Onların işi karanlık sularda ceset aramak

Güncelleme Tarihi:

Onların işi karanlık sularda ceset aramak
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2011 00:00

Kaskatı kesilmiş bir cesede dokunabilir misiniz? “Evet” mi diyorsunuz... Mekanı değiştirerek soruyu yineleyelim. Kapkara, bulanık bir sudasınız. Elinize buz gibi el değiyor, ne hissedersiniz? İşte, görevleri suda ceset aramak olan, Emniyet’in kurbağa adamları karşınızda.

Haberin Devamı

Henry, Dalton, Charles ve Boyle. Suyun kanunlarını bulan adamlar. Sizin için belki de hiçbir anlam ifade etmeyen bu isimler onların can yoldaşları. İşlerinin her safhasında onları anıyorlar. Anmak yetmiyor, sözlerini harfiyen uyguluyorlar. Zira su altında onların borusu ötüyor.
İstanbul Emniyeti’ne bağlı Deniz Liman Şube Müdürlüğü Sualtı Grup Amir Yardımcısı Komiser Hüseyin Yücel Turan, fizik dersi verirmiş gibi anlatıyor:
“Sönük bir balon bir üflemede ne kadar şişer? Suyun 40 metre altında aynı şekilde üfleyin, bağlayın ve bırakın. Yüzeye çıkana kadar patlar. Onun gibi, nefesi içeri hapsederek yukarı çıkmaya başlarsanız her metrede basınç düşer, içinize hapsettiğiniz gazın hacmi genişler, dolayısıyla ciğer bir yerden yırtılır.” Ve ilk dersten çıkan sonuç: “Trafikte kırmızı ışıkta geçerseniz kaza yapmayabilirsiniz ama sualtında kırmızıda geçerseniz kaza kaçınılmaz. Sualtı hatayı
affetmez, hata yaparsanız ikinci ceset olursunuz. ”Komiser Turan, İstanbul Emniyeti’nde görev yapan 11 kurbağa adamın en kıdemlilerinden. Karadenizli. 1997’de henüz beş yıllık polis memuruyken Emniyet Genel Müdürlüğü, ilk operasyonel dalış hizmetleri kursunu açıyor. Bu kursa gönüllü olmak, çocukluğunu zıpkınla balık peşinde koşarak geçiren Turan için kaçınılmaz oluyor. Üç aylık zorlu eğitim, morgda başlıyor:
“Cesetle ilk haşır neşir olduğunuz zaman. Aslolan, önce ceset korkusunu yenmek. Düşünün sıfır görüşlü bir alandasınız ve derinliğiniz 25-30 metre, dalış süreniz de belli. Panik olursanız kendinizi de, ‘body’nizi (dalış eşi) de riske atarsınız. Dalışlarda korkudan ziyade ürkme oluyor. 14 yıllık dalış hizmetim olmasına rağmen bazen cesedin durumu bende bile bir ürpertiye neden oluyor.”
Peki cesedi bulduktan sonra ne yaşanıyor? Sürekli ceset aramak psikolojiyi nasıl etkiliyor? Komiser Turan, “İnsan biraz donuklaşıyor ve kendi kabuğuna çekiliyor. Birkaç saat yalnız kalmaya ihtiyaç duyuyor. Arkadaşlar bir çocuk cesedi çıkardılar, hüngür hüngür ağladılar” diye yanıt veriyor.
Ve iki yıl önce İstanbul’daki
sel baskınında servis minibüsünde boğulan yedi kadın geliyor aklına Turan’ın. “Beş dakika önce haber verilseydi, belki de kurtaracaktık. Vücutları sıcaktı daha” diyor içi burkularak.

