Ne giyiyor, ne yiyor, ne seviyor, neye inanıyor, neyi umursamıyor, neye tutunuyor? Araştırma şirketi AC Nielsen’in yaptığı pazar ve medya araştırması TGI’ın (Target Group Index) bu ay başında sonuçlanan 2007 raporunu aldık ve içinden 18-23 yaşları arasındaki gençlerin eğilimlerini süzdük. Araştırmaya göre dinine bağlı, aileyi her şeyden üstün tutan, kot giymeyi, müzik dinlemeyi ve parfüm sürmeyi seven, paranın önemini fazlasıyla idrak etmiş, hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu düşünen bir genç profili çıkıyor. Onları gözünüzde canlandırın, daha iyi tanıyın; dünya görüşlerini, değer yargılarını ve yaşam stillerini kendi ağızlarından duyun diye, bu yaş grubuna uyan farklı mesleklerden ve farklı sosyo-ekonomik çevreden gelen gençlere sorduk. İşte Türkiye’nin genç seçmenleri...
NEVİN YANIT (21, Atlet)
Başarı, verdiğin emeklerin karşılığıdır
Nevin, Mersin Üniversitesi Beden Eğitimi 2. sınıf öğrencisi. 100 metre engelli Türkiye rekortmeni atlet. Emekli babası, ev hanımı annesi ve abisiyle Mersin’de yaşıyor. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin ve ENKA Spor Kulübü’nün bağladığı maaşla geçiniyor. En büyük hayali Olimpiyatlar’da yarışmak. Kafasını dağıtacak, içini açacak, onu motive edecek kitaplar okumayı tercih ediyor. En son Turgut Özakman’ın Çılgın Türkler ve İclal Aydın’ın Gördüğüme Sevindim kitabını okudu. Avrupa Birliği denince hemen aklına "istenmediğimiz yer" tamlaması geliyor. Başarıyı "verdiğin emeklerin karşılığı" olarak tanımlıyor. Bu ülke için istediği tek şey çoğunluğun
Atatürk ilkelerine bağlı yaşaması.
GÜLİSTAN YEŞİLÇEÇEN (22, Overlokçu)
9 yıldır çalışıyor özgürlük nedir bilmiyor
Gülistan ilkokul mezunu. Annesi ve 9 kardeşiyle İstanbul’da, Levent Sanayi Mahallesi’nde yaşıyor. 11 yaşından beri çalışıyor. Çağlayan’da bir tekstil atölyesinde overlokçu, ayda 700 lira kazanıyor. En büyük hayali, bir ev ve araba sahibi olmak. VCD’den yerli
filmler izlemeyi seviyor. En son Maskeli Beşler’i izledi. Hayatında hiç tatile gitmedi. Sürekli çalışmak zorunda olduğu için kendisini özgür hissetmiyor. Din, onun için tutunduğu dal. Aşkın güzel bir şey olduğunu düşünüyor, ama para aşktan üstün. Para olmayınca aşk da olmuyor. Gelecekle ilgili hiçbir hayali ve beklentisi yok. Ama eğer bir gün bu ülkede iş arayıp da bulamayanlara işsizlik maaşı bağlanırsa belki biraz rahatlarım, hayatımı yaşarım, diyor.
EKİN ERGÖK (21, TV sunucusu)
Din savaşı, politika yalanı çağrıştırıyor
Ekin, Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümü sınavı için çalışıyor. Aynı zamanda Digitürk’teki S’nek kanalında, Uç adlı programın üç sunucusundan biri. Programda, Türkiye’deki uç (ekstrem) sporları ve uç yaşamları bizzat deneyerek anlatıyor. İkisi de tiyatrocu olan annesi ve babası boşanmış. İkisiyle de ayrı ayrı vakit geçirmeye çalışıyor. İşi gereği İstanbul dışında çeşitli yerlerdeki otellerde, pansiyonlarda ya da çadırda kalıyor. Aylık geliri yaklaşık 1000-1500 YTL. Bunun bir kısmını emekli hesabına, bir kısmını da ortak hesaba yatırıyor. Dört yıldır ailesinden hiç harçlık almıyor, hatta her ay annesine 300 YTL veriyor çünkü bu ona iyi hissettiriyor.
En büyük hayali Vespa motosikletle İzmir-İtalya-Fransa-İspanya-Portekiz rotasında gidip gelmek. Seneye üç arkadaşıyla bunu gerçekleştirecek. Türkiye’yle ilgili en büyük şikayeti gece belli bir saatten sonra barlarda müziğin kısılması. "Müzik, İstanbul’da hiç durmasın, çok rahatsız olan varsa ses duvarı yapılsın" diyor. En büyük pişmanlığı üç yıl önce çok sevdiği kız arkadaşını aldatması. Polisiye ve fantastik kitapları seviyor. En son Irvine Welsh’in "Porno"sunu okudu. Sessiz ve deniz kenarındaki tatilleri seviyor, daha çok Olympos ve Kemer taraflarına gidiyor. Onun için din kelimesi savaşı, politika ise yalanı çağrıştırıyor. Dünya üstünde eşitlik diye bir şey olmadığını düşünüyor, "Tanrı eşitlik isteseydi herkesi aynı renk yapardı" diyor. Ekonomik refahın parayla değil doyumla ilgili olduğuna inanıyor. Hiçbir siyasi eğilimi olmadığını ama CHP’ye oy vereceğini söylüyor.
