Güncelleme Tarihi:
Önce anne sütünden, sonra karavanadan yiyorlar. Tahilye mi? Taa ki anneleri çıkana kadar yok. Anne kokusundan başka bildikleri tek şey ranzanın küfü
Onların isimleri Barış, Aylanur, Ayşe, Ömer ya da Kader. Hepsi farklı ailelerde, farklı şehirlerde, farklı şartlar altında dünyaya gelmiş. Ama acı bir ortak noktaları var. Hepsi cezaevinde büyümek zorunda. Onlar, ‘dışarıda’ kendilerine bakacak kimseleri olmadığı için anneleriyle birlikte cezaevine girmek zorunda kalan 383 çocuk arasında.
Moral gecesi yeter mi?
Mersin’de Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde düzenlenen moral gecesinde de cezaevinin suçsuz konukları göze çarptı. Önceki gece Adalet Bakanlığı ve TRT işbirliği ile Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi Spor Salonu’nda iftar sonrası düzenlenen moral gecesinde mahkumlar hem eğlendiler hem hüzünlendiler. Geceye anneleriyle birlikte katılan cezaevinin zorunlu misafirleri olan çocuklar ise kendilerine yöneltilen objektiflere şaşkın şaşkın baktı.
67’si yuvaya gidiyor
Türkiye’de cezaevlerinde ’dışarıda’kendilerine bakacak kimse olmadığı için anneleriyle birlikte demirparmaklıklar arkasında kalmak zorunda kalan 383 çocuk bulunuyor. Bunların hepsinin yaşları 0-6 arasında değişiyor. Bu çocuklar, eğitim yaşına geldiğinde ise hala bakacak kimse olmazsa SHÇEK’in çocuk yuvalarından birinde koruma altına alınıyor.
Anneleriyle birlikte mahkum olan çocukların sosyalleşmesi ve normal hayata adapte olabilmesi için kreşe ve anasınıfına da gönderiliyorlar. Şu anda cezaevinde yaşamak zorunda kalan 3-6 yaş grubundaki çocuklardan yedisi özel kreşe, 3’ü SHÇEK yuva ve kreşlerine, biri anaokuluna, 56’sı ise ceza infaz kurumlarının kreşlerine devam ediyor.
ANA KUCAĞI CEZAEVİ OCAĞI
‘Sayıları 368 olduğu bildirilen bebeklerin tümü cezaevi doğumlu. Anne kucağıyla demir parmaklık arkasında tanıştılar. Hala oradalar.
‘Cezaevini evleri gibi görüyorlar’
Çocuk Psikiyatrisi Doç. Dr. Murat Güvencer ise bu çocukların cezaevini evleri gibi benimsediğini belirterek, “Garip de olsa bu çocuklar için cezaevi, koğuşlar birer ev. Burada büyüyorlar. Anneleriyle birlikte olmaları tabi ki çocuklar için iyi bir şey ama yaşayacakları eksiklikler hayatlarını etkileyecektir. Burada çocuk yaşıtlarıyla biraraya gelemez, birlikte oyun oynayamaz, sürekli büyüklerin dünyasında yaşamak zorunda kaldığı için sosyal olarak kendini geliştiremiyorlar. Öte yandan cezaevi ortamında sürekli bunalımlı, sıkıntılı ve üzüntülü bir ortamda bulunuyorlar. Bu da onların psikolojisini de etkiliyor. Daha karamsar olabiliyorlar. Bununla birlikte çocuklar anneleriyle birlikte ama kendilerine rol modeli olarak alabilecekleri bir erkek ortada yok. Bu da çocukların gelişimini olumsuz etkileyen bir durum” diye konuştu. Öte yandan çocukların altı yaşında annelerinden ayrılıp SHÇEK Kurumları’ndan birine gönderilmesinin de kabul edilemez bir durum olduğunun altını çizen Doç. Dr. Güvencer, “Çocuk bir anda ev bildiği cezaevinden, annesinden ayrılıyor. Bu çok büyük bir travma. Bunun yerine o çocuklar için dış dünyayla bağlantılar kurulabilir. Mesela çocuk, dışarıda bir ilkokula devam eder, arkadaşları olur ama sonrasında yine annesinin yanına getirilir” dedi.
Af yasasının çocuk yüzü
Türkİye onu Rahşan Ecevit Affı ile tanıdı. Annesinin işlediği suçtan dolayı cezaevinde dünyaya gelen Aylanur Karabulut, 6 yaşına kadar cezaevinde kalmak zorunda kaldı. Trabzon’un Düzköy İlçesi’nde 19 Haziran 1996’da hakkında dedikodu yaptıkları iddiasıyla akrabası ve komşusu Nebahat ve Abdullah Karabulut çiftini öldüren Emine Karabulut, toplam 27 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cinayet sırasında hamile olan Emine Karabulut cezaevinde dünyaya getirdiği kızı Aylanur’u kadınlar koğuşunda büyüttü. 1998 yılında ise cezaevine ziyaret eden İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün eşi Fatma Türk küçük Aylanur’u ve onun dramını farketti. Aylanur ve annesinin hikayesini televizyonlardan izleyen Başbakan Bülent Ecevit’in eşi Demokratik Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit de bundan etkilenerek, affı gündeme getirdi. Küçük kız 2002 yılında annesiyle birlikte cezaevinde çıkabildi.