıyı seviyorum. Buket Uzuner, Orhan Pamuk ve Paul Auster'ı seviyorum.

Öyle incelikleri vardı ki. Evlendikten sonra daha da arttı. Geceyarısı da gelse, sofrayı, bulaşığı birlikte hallederdik. Ben talep etmeden hem de. Kimseye kızmaz, kavgaları sevmezdi. İnsanlığını ve gururunu hep yaşadı ve bana yaşattı.

İnsanlığını ve

gururunu

bana da yaşattı

Bora Barış Güler, uyuşturucu tüccarlarını yakalamak için aylar süren çok gizli hazırlık ve gözükara operasyonlardan kalan zamanlarda, eğitimini Amerika'da sürdürmek için sınava hazırlanıyor, İngilizcesini geliştiriyordu. En son Ufuk Faciası filmini görmüştü. Komiser olmasına iki ay kalmıştı. Kolejde basketbol, akademide sutopu takımındaydı. Okuyan, düşünen, danseden, şarkı söyleyen bir gençti. Üstelik Narkotik polisiydi. Emniyet'in yenilikçi, demokratik polis sıfatını taşıyanlarındandı. Şimdi yok. Adı Bahçelievler'deki Soğanlı Meydanı'na ve Kilyos Polis Eğitim Merkezi'ne verilecek.

Zehra Güler, sevgili eşinin ardından bakın neler yazmış:

(...) Ömrünü, benden çok paylaştınız. Hiçbir zaman hasta olma hakkınızı kullanmadınız. Hiçbiriniz anne, baba, eş, ağabey, hala... unvanlarını vaktinde tadamadınız. Asıl çekirdek aile sizler oldunuz, birbirinize. Onunla dinlenmeye, derdimi-mutluluğumu paylaşmaya o kadar az vaktimiz vardı ki... Hiç yüksünmedi. Ben yoruldum, o yorulmadı.

(...) Yüreği o kadar genişti ki, sözle söylemeden hepimizin yüreğine gülümsemesi ve saygısıyla dokunmayı bildi.

Polislik onun ruhuna işlemiş. Eroin tüccarlarını hiçbir zaman affetmedi. Yararlı şeyler yapmak, ileriye gitmek varken, bir başkasının hayatına kastederek kolay parayla nasıl huzurlu yaşıyorlar, diye soruyordu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!