RÜYA KOŞKUN (21, Öğrenci)
Ekonomik refah mutluluğun şartı
Rüya, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi. Ailesiyle yaşıyor, harçlık alıyor. Ayda ortalama 800 YTL harcıyor. Felsefe kitapları okuyor, en son Bülent Somay’ın Bir Şeyler Eksik adlı denemelerini bitirdi. Bilim kurgu filmleri izlemeyi seviyor. Deniz ve güneş tatillerini seviyor. Aşkı şöyle tarif ediyor: Başladığında tökezleyen ve hep eksik kalan bir şey. Onun için AB, risk ve kazanç düzleminde oynanan bir oyun, din ise kurumsallaşmış inanç sistemleri anlamına geliyor. Hayatta "Bütün insanlar eşittir ama bazı insanlar öbürlerinden daha eşittir" sözünün doğruluğuna inanıyor. Ekonomik refahın mutluluğun şartı olduğunu düşünüyor. Kendisini demokrat olarak tanımlıyor.
DENİZ ZORLU (22, Garson/öğrenci)
Politikayla hiç işim olmaz
Deniz, Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde işletme okuyor. Aynı zamanda bir kafede tam zamanlı garsonluk yapıyor. Ailesiyle yaşıyor, ayda 2500 YTL kazanıyor, 2 bin YTL harcıyor. En büyük şikayeti
trafik. Bilimkurgu ve fantezi kitapları okumayı seviyor. Yüzüklerin Efendisi serisi favorisi. Sinemaya gitmek yerine evde DVD izliyor. Yılda iki kez tatile gidebiliyor. Tatil anlayışı öyle yatıp dinlenmek değil, "Gezip, eğlenceme bakarım" diyor. Hayatta en korktuğu şey özgürlüğünü kaybetmek. Dini inancı kuvvetli, ailesi onun her şeyi. Politika için "Hiç işim olmaz" diyor, AB’yi umursamıyor: Olsa da olur, olmasa da...
MEHMET ULUDAĞ (22, Baterist/öğrenci)
Hiçbir parti beni yansıtmıyor
Mehmet, gruplara bateri çalıyor, festivallere katılıyor, sekiz yıldır hayatını böyle kazanıyor. Emekli öğretmen anne ve babasından hiç harçlık almıyor. En büyük hayali öldükten sonra adı anılan bir müzisyen olmak. Türkiye’yle ilgili en büyük şikayeti insanların zevk aldığı işleri yaparak yeterli para kazanamaması, sanatın bir meslek gibi görülmemesi. Hiç kitap okumuyor, sinemaya gitmeye vakit bulamıyor. Tatili, bir-iki günlük yazlık kaçamağı. AB’yi bir Hıristiyan kulübü olarak görüyor. Din yaklaşımı pragmatist: "Öyle yobaz biri değilim ama din çok faydalı bir kavram. Örneğin zinanın yanlışlığına inanırsanız, başta AIDS olmak üzere cinsel yolla bulaşan birçok hastalıktan korunursunuz. Oruç tutarsanız midenizdeki yanma geçer." Mehmet’e göre dünya üstünde eşitlik diye bir şey yok: "Eşitlik lafı biraz tıraş! Çünkü parası olan her zaman üstündür. İstediği kadar cahil olsun, parası olan dünyanın VIP’idir." Başa geçenlerin kesinlikle kendisini temsil etmediğini düşünüyor. Aslında içinden hiçbir partiye oy vermek geçmiyor ama sırf AKP tekrar seçilmesin, oylar bölünmesin diye bir partiye oy verecek.
BİLGE ÇELİK (23, Hemşire)
Politika çok yüzlülük
Bilge, hemşirelik okumak için İstanbul’a geldi. Aslında, bu şehir onda büyük hayal kırıklığı yarattı ama yine de memlekete dönmek yerine büyük bir hastanede çalışmaya başladı. Arkadaşlarıyla yaşıyor. En büyük şikayeti sağlık çalışanlarının gelir düzeyinin düşük, çalışma şartlarının ağır olması. En son Ferrari’sini Satan Bilge’yi okudu, Karayip Korsanları 3’ü izledi. Ona göre din "Allah’a ulaşmak için gidilen yol", para "iyi bir uşak, kötü bir efendi", politika ise "çok yüzlülük" anlamına geliyor.
