Önemli olan risk almak

Kazanma Sanatı, ekonomi yazarı Michael Lewis’in Oakland Athletics takımı ve onun başındaki Billy Beane’in yarattığı mucizeyi konu aldığı 2003 tarihli ‘Moneyball: The Art of Winning an Unfair Game’ adlı kitabının sinema uyarlaması.
2004 yılından bu yana filme konu olması düşünülen bu hikâyenin senaryosu pek çok kez elden geçti.
Bu süre zarfında yapım tarafında kalan tek isim, filmin yapımcısı ve oyuncusu Brad Pitt oldu.
Bir zamanlar beyzbol yıldızı olma yolunda ilerleyen Billy Beane, sahadaki beklentileri karşılamakta başarısız olunca, azılı rekabete dayalı kişiliğiyle yöneticiliğe yönelmeye karar veriyor.
Ancak Billy’nin yöneticiliğini yaptığı ve sezona hazırlanan Oakland takımı, yıldız oyuncularını büyük takımlara kaptırmış durumda.
Billy’nin tek seçeneği, takımını yeniden kurmak.
Ve farklı bir bakış açısıyla.
Kazanma Sanatı, bir beyzbol hikâyesi değil, kazanmak ve kaybetmek üzerine farklı bakış açıları getiren bir film.
Bu filmi severek ve keyif alarak izlemek için beyzbol sevmek ya da izlemiş olmak zorunda değilsiniz.
Kazanma Sanatı, akıllı senaryosu, dinamik kurgusu ve Brad Pitt’in usta oyunculuğuyla sıradan bir spor filmi olmaktan çıkıp, bu sporla ilgilenmeyen izleyicilerin bile keyifle izleyecekleri bir filme dönüşüyor.

BRAD PITT OSCAR’A

Ama filmi izledikten sonra beyzbol konusunda da bilgi sahibi oluyor izleyici.
Yönetmen Bennett Miller, bizi gerçek görüntülerle 2002 beyzbol sezonuna da götürüyor.
Hollywood ve Oscar’ın iyi kotarılmış mücadele öykülerine kayıtsız kalamadığını düşünecek olursak, Moneyball ve Brad Pitt’in adının Oscarlar’da geçeceğini öngörmek zor olmaz.

MONEYBALL
KAZANMA SANATI
Yön: Bennett Miller
Oyn: Brad Pitt, Jonah Hill, Philip Seymour Hoffman, Robin Wright
Tür: Dram
Süre: 133 dk.

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ

Kültür çatışmaları ve aşk

YANGIN VAR
Yön: Murat Saraçoğlu
Oyn: Nesrin Cavadzade, Osman Sonant, Yavuz Bingöl, Erkan Can
Tür: Dram
Süre: 120 dk.

Bir laz erkeği ve Kürt kızının Diyarbakır’dan Karadeniz’e uzanan yolculuğunun, komedi ve politik göndermelerle süslü hikayesi. Yangın Var, Trabzon’un Çayırbağı beldesine hibe edilen itfaiye aracını teslim almak için Diyarbakır’a giden Karadenizli şoför Koşman’ın yaşadığı komik olayları anlatıyor. Diyarbakır’dan dönüşte çeşitli evrakların devir teslimi için müdür yardımcısı olan Kürt kızı Asya da ona eşlik ediyor. Yolculuk sırasında Asya ile Koşman, kültür çatışmalarının da içinde olduğu ilginç bir aşka yelken açarken bir taraftan da önyargıların atılması ve iki tarafın birbirilerini anlaması üzerine bir hikaye başlıyor. Yangın Var’ı 120, Deli Deli Olma ve 72. Koğuş’tan hatırladığımız Murat Saraçoğlu yönetmiş. Farklı kültürlerin çatışmasından filmin komedisi doğmuş. Terör odaklı önyargılarla işlenmiş hikaye dengeli bir politik duruş sergiliyor. Başrollerde 16. Altın Koza Film Festivali’nde Pandora’nın Kutusu filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu seçilen Osman Sonant ve Altın Portakallı Nesrin Cavadzade var. Onların kimyalarının tutmuş olması, iyi bir ikili olmaları filme yarıyor. Ve tabii küçük bir rollerde de olsa filme renk katan Erkan Can, Şerif Sezer, Yavuz Bingöl, Reha Özcan, Gaffur Uzuner ve Metin Yıldız gibi ünlü oyuncular da filmin sürprizleri.

