Güncelleme Tarihi:
Kırk yaşından sonra doğumla ilgili bütün tabular, tek tek yıkılıyor. Günümüzde otuzlu yaşları aştıktan sonra doğum yapan kadınların sayısı giderek artarken uzmanlar, 40'ından sonra doğumun sanıldığı kadar riskli olmadığını söylüyorlar. Şeker, yüksek tansiyon ve böbrek hastalıkları gibi rahatsızlıkları olmayan kadınların kırkından sonra doğurmaması için hiçbir neden yok.
HOLLYWOOD ünlüleri arasında 40'lı yaşlarda doğum yapmak çok moda. İlk ve tek çocuğunu 41 yaşında, sinemada istediği yere geldikten sonra dünyaya getiren Kim Basinger, 44 yaşında ikiz doğuran Jane Seymour, 42'sinde dördüncü bebeğine kavuşan Jerry Hall, en iyi bilinen örnekler. Hepsi de çok sağlıklı ve mutlu...
Hamilelik durumunda risk yaratan belirli hastalıklar ve doğum sonrası komplikasyon tehlikesi dışında, ileri yaşta doğum yapmanın çok önemli bir riski bulunmuyor. Bu konudaki görüşlerini Alman Bunte Dergisi'ne açıklayan Frankfurt Kadın Hastanesi Jinekoloji uzmanı Prof. Dr. Siegfried Trotnow'a göre, 30-34 yaşlarında doğum yapan bir kadınla 40'ından sonra hamile kalan bir kadın arasında risk faktörü farkı hiç de fazla değil. Örneğin 30-34 yaşlarındaki bir kadının 2.5 kg'den daha düşük kiloda çocuk doğurma riski yüzde 1.5. Kırk yaşını aşmış bir kadındaki risk katsayısı ise yüzde 2.3 civarında.
Şeker, yüksek tansiyon ve böbrek hastalığı gibi risk faktörleri bulunmadığı takdirde 40'ını aşmış her kadın rahatlıkla çocuk doğurabilir. Aslında günümüz kadınlarının menopoza girme yaşı, anneleri ya da ninelerinden daha ileri değil. Sadece bugünkü kadınlar, biyolojik açıdan daha iyi donanımlı. Çünkü günümüz kadınları spor yapıyor, daha sağlıklı besleniyor ve enfeksiyonlara karşı daha iyi korunuyorlar.
AVANTAJLI YANLARI
Üstelik ileri yaşlardaki hamileliğin bazı avantajları da var. Örneğin 20 yaşın altındaki anne adaylarında mide bulantısı, yüksek tansiyon ve doku altı ödemlerine daha sık rastlanıyor. 40'ını aşmış annelerin doğum sonrasında toparlanması da sanıldığı kadar zor değil. Günümüzde 40'lı yaşlarını süren kadınlar, bedensel olarak tam anlamıyla formda olduğu için, lohusalık dönemi, 10 yaş daha küçük kadınlar kadar sürüyor.
İleri yaşta doğum yapanların nikotin ve alkolden özellikle uzak durması, her türlü kontrolden geçmesi gerekiyor. Bu arada 40'ını geçen kadınlarda sezaryenle doğum oranı da daha yüksek. En ufak bir komplikasyon belirtisi görüldüğünde operasyon gerçekleştiriliyor.
Düşük tehlikesine gelince. 40 yaşındaki kadınlarda düşük tehlikesi, 20'li 30'lu yaşlardaki kadınlara oranla daha yüksek.
Prof. Dr. Siegfried Trotnow, kadınların ‘‘Yaşım geçti’’ diyerek doğum yapmaktan vazgeçmesini kesinlikle salık vermiyor. Yalnız hamileliğin 16'ıncı haftasında kromozom bozukluklarının tespiti için amniosentez yaptırmak gerekiyor.
Bu arada Dr. Trotnow, 81 yaşında baba olan Anthony Quinn gibi yaşlı erkeklerin sperm yapısının bebeğin sağlığını etkileyip etkilemediği konusuna da açıklık getiriyor. Dr. Trotnow ‘‘Hayır kesinlikle etkilemez. Çünkü erkeğin sperm hücreleri, sürekli yenilenir. Gerçi yaşlı erkeklerde hareketsiz sperm sayısı gençlere göre daha yüksektir ama, genetik kalite değişmez’’ diyor.
Geçkin anneler için teknolojik önlemler
Mongolluk gibi kromozom bozukluklarının ortaya çıkarılması için değişik testler uygulanıyor.
Ultrason: Anarahmindeki bebeğin ense derisinde kalınlaşma olup olmadığı, uyluk kemiğinin kısa olup olmadığı kontrol ediliyor. Kalp, el ve kollardaki belirli bozukluklar da Down sendromunun habercisi olabiliyor.
Üçlü test: Hamileliğin 4'üncü ayında anne adayının kanındaki iki hormonla protein değerleri ölçülüyor. Bu üç değerin birbirine olan orantısı bazı genetik bozuklukları ortaya çıkarabiliyor.
Amniosentez: Bu test de 4'üncü haftada yapılıyor. Anne adayının karın kısmından su alınıyor. Bu suyun içinde bebeğe ait hücreler bulunuyor. Bu hücreler aracılığıyla genetik bozukluklar tespit edilebiliyor. İki-üç haftada sonuç alınıyor.