Haberin Devamı

TATLISES İÇİN DÖRT DALGIÇ ÇALIŞTI

Haberin Devamı

Ekibin, İbrahim Tatlıses’i vuranın yakalanmasındaki katkılarını soruyoruz. Yanıtı, işin zorluğunu bir kez daha gözler önüne seriyor:
“Ömerli Barajı’nın kenarında, barajdan bağımsız bir bölüm. Sazlık, taşlık, balçık, sıfır görüş. Hayvan leşlerine kadar her türlü şey var içinde. Normal bir insanın giremeyeceği bir ortam. Göletin kıyısında sazlıkların içinde Kalaşnikof’un kapağını bulduk önce. Nerede olabileceği ihtimallerini değerlendirerek bir plan yaptık. Gölü karelere böldük. Şamandıraları bıraktık. Dört dalgıç arkadaş sekiz saat çalıştı. 4-4.5 kilogram ağırlığındaki Kalaşnikof balçıktan çıkarıldı. Ceza Muhakemeleri Kanunu’na göre o silah olmasaydı mahkeme tutuklama kararı veremezdi. Kişiler şimdi dışarıda olurdu.”

Haberin Devamı

İstanbul’un bazı yerleri 110 metre,  oraya inmek için denizaltı lazım

EN FAZLA- İstanbul denizaltı kocaman bir U harfi. Bazı noktalar V harfine yakın, keskin inişler var. Boydan boya midyelik. 30 metrelerden sonra oldukça büyük canlılar var. Deniz yıldızı, salyangoz ve kabuklular çok fazla. Balık çok fazla görmüyoruz. Belki de solunumu duyup kaçıyorlar. Zaman zaman yunuslarla temastayız.
EN AZ- Yosun çok az. Çok yosunlu bir yerdeysen ya Adalar’dasın ya Şenlikköy tarafında.
EN DERİN- 110 metreye kadar derinliği var. En derin noktası Sarıyer ve Beykoz arasındaki çukur. Oraya ancak denizaltılarla inilir.
EN SOĞUK- İstanbul’un suları genelde karanlık ve soğuk. Türkiye’nin en soğuk suyu Boğaz’dan geçer. Yazın serinlemek için buzdolabından içtiğiniz suyun ısısı 12 derece, biz burada 4-5 derecelik sulara dalış yapıyoruz. Sıfır derecede su donuyor zaten. Antalya’da görüş mesafesi 20 metredir. Aradığınız cismi rahatlıkla görürsünüz. İstanbul’da böyle bir lüksünüz yok. İç sularda hiç görüş yok.
EN AKINTILI- Sarayburnu ve Sarıyer tarafındaki Fırtına burnu, İstanbul’un en fazla akıntı alan noktaları.

Haberin Devamı

Suç aleti ortam suyuyla çıkarılır

Dip yapısı çok balçık değilse ve tabanca fazla sürüklenmemişse parmak izi bir hafta kendini muhafaza eder. Dolayısıyla suç aletinin, kendi ortam suyuyla, fotoğraf ve filmi çekilip delil poşetlerine konularak çıkarılması gerekiyor. Böyle çıkarılmazsa havadaki oksijenle temas eden ıslak metal oksitlenir. Parmak izinin okunurluluk özelliği kaybolabilir.

Yüzde 1’lik risk varsa o dalışı yaptırmam

Dalış kazaları, ya acemilik ya da çok profesyonel dönemde oluyor. Bu suları çok iyi bilirim, başıma bir şey gelmez demek yanlış. Benim çalışma prensibimde şu var; yüzde 99 başarılı geçeceğine inansam da, yüzde 1’lik risk varsa o dalışı yaptırmam. Tabii hayat memat meselesi değilse. Çünkü bizim dalışımız tamamen hesap kitap işi. Hemen dalayım da çıkarayım diye bir şey yok. Siz oraya kontrolsüz, güvensiz, plansız dalarsanız bu sefer sizi çıkartmaya başka birini göndermek zorunda kalırız.

Haberin Devamı

HAFTADA 1-2 CESET TOPLUYORUZ

İstanbul’un cesedi bitmiyor. Haftada ortalama bir-iki ceset topluyoruz. İntiharlar işin başka bir boyutu. Boğaz Köprüsü’nden atlayan her insan bulunamıyor. Atladığı yere dalgıç indirmek anlamsız, çünkü kesinlikle kayıyor. Akıntı hesabı yapılıyor ve kayabileceği noktalara bakılıyor. Ortadan atlamışsa Sarayburnu’na vurup oradan Adalar’a kadar gidebilir. Bu bölgeyi dalgıcın palet kuvvetiyle araması zaten mümkün değil.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!