HANDAN KANLIOĞLU (22, Muhasebeci)
Terör bitsin, dokunulmazlıklar kalksın
Handan, büyük bir şirkette muhasebeci. Tekel emeklisi babası, ev hanımı annesi ve dört kardeşiyle yaşıyor. En büyük şikayeti terör ve artan şehit sayıları. İktidara gelecek partinin vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak için ne gerekiyorsa yapmasını, bu konuda tereddüt etmemesi gerektiğini düşünüyor. Gerilim kitaplarından ve filmlerinden hoşlanıyor. Din hayatında çok önemli bir yerde duruyor. Ama Türkiye’nin laik kalmasını istediğini vurguluyor. Kendisini Atatürkçü bir milliyetçi olarak tanımlıyor. Henüz hangi partiye oy vereceğine karar vermedi ama başa geçenin ilk etapta dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde çalışmasını istiyor.
VEDAT BİLEK (19, İşsiz)
Hayatında hiç tatile çıkmadı
Vedat, Kartal Soğanlık’ta ailesiyle yaşıyor. Dört yıl önce Mardin’den İstanbul’a gelmişler. Ailesi ufak bir bakkal dükkanı işletiyor. Ayda en fazla 50 YTL harcıyor. En büyük hayali tıp okumak. En büyük şikayeti eğitim sisteminin bozukluğu. Aksiyon ve macera filmlerini seviyor. Hayatında hiç tatile çıkmadı ama eğer imkanı olsaydı Antalya’da bir tatil köyüne gitmek isterdi. Vedat, dini "insanın içinden gelen kavram", başarıyı "hedeflenen noktaya varmak", aileyi "hayatta sahip olabileceğin en güzel varlık", ekonomik refahı "her insanın eşit miktarda ekonomik haklara sahip olması" olarak tanımlıyor.
ÇAĞKAN ÇAHKULU (22, Oyuncu)
AB’yi her şeyi değiştirecek bir mikroçip sanıyorlar
Çağkan, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi 3. sınıf öğrencisi. Aynı zamanda Acemi Cadı adlı TV dizisinde cadının sevgilisi Selim karakterini canlandırıyor. Beş yaşındayken annesini kaybetti. Eski bir demir tüccarı olan babası inziva hayatı yaşıyor. Çağkan, 18 yaşından beri ailesinden harçlık almıyor, ihtiyaç duyduklarında onlara yardım ediyor. Tek başına yaşıyor. Onu en çok yaralayan şey, insanların göründüğü gibi olmaması: "İnsanların maskelerinin altında sakladığı kişiliklerini gördüğüm zaman hayal kırıklığına uğruyorum. Çünkü karşımdaki insana ne olursa olsun değer veririm. İnsan, ben böyleyim kardeşim, karakterim bozuk, diye kabullenip kendini biliyorsa, bu bile bir nevi karakterliliktir. Ama aksi çok kötü bir durum."
Şaşırtıcı sonu olan, her dakikasında izleyicinin kafasında soru işaretleri uyandıran filmleri seviyor. Lost Highway, Seven ve Sixth Sense favorileri. Tatil anlayışı biraz dinlenmek, biraz da hoplaya zıplaya dans etmek. Çağkan’a göre AB bir çeşit mikroçip. "Bu çip insanların beynine yerleştirildiğinde, yani AB’ye girildiğinde insanların zihniyeti bir anda değişecek, insana değer verilecek, insanca yaşanacak mı? Peki bunları AB’ye girmeden yapmaktan aciz miyiz?" diyor. Çağkan’a göre siyaset, Türkiye’de ne yazık ki ticarete dönüşmüş, durumda.
IRMAK ERSANDIR (20, Ev kızı)
İyi kalpliler iktidara
Irmak, lise mezunu, çalışmıyor. Halkla ilişkiler okumak ve kendi geçimini sağlayabileceği bir işte çalışmak istiyor. Anne ve babasıyla yaşıyor ve onlardan harçlık alıyor. En büyük şikayeti Türkiye’de yaşam standartları arasındaki uçurum. Macera filmlerini seviyor, başladığı Çılgın Türkler kitabını bitirmeye uğraşıyor. Tatil anlayışı deniz ve güneş. Tercihi Yalova ve Çınarcık. Kimsenin dini anlayışı yüzünden yargılanmaması gerektiğini düşünüyor. Onun için başarı iyi bir okul ve iş demek. Para ise dünyadaki en geçerli şey. Politikayla ilgilenmiyor. İyi kalpli ve dürüst kişilerin iktidara gelmesini diliyor. Kendisini milliyetçi olarak tanımlıyor, CHP’ye oy vermeyi düşünüyor.
