Güncelleme Tarihi:
Yepyeni bir çekim günü için stüdyoya girdiğimde, dergi ekibini ve Eda Ece’yi askılara dizilmiş kıyafetler arasında buluyorum. Onunla tam bir bütünlük oluşturan Rock Chic kombinler sırayla fotoğraflanmayı bekliyor.
Eda’ysa günlük hayatında mümkün olduğunca rahat giyinmekten yana olduğunu söylüyor: “Jean ve çizgili tişörtler günlük hayatta vazgeçilmezim. Son zamanlarda iyice alevlenen Rock Chic modası da tam bana göre. Çekimde kullandığımız kombinlerin tamamı bu tarzdaydı. Dolayısıyla hepsine bayıldım.”
Eda, her zaman genç markalardan giyiniyor. Üstelik online alışveriş sitelerine de oldukça aşina: “Yurtdışı merkezli alışveriş siteleri var. Aralarından bazılarını sürekli takip edip sipariş veriyorum. Yurtdışında yaşayan arkadaşlarıma internette beğendiğim bazı şeyleri sipariş verdiğim de oluyor.”
Her ne kadar spor giyinmeyi tercih etse de, bir oyuncu olarak ödül töreni, gala gibi organizasyonlara katılması gerektiğinde Tuvana Büyükçınar’ın kapısını çalıyormuş: “Daha ağır giyinmem gereken organizasyonlar beni biraz zorluyor. Çünkü ben hep günlük giysiler alıyorum. Bu tür zamanlarda da Tuvana Büyükçınar’ın tasarımları arasından en genç olanları seçmeye özen gösteriyorum. Tabii, o da beni yönlendiriyor.”
PSİKOLOJİ DERSİNDEN SETE
Halen psikoloji eğitimine devam eden 1990 doğumlu Eda’nın keşfedilme hikâyesi de hayli ilginç: “12 yaşındayken okul tiyatrosunda rol almıştım. Tiyatro hocamın bir arkadaşı da beni izleyenler arasındaymış. Bahsettiğim insan Tümay Özokur. O esnada bir ajans kurma aşamasındaymış. Ailemle tanışıp beni de ajansa almıştı. Tabii bu anlattıklarım yıllar önce oluyor. Derken bir gün Bağdat Caddesi’nde yürürken karşılaştık. Bana Gani Müjde’nin bir projesi olduğunu ve benim gibi birisini aradığını söyledi. Benim de ilgimi çekti ve seçmelere gittim. Neticede de rolü aldım.”
Psikoloji okusa da onun gönlünde oyunculuk yatıyor. Henüz bu konuda bir eğitimi olmasa da, sıkı bir oyunculuk eğitimini ihmal etmeyecek gibi görünüyor: “Şu anda bir oyuncu koçuyla çalışıyorum. Hedefim hem yurtiçi hem de yurtdışında uzun süreli eğitimler almak.”
OYUNCULUĞU BIRAKIRSAM SANAT GALERİSİNE DÖNERİM
Hayranlarının belki de hiç duymadığı bir diğer özelliğiyse sanat terapisine olan ilgisi ve sanat galerisi geçmişi: “Üniversite yıllarımda sanat terapisiyle ilgilenmeye başladım. Bu beni iyiden iyiye sanata yönlendirdi. Daha fazla bilgi sahibi olabilmek için İstanbul Modern’in açtığı sanat tarihi seminerlerine katıldım. Sonra bir şekilde yolum Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi ve Dirimart’tan geçti. Her iki galeriden de çok şey öğrendim ve çok önemli sanatçılarla tanıştım. O çevremi de hâlâ koruyorum, mümkün olduğunca açılışlarına katılmaya çalışıyorum. Onlar da benim işlerimi destekliyor. İleride kendi resim koleksiyonumu yapmak gibi bir hayalim var. Bir gün oyunculuğu bırakırsam yeniden sanat galerileriyle çalışmaya başlarım.”
Bu sözlerinin ardından, şu sıralar onu en çok heyecanlandıran şey olan oyunculuğa dönüyor yine: “Şu an çok dinamik bir sette çalışıyorum. Ekipte ben dâhil pek çok kişinin ilk işi. En son 83. bölümü çektik, bu zamana gelene kadar herkesin hem oyunculuğu gelişti hem de karakteri oturdu. ‘Pis Yedili’ seti hepimiz için adeta bir oyunculuk okulu gibi.
EN GÜZEL KARAKTERİ BEN OYNUYORUM
Dizide canlandırdığı karakteriyse gerçekten çok sevdiğini söylüyor. Oynadığı karakterin asıl adı Günçiçek ama fanatik Galatasaraylı olduğu için arkadaşları ona “Cim Bom” diyor. Eda, karakterinin tam olarak “komik” olmadığı düşüncesinde: “Çok fazla dram sahnem de oluyor. Çok iyi bir karakter, Cim Bom’u oynamayı seviyorum. Bana sorarsanız ‘Pis Yedili’nin en güzel karakterini ben oynuyorum!”
Çekimleri bu yaz tamamlanan bir sinema filminin müjdesini de veriyor arada... Bu onun ilk sinema filmi. Bir baba-kız hikâyesini anlatan filmde, Yetkin Dikinciler ile başrolü paylaşıyor: “Filmde kızı 2,5-3 yaşlarındayken evi terk etmiş bir baba var. Kızı 18 yaşına basacakken tekrar ortaya çıkıyor ve kızını kaçırıyor.
Şimdi anlatmayayım ama hikâyenin devamı epey sürprizli. İzleyicinin de çok seveceğini düşündüğüm, gerçekten gurur duyduğumuz bir işe imza attık. Henüz sadece üç yıldır bu piyasadayım, dolayısıyla çok da iyi bilmiyorum ama bu işe yıllarını vermiş insanlar bana bu kadar güzel bir sinema filminin, kariyerimin bu kadar erken bir döneminde geldiği için şanslı olduğumu söylüyor.”
DÖRT SAATTEN FAZLA AÇ KALMAMAM GEREK
Sette çok uzun saatler kaldığımız için beslenme düzenim yoktu. Bir süre önce bir beslenme uzmanıyla çalışmaya başladım ve öğrendim ki aslında dört saatten daha uzun süre aç kalmamam gerekiyor. Normalde yumurtadan hiç haz etmeyen bir insandım ama şimdi her gün bir tane yiyorum. Ara öğün olarak mutlaka meyve, ceviz, yoğurt tüketiyorum. Bir şey yemeden önce bir kez daha düşünmem gerektiğini artık biliyorum.”