Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2002 00:00
Bir grup gönüllü tarafından iki yıl önce kurulan Bir Dilek Tut Derneği, Türkiye'nin dört bir yanındaki hasta çocukların hayallerini gerçekleştirmek için çaba sarfediyor. Dernekten mor bir elbise isteyen de oldu, mavi bir çocuk odası da. Çocuklar Hasan Şaş ve Memoli'yle buluştu, şiir yazmak için istedikleri bilgisayara da kavuştu. Hastalıktan yorgun düşen, gülmeye hasret kalan çocukların en çok istediği palyaçoydu. Birbirinden çok ama çok uzaklarda, üstelik farklı zamanlarda iki çocuk ve iki yaşam benzer bir hikayede buluştu. Birinin adı ‘‘Sakızlı Polis’’ diğerinin ise ‘‘Küçük Hemşire.' Sakızlı Polis ya da gerçek adıyla Christopher James Greicius 1973 yılında ABD'nin Virginia eyaletinin küçük bir kasabasında doğdu. Anaokuluna gitmeye başladığında, bir akşam polisin kimsesiz yaşlıları döverek soyan bir çeteyi yakalamasına tanıklık etti. O anda karar verdi: Polis olacaktı. 7 yaşına gelene kadar, bu hayali içinde büyüterek yaşadı. Bir gün aniden hastalandı. Doktorlar, annesine lösemi olan küçük çocuğun bu hayalini gerçekleştirmek için çok az vakti kaldığını söyledi. Annesi arkadaşlarına durumu anlattığında içlerinden biri, bunun mümkün olduğunu söyledi. 29 Nisan 1980 günü onları almak için bir polis helikopteri geldiğinde anne-oğul çok heyecanlıydı. Christopher, emniyet müdürüyle birlikte, balonlu sakız çiğneyerek, polisin bir gününü izledi, polisler arasında ‘‘Sakızlı Polis’’ olarak anıldı, ona bir polis üniforması armağan edildi. Onur polisi ilan edilirken çocuğun mavi gözleri parlıyordu. Annesi de ona pille çalışan bir motosiklet aldı, ileri motosiklet testini geçti. 2 Mayıs günü minik çocuk hasteneye döndü. Üniforma ve şapkasının odasındaki pencereye asılmasını istedi. Polislerden biri hastaneye gelerek onun için hazırlanan rütbeleri sundu. Birkaç gün sonra, 3 Mayıs 1980'de onu kaybettiler. Yaşadıkları şehirde polis ilk kez bir çocuğa resmi cenaze töreni düzenledi. Herşeyden habersiz bir şekilde ölüme giden bu çocuk için son dört gün hayatının en mutlu zamanıydı. Bu mutlu günlerin ruhu, bü gün 73 bin çocuğun dileğini gerçekleştiren bir organizasyonun kurulmasına yol açtı: Make A Wish Foundation.GÖZDE HEMŞİRE OLDUDiğeri Gözde Kalçın. 1994 İstanbul doğumlu. Onun hastalığı geçen sene, bir bahar günü ansızın ortaya çıktı. Hayat dolu bir ruh, sevgi dolu bir enerji yumağı Gözde. Kısacık ömründe yapmadığı iş yok. Okuma yazmayı erkenden sökmüş. Gökkuşağının renklerini toplayıp yaptığı resimlerle bunları sevdiklerine dağıtmış. Müthiş bir kulağı var. Duyduğu her sesi hafızasına kaydedip, ezgileri birleştirerek aranjmanlar yapıyor. Çok güzel ve derin bakıyor. Gördüğü hiçbir hareketi, şekli, rengi unutmuyor. Tıpkı bir kelebek gibi. İnsan ona bakınca, ‘‘Neden?’’ diye soruyor, ‘‘Neden bütün hastalıklar, bu hayatı en çok renklendiren kelebeklere musallat olur?’’Bütün insanlar gibi onun da hayalleri var. Ressam, kemancı ama en çok da hemşire olmak istiyor. Peki niçin? ‘‘Hemşire ablaların yüzü güneş gibi. Gözlerimi açtığımda hep onları görüyorum. Onlar güldüğünde ağrılarım azalıyor, onlar konuştuğunda iyileşeceğime daha fazla inanıyorum.’’ İyileşecek, okullara gidecek, büyüyecek sonra da hemşire olacak. Ama beklemeye tahammülü yok, sabırsız. Geçtiğimiz ay hastaneyi ziyaret eden gönüllülerin ‘‘Bir Dilek Tut Derneği’’nden geldiğini öğrendiğinde yanlarına sokulup, ‘‘Benim de bir dileğim var ama yerine getirilmesi çok zor. Bilmem yapabilir misiniz?’’ dedi. Ablalar, ‘‘Şimdi gözlerini kapa ve dileğini içinden üç kere tekrarla.’’ dediler. Minik dudakları kıpır kıpır üç kere, ‘‘Ben hemşire olmak istiyorum’’ diye tekrarladı.ARTIK BİR KEPİ VARBir Dilek Tut gönüllüleri onun minik bedenine uygun bir hemşire üniforması yaptırdı. Yeşilay Derneği de Gözde Kalçın adına çok şık bir hemşire diploması... Bir hafta sonra, Gözde rutin kontrollerini yaptırmak için servise ayak bastığında sürpriz hazırdı. Kar beyazı hemşire kıyafetini giydiğinde sevindi, içi içine sığmadı ama sormadan da edemedi: ‘‘Bunun kepi yok ki!’’ Abla, elinden tutup SSK Okmeydanı Hastanesi'nin toplantı salonuna götürdü. Salondaki manzarayı görünce, yorgun minik kalbi zıplamaya başlar. Başhekim ve başhemşire ortada. Sağda doktorlar, solda hemşireler merasim sırasına girmiş onu bekliyordu. Kapıdan girip başhemşirenin yanına kadar törene katılanların alkışları arasında yürüdü. Başhemşire, elindeki kepi özenle Gözde'nin ipek gibi saçlarının ortasına yerleştirip, diplomasını eline tutuşturdu: ‘‘Gözde Kalçın, artık sen de bir hemşiresin. Irk, dil, din ayrımı yapmaksızın, bütün dertlere deva, hastalara şifa dağıtacağına insanlığın huzurunda söz veriyor musun?’’ diye sordu. Gördükleri karşısında şaşkınlık içinde kalan küçük Gözde, heyecanını bastırıp üç kere ‘‘Evet... Evet... Evet, söz veriyorum’’ dedi. Alkışlar arasında, minik bir kelebek gibi süzülerek gururla salonu terketti.Şimdi tek şikayeti kepini takamaması. Çünkü geçen zaman saçlarını götürmüş. Ama saçları yeniden çıkacak, okuyacak, büyüyecek, ilk törende söz verdiği gibi ırk, dil, din ayrımı gözetmeksizin bütün insanlığa hizmet edecek...Bir Dilek Tut DerneğiÇeşitli hastalıklara yakalanmış çocukların, henüz vakit varken bir dileklerini yerine getirmek amacıyla Meryem Mizrahi (altta) öncülüğünde 2001'de kuruldu. Dernekte çeşitli mesleklerden 55 gönüllü çalışıyor. Yönetim kurulunda Mihrihan Öztürk, Hicran Genç, Naime Kılıç Karadağ, Mehmet Aykul, Tufan Şahinoğlu, Cemile Sagun, Hüseyin Aykul, Aygun Orantayoğlu, Mesut Sağlam var.Bir Dilek Tut Derneği Başkanı Meryem MizrahiGözlerindeki ışık geri dönüyorÇocukların bazıları hastalıklarının ne olduğunu biliyorlar ama enteresan bir şekilde bilmiyormuş gibi davranıyorlar. Onların masum ve sessiz dileklerini, biz de masum ve sessizce yerine getirmek istiyoruz. Ki bu çocuklar hayata daha fazla tutunsun, yalnız olmadıklarını hissetsin. İşte bizim amacımız çocukların gözlerinde kaybolmaya yüz tutmuş bu pırıltının, ışığın geri gelmesi ve mümkünse bu ışığın sonsuza kadar devam etmesi.Bizim hayallerimizi gerçekleştirmek için zamanımız var ama ya onlarınDernek yönetim kurulu üyelerinden biri olan Hicran Genç hem genç bir diş hekimi hem de akupuntur uzmanı. Vaktinin önemli bir bölümünü çocukların dileklerini yerine getirmek için oradan oraya koşturmakla geçiriyor. ‘‘Hepimizin çocukken hayalleri vardı. Bir kısmımız bu hayallerimizi gerçekleştirdik, bir kısmımız ise ya gerçekleştiremedik ya da erteledik. Çünkü önümüzde zaman vardı ve hala da var. Ama sadece Türkiye'de hayallerini gerçekleştirmek için önünde vakti olmayan onbinlerce çocuk bulunuyor.‘‘ 40 dilek gerçekleştiBugüne kadar 40 dilek yerine getirildi. Çocukların kimi bilgisayar istedi, kimi odalarına küçük bir televizyon, kimi de oyuncak. Yunus Emre Doğru ve Nilay Özçelik çok sevdikleri Memoli'yle buluştu. Arzu Acer, şiirlerini yazabilmek için bilgisayara kavuştu. Tuğçe İzgin'in tek istediği mor bir elbiseydi, ona çok yakıştı. Yunus Emre Ballı, gülmeye o kadar hasretti ki bir palyaço istedi, aylardır ilk kez bütün gözleriyle gülmeyi başardı. Son olarak Tuğba Bozkun, Hasan Şaş'la görüşmek istedi, Furkan Berk Delibaşoğlu futbolcu olmak ve Galatasaraylı futbolcularla maç yapmak istiyordu, ikisinin dileği de aynı anda gerçekleştirildi.Yeterli destek yokDaçka Sigorta ve Kamil
Koç dışında daimi sponsorları yok. Çocukların dileklerini çoÄŸunlukla aralarında oluÅŸturdukları bütçeyle gerçekleÅŸtiriyorlar. En büyük ihtiyaçları bir araç ve bahçe içinde bir dernek merkezi. Çocuklar, dernek üyelerini benimsiyor ve onları ailelerinden biri olarak görmeye baÅŸlıyor. Bunun için de sık sık dernek binasına gitmek istediklerini söylüyorlar. Bir Dilek Tut DerneÄŸi'nin, bir apartman katında küçük bir ofisi var. Ama bu çocukları ağırlamak, onlara hizmet vermek, kendisine benzeyen arkadaÅŸlarla buluÅŸup vakit geçirmek için uygun bir mekan deÄŸil. DerneÄŸin adı duyulduktan sonra Türkiye'nin her yanından çok sayıda hasta çocuk arayarak dileklerini sıralamış ama olanaklar sınırlı. DerneÄŸe, 0212 273 18 47 - 0212 288 72 78 numaralı telefonlardan ve www.birdilektut.org baÅŸlıklı internet adresinden ulaşılıyor.Â
button