BÖYLE DÜŞÜNÜYORLAREv işleri ve çocukların sorumluluğu eşler arasında eşit paylaşılmalıdır. (%65)
Doğaya zarar vermeyen ürünler için daha fazla para harcamaya değer. (%58.5)
Hayatta her şeyin bir bedeli vardır. (%83)
Din yaşamımın önemli bir parçası. (%82)
Borçlu olmak beni rahatsız eder. (%78)
Zor zamanlarımda beni yalnız bırakmayacak arkadaşlarım olsun. (%75)
İnsanlar beni olduğum gibi kabul etmeli. (%77)
Geleneklerimize saygı duymalıyız. (%77)
Kaliteli olduğu müddetçe Türk malı tercih ederim. (%74.5)
Çevremde olup biten hakkında bilgi sahip olmak önemli. (%73)
Ailem kariyerimden önce gelir. (%66)
Müzik hayatımda önemli yer tutar. (%60)
Şiddet ve suç beni endişelendiriyor. (%60)
Kurallara uymamanın doğru olduğu zamanlar vardır. (%54)
Ailenin reisi erkektir. (%52.5)
GENÇLERİN YARISI BUNLARI İSTİYORBenimle aynı konumdaki insanlar bana saygı göstersin.
Pornografik filmler gösteren sinemalar ve pornografik kitaplar satan dükkanlar kapatılsın.
Her şey kesin ve öngörülebilir olsun.
Türkiye AB’ye girsin.
KOT GİYİYOR, PARFÜME PARA HARCIYORKarşı cins beğenisi çok önemli. Bunun için uğraşmayı seviyorlar. Örneğin yüzde 60’ı giysi alışverişinden hoşlandığını söylüyor. Çoğunlukla kot pantolon giymeyi tercih ediyorlar. Kalabalıkta fark edilmek, dikkat çekmek önemli. Yüzde 18’i kozmetik ürünlerine çok fazla para harcadığını düşünüyor. Yüzde 37’si parfüm için harcadığı paraya üzülmüyor. Yüzde 35’i son modayı takip ediyor. Yarısına yakını yeni alet ve cihazlar satın almayı seviyor.
GÜNLERİ BÖYLE GEÇİYORYüzde 99’u günde TV izliyor. Yüzde 12’si günde 5 saatten fazla izliyor. Yüzde 77’si radyo dinliyor.
Yüzde 3.5’i haftalık, yüzde 9’u aylık bir dergi okuyor.
Yüzde 35’i gazete okuyor.
Yarısı internet kullanıyor.
Yüzde 34’ü sigara içiyor, yüzde 21’i son bir yılda alkol kullanmış.
Yarıya yakını son bir yıl içinde bir kitap satın almış. Ancak, boş zamanımda kitap okurum diyenlerin oranı yüzde 17.
Üçte biri şans oyunları oynuyor.
Dörtte birinin bir banka hesabı, yüzde 13’ünün bir kredi kartı var. Yüzde 16’sının MP3 çaları, yarısının VCD oynatıcısı var.
Yüzde 40’ı sinemaya gidiyor. Korku, macera ve komedi filmleri tercihleri.
Yarısı daha önce bir restorana gittim diyor. Bara ve diskoya gidenler ise yüzde 10’larda.
BOŞ ZAMANLARI TV KARŞISINDA GEÇİYOR
Boş zamanlarını en çok TV seyrederek ya da aileleriyle ve arkadaşlarıyla birlikte olarak geçiriyorlar.
Dörtte biri CD dinliyor, onda biri bilgisayar oyunu oynuyor.
Tavla ya da kağıt oynayanların oranı yüzde 5’lerde.
YÜZDE 74’Ü ÇALIŞMIYOR YÜZDE 3’Ü ÜNİVERSİTE MEZUNU
4 milyon 285 bin gencin yüzde 79’u bekar. Yüzde 13’ünün çocuğu var.
Dörtte birinin haftada ortalama 40 saat çalıştığı tam zamanlı bir işi var. Hálá bir eğitim kurumunda kaydı bulunanların oranı yüzde 27. Yüzde 74’ü çalışmıyor.
Yalnız yaşayan gençlerin oranı yüzde 2. Bunun şehirlere göre dağılımı şöyle: İzmir’de yaşayanların yüzde 3’ü, Ankara’da yaşayanların yaklaşık yüzde 2’si, İstanbul’dakilerin yüzde biri ailelerinden ayrı bir evde yaşıyor.
Yüzde 3’ü üniversite mezunu. Yüzde 50’si lise, yüzde 17’si ortaokul, yüzde 25’i ilkokul mezunu. Yüzde 5’inin ise hiçbir formel eğitimi yok. Kızlar arasında üniversite mezunları yüzde 3.87, erkeklerde bu rakam 2.58. Kızlar arasında hiç eğitimi olmayanların oranı yüzde 8.53’ken, erkeklerde yüzde 1.22.