Önce kadınları kırbaçla sonra dört boğadan atla

Güncelleme Tarihi:

Önce kadınları kırbaçla sonra dört boğadan atla
Oluşturulma Tarihi: Mart 12, 2012 00:00

UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Omo Vadisi’nde yaklaşık 50 farklı kabile yaşıyor. Her birinin dili, geleneği, yaşamı farklı. Okurumuz Funda Taboğlu, bölgedeki kabileleri ziyaret etti. Günlük yaşamlarını gözlemledi. En çok Hamar kabilesinin cefakar kadınlarından, yedi dil bilen Konso Kralı’nın alicenaplığından etkilendi. İzlenimlerini Hürriyet Seyahat okurları için yazdı.

Haberin Devamı

Hamar erkekleri, kendilerini evlenmeye hazır hissettiklerinde, bunu ailelerine bildiriyor. Tören hazırlıkları başlıyor. Sadece o erkek değil, annesi, babası, arkadaşları için de çok önemli bir gün bu. Törende herkesin bir görevi var. Herbiri bundan manevi tatmin alıyor.

Tören öğleden sonra başlıyor, yaklaşık dört saat sürüyor. Öncesinde herkes, 75 derece alkollü yerel içkilerinden içiyor. Ve daha sonra hem ailedeki kadınlar, hem de atlayacak gencin erkek arkadaşlarının yüzü boyanıyor. Yaklaşık bir saatlik boyama şöleninden sonra, müthiş görsel şov başlıyor. Erkekler, ellerinde ince uzun sopalarla meydana çıkıyor. Kadınlar ayaklarına ve kollarına taktıkları çan şeklindeki takılarla yaptıkları müzik eşliğinde, naralar atarak dans ediyor. Tüm kadınların sırtı özellikle yağlanmış. Törenin bu bölümündeki amaç, erkeklerin kadınları bu sopalarla kırbaçlaması. Kadınlar bunu gönüllü olarak yapıyor. Kırbaçlanmanın, aileleri için yapabilecekleri fedakarlığın ölçüsünü göstermek konusunda büyük bir araç olduğuna inanıyorlar. Bir kadın tek törende ortalama 10-15 civarında kırbaç darbesi alıyor. Eğer ailede birden fazla erkek varsa, kadınlar her bir erkek için aynı törene katılıyor. Derin kırbaç izlerini ömür boyu gururla taşıyorlar. Seçtikleri erkeği kışkırtarak kendilerine tekrar tekrar vurmasını sağlıyorlar. Kırbaç darbesinde ne erkeğin yüzünde bir gerginlik ne de kadının yüzünde acı ifadesi görülüyor.
Yabancılar için izlemesi bile zor kırbaç şovu bir saat sürüyor. Daha sonra, farklı bir alana geçiliyor. İçki içmeye, şarkı söylemeye ve dans etmeye devam ediyorlar. Bu sırada bazı kadınların sırtlarından kan aktığı gözleniyor. Ama herkes halinden son derece memnun, büyük bir gururla etrafta dolaşıyor.

Haberin Devamı

DÖRT BOĞADAN BİR SOLUKTA ATLIYORLAR

Törenin son ve en önemli bölümü erkeğin kendini hazır hissettiği anda başlıyor. Meydanın farklı bir köşesinde boğalar toplanıyor. Erkeğin arkadaşları, boğaların arasından dördünü boynuz ve kuyruğundan yakalamaya çalışıyor. Tabii ki boğayı kızdırmamaya özen gösteriliyor. Biraz karmaşa çıksa da, sonunda farklı büyüklükteki dört boğa yakalanıp yan yana diziliyor. Arkadaşların tamamı görev başında, boğaları sabit tutmaya çalışıyor. Ve beklenen an geliyor. Evlenmeye hazır gençler koşarak boğaların üzerine atlıyor, dördünün birden sırtına basarak en son boğanın üzerinden yere atlıyor. Bunu tam dört defa tekrarlıyor. Ve başarıyla sonuçlanan dört atlamanın sonrasında herkes amacına ulaşmış oluyor.
Tören akşamında kutlamalar devam ediyor. Ertesi gün, artık evlenmesine engel kalmayan erkek, altı ay boyunca yaşamak üzere ormana gidiyor. Bu altı ay boyunca ailesine herhangi bir şekilde yardım etmek zorunda değil. Dolayısıyla tüm zamanını evleneceği kadını bulmak için harcıyor. Aynı kabileden olmak şartıyla komşu köylere gidiyor, kendi köyüne kendinden sonra atlayan arkadaşlarının törenlerine katılmak üzere gelebiliyor. Bu süre içinde evleneceği kadını seçiyor ve ailesine bildiriyor.