İngiliz edebiyatına saygı duruşu

JANE EYRE
Yön: Cary Fukunaga
Oyn: Mia Wasikowska, Michael Fassbender, Jamie Bell, Judi Dench
Tür: Dram
Süre: 120 dk.

İngiliz edebiyatının en önemli eserlerinden, Charlotte Bronte imzalı Jane Eyre yepyeni bir uyarlamayla yeniden, altıncı kez beyazperdede. Mutsuz bir çocukluk dönemi geçiren Jane Eyre özel öğretmen olarak çalışma hayatına başlıyor. Thornfield Konağı’nda mutlu bir yaşam sürerken, evin kötü, soğuk ve kaba ustası Bay Rochester ile tanışıp, ona aşık oluyor. Ancak Rochester’ın sorunlu geçmiş ilişkiyi zora sokuyor. Sin Nombre ile umut vaad eden Japon kökenli Cary Fukunaga’nın yönettiği film, bugüne dek yapılan uyarlamalar arasında derinliği ve karakterlerin duygularını yansıtması açısından özel bir yere sahip.Mia Wasikowska’nın müthiş Jane Eyre kompozisyonun övgüyü hak ettiğini söylemeden geçmeyeyim. İyi bir dönem filmine yakışır başarılı görüntü ve sanat yönetimleri de cabası.

Azınlıkların sorunları

İZ
Yön: Tayfur Aydın
Oyn: Necmettin Çobanoğlu, Bilal Bulut, Melahat Bayram, Serdar Orçin
Tür: Dram

JİTEM gerçeğini beyazperdeye getiren Kayıp Özgürlük’te rol alan Tayfur Aydın, ilk uzun metrajlı filmi olan İz’de azınlıklar konusuna ele alıyor. Topraklarından koparılan insanların acılarını bir annenin sırları üzerinden anlatıyor film. Şeristan 80 yaşında bir kadın. İstanbul’daki gecekondulardan birinde oğlu Mirza, torunları Hevi, Leyla ve Meryem ile birlikte yaşıyor. Bir sabah kötü bir düşten uyanan Şeristan, oğlu Mirza ve torunu Hevi ile birlikte 20 yıl önce terk ettikleri Batman’a doğru yola çıkıyor. Bu yolculuk pek çok olaya ve yüzeye çıkacak anıya gebe.

Bağnaz kasabada kadın olmak

AY BÜYÜRKEN UYUYAMAM
Yön: Şerif Gören
Oyn: Ayça Bingöl, Hazal Kaya, Fırat Çelik, Selin Şekerci
Tür: Dram

Necati Cumalı’nın aynı adlı kitabından Şerif Gören tarafından sinemaya uyarlanan Ay Büyürken Uyuyamam, bir Ege kasabasında yalnız kalarak hayatta kalma mücadelesi veren iki çocuklu bir kadının hikayesini anlatıyor. Erkek egemen bu küçük muhitte bir lokmacı işleten Melek, kasaba halkının kendisi ve kızları üzerine uyguladığı mahalle baskısıyla, bağnazlık ve önyargılarla boğuşurken bir yandan da yalnızlığı ve sevgi eksikliğiyle baş etmek zorunda kalıyor. Melek ve kızlarının hayatı genç ve yakışıklı bir yabancının hayatlarına girmesiyle değişiyor. 18 yıl sonra sinemaya dönen Şerif Gören, çoğunu dizilerden tandığımız oyuncu kadrosuyla çektiği bu filminde eski günlerin tadından çok uzakta bir yönetmenlik sergilemiş. Ağır dram olması gereken yerlerde bile güldüren Ay Büyürken Uyuyamam, “keşke böyle olmasaydı” dedirten bir çalışma olmuş.

İsveç’in Oscar adayı

SIMPLE SIMON
Yön: Andreas Öhman
Oyn: Bill Skarsgard, Martin Wallström, Cecilia Forss, Sofie Hamilton
Tür: Dram

İsveç’in Oscar adayı olan Aşkın Formülü Yok, abisi Sam kız arkadaşı tarafından terk edilince dünyası alt-üst olan Simon adında 18 yaşındaki bir gencin öyküsünü anlatıyor. Her şeyin yeniden düzene girmesini isteyen Simon, kendine bir görev ediniyor: Sam’e yeni bir sevgili bulmak. Yakalandığı Asperger Sendorumu yüzünden ne aşk ne de duygu hakkında hiç bir şey bilmeyen Simon tamamen bilimsel yöntemlerle planını gerçekleştirmeye çalışıyor.