Haberin Devamı

ÇEYİZ 120 SIĞIR

Evlilik süreci başladığında mutlaka gelinin ailesine çeyiz olarak sığır veriliyor. Verilmesi gereken sığır sayısı ortalama 120! Neredeyse tüm kabilelerde olduğu gibi Hamarlarda da poligami geçerli. Bir erkek, mal varlığına bağlı olarak en fazla dört eşe sahip olabiliyor.
Hamar kabilesine ait bu tören kadar etkileyici ikinci bir olayı da Konso’da yaşadık. Bir yıl önce UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan kent çok dağlık bir bölgede. Neredeyse tüm topraklar teraslama yapılarak tarıma elverişli duruma getirilmiş. Köylerinde, diğer bölgelerde görmediğimiz farklı bir mimari var. 9 klandan oluşan bölgenin en önemli özelliklerinden biri, bölgenin bir kralının olması. Yetkisi bölgeyle sınırlı olmasına rağmen, halk kralın sözünü Etiyopya hükümetinden daha çok önemsiyor.
43 yaşındaki kralın kapısı herkese açık. Biz de kendisini ziyaret ettik. Akıcı İngilizcesiyle bizimle bir saat kadar sohbet etti. Aslında inşaat mühendisi olan kral, babasının ölümünden sonra görevi devralıyor. 20’li yaşlarında dedesi sayesinde, üniversite okumak için Addis Ababa’ya gidiyor. Dede, sadece kendi kabilesinin dilini bildiği için, özellikle devletle görüşmelerinde çevirmen kullanırmış. Sorunları çözemediğini görünce, çevirmenlere güveni zedelenmiş. Torununa, yabancı dil öğrenmesi için ısrar etmiş. Genç kral altısı yerel, tam yedi dil biliyor. Beş çocuğundan üçü kız, kızlarının da üniversitede okumasını istiyor.
Babasının ölümünden sonra ailesinin 21’inci nesil temsilcisi olarak görevinin başına geçmiş. Alçak gönüllüğü ve güler yüzüyle sorunları çözüyor. Uyguladığı yöntemleri anlatırken bir hırsızlık vakasını örnek verdi. Suçunu itiraf etmeyen hırsıza halkla iletişim kurma yasağı koymuş. Ailesi hariç hiç kimse sanıkla konuşmuyor, mal alış verişinde bulunmuyor. Herhangi bir şiddet içermeyen, ama aynı zamanda yaptırım gücü yüksek olan bu ceza, kralın tarzını çok iyi yansıtıyor. Amaç kişinin suçunu itiraf etmesi ve hukuki şekilde gerekli cezasını çekmesinin sağlanması.
Etiyopya çok fakir ama bir o kadar zengin bir ülke. Gittiğinizde sizi şaşkına çevirecek, uzun uzun düşündürecek, büyük keyif aldıracak, soluksuz bırakacak, değer yargılarınızı yeniden düşünmenizi sağlayacak büyük bir çeşitliliğe hazırlık olun.

Haberin Devamı

GÜNEŞİN 13 AY ISITTIĞI ÜLKE

Etiyopya, adını Yunanca’dan almış. “Yanık” anlamındaki “Ethio” ile “yüz” anlamına gelen “pia”’ kelimesi, uzaklardaki esmer insanların ülkesini anlatıyor. Afrika’nın en eski krallığı burada doğmuş. 3 bin yıllık tarihinin yanı sıra, 3 milyon yıldan daha eski olduğuna inanılan ve şimdiye dek bulunan en eski insan fosillerinin, yani Lucy ve Selam’ın ev sahibi aynı zamanda. Tarihi boyunca her zaman bağımsızlığını koruyabilmiş, özellikle İtalyan’ların tüm çabalarına rağmen herhangi bir Avrupa ülkesinin sömürgesi olmadan bugünlere gelmeyi başarabilmiş tek Afrika ülkesi. Yaklaşık olarak 80 milyonluk nüfus, İspanya ve Fransa’nın toplam alanı kadar büyük bir coğrafyada yaşıyor. Maalesef, ortalama insan ömrü 50 yıl. Bunun da en büyük sebebi çok yaygın olan AIDS ve sıtma hastalıkları. Etiyopya’da hayat sabah saat 6.00’da güneşin doğuşuyla başlıyor, güneş batışında büyük şehirler hariç hayat duruyor. Bu yüzden zaman kavramı bizden farklı. Saat günbatımında başlıyor, 7.00’de saat 1.00 oluyor. Takvimleri de tüm dünyadan farklı. Yıl 13 ay, aylar 30 gün, son ay ise beş gün. Bu yüzden ülkenin turizm sloganı “Güneşin 13 ay ısıttığı ülke.” Resmi dil Amharik, konuşulan toplam dil sayısı 90.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!