OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 24, 2005 00:00
Gurmelik bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinde oldukça yükselmiş olan bir değer. Peki ‘gurmelik’ nedir, ben bu işe nasıl merak saldım ve gurme olmak nasıl mümkün olabilir gibi soruların yanıtlarını merak ediyorsanız, gelin anlatayım.Çocuklar bir yemeği yemek istemediğinde, ‘Allah’ın gücüne gider’ diye onları iknaya çalışırız. Gurmeliğin ön şartı da işte annenizin size çocukken söylediği bu sözü hatırlamakla ilgilidir: Evvela her yemeği sevmeye ya da denemeye gönüllü olmalısınız. Geri kalan naçizane önerilerim ise şöyle.1 İşin en başında bir miktar teorik baza ihtiyacınız var. Bu da dünya mutfakları, yemek-içmek ve şarap konularını kapsayacak unsurları içermeli. Bunu yapabilmek için belli başlı birkaç kitap okumalısınız. Yeme-içme konusunda benim ‘Tazesi Makbuldür’ adlı kitabım, Anthony Bourdain’in ‘Mutfak Sırları’ isimli kitabı ile şarap konusunda örneğin Şeyla Ergenekon’un ‘Şarapla Tanışma’ isimli kitabını tavsiye ederim. İngilizceniz varsa, Michael Ruhlman’ın ‘Making of a Chef’ adlı kitabını da edinin.2 İkinci sırada işin tatbikatı olmalı. Yemek konusunda farklı dünya mutfakları satan lokantaları zaman içinde ziyaret edip, adını öğrenmiş olduğunuz yemekleri deneyin. Gidemiyorsanız, internetten belli başlı yabancı yemeklerin tariflerini alıp evde pişirin. Şarap konusunda da bu işin eğitimini ücretsiz yapan Kavaklıdere şirketi gibi bir yerden, ya da ücretli eğitimlerden yararlanın. (Yabancı
yemek tarifleri için www.epicurious.com)3 Seyahat imkanınız varsa, özellikle yurtdışı seyahatlerinizi aynı zamanda bir mutfak öğrenme deneyimine dönüştürmelisiniz. Bunun için ise hangi ülkeye gidecekseniz, o ülkenin iyi restoran örneklerini ziyaret edin. Bu restoranlar arasında
seçim yapmak için ise örneÄŸin www.fodors.com adlı siteden yararlanın. 4 Ä°ngilizce biliyorsanız, The New York Times gazetesinin ücretsiz ‘on-line’ servisine abone olun (www.nyt.com) ve çarÅŸamba günleri çıkan oldukça kapsamlı ‘Yemek ve Åžarap’ bölümünü mutlaka izleyin. Bu bile tek başına sizi gurme yapmaya yeter.5 EÄŸer bu konu ile gerçekten ilgilenmeye karar verdiyseniz, o zaman kitapçılara gidip farklı ülkelerin mutfaklarından tarifler içeren kitapların önsöz ve giriÅŸ kısımlarını okuyun. Ardından kitabı satın alıp almamak size kalmış. 6 Her pazar bu sayfayı mutlaka izleyin!7 Kaliteli TV ÅŸovları da çok öğretici olabilir. Bunun için BBC Prime’da yayınlanan ‘Ready, Steady, Cook’ adlı yarışma programı ile genellikle bunun arkasına eklenen Rick Stein veya Gary Rhodes gibi ÅŸeflerin özel programlarını yakalamaya çalışın. Hatta eÄŸer uydu alıcınız varsa Fox kanalında Gordon Ramsay’in ‘Hell’s Kitchen’ adlı ÅŸovunu bulmaya çalışın. Yine ‘Food Network’ ya da ‘Food Channel’ adlı tüm gün süren ABD kanallarını yakalayabilirseniz fırsat buldukça seyredin.8 En iyi öğrenme, yaparak öğrenmedir. Ä°yi bir gurme olmak istiyorsanız, yavaÅŸ yavaÅŸ tavayı elinize almalısınız. Zira eÄŸer piÅŸirme konusunun size keyif verdiÄŸini görürseniz bu süreç inanılmaz hızlı iÅŸleyebilir.9O zaman farklı mutfakların yemeklerinin piÅŸirme tekniklerinin ve kültürlerinin öğretildiÄŸi kurslara da katılmayı düşünün. Hatta imkanınız varsa sırf bu amaçla düzenlenmiÅŸ kurslu tatil programlarına bile katılın (bkz. www.gourmetontour.com). 10 Malzemeleri tanıma konusuna eÄŸilmeye baÅŸlayın. Balığın hangisi hangi mevsimde daha lezzetli olur, sebzelerin en iyi zamanları nelerdir, süt kuzusu ne zaman doyumsuz olur, hangi tür biftek iyidir vb...Bana göre en etkin öğrenme, kendi kendine öğrenmedir. Meraklı insan doÄŸru yolu bulur. Sabrederse de öğrenemeyeceÄŸi bir ÅŸey yoktur. Ayrıca, bir ÅŸeyi gerçek anlamda sevebilmenin en önemli yolu onu çok iyi tanımaktan, bilmekten geçer. Hayatın ÅŸu en basit etkinliÄŸini bir haz haline getirebilmek isterseniz eÄŸer, anlattıklarımı kısmen de olsa hayata geçirmeye çalışın. Yok eÄŸer bu iÅŸleri ‘alt tarafı bir tas çorba’ diye görüyorsanız, o zaman gurmeliÄŸi falan pek kafaya takmayın, sadece karnınızı doyurmaya bakın. Güzellikle kalın, yaratıcı olun.Benim yeme-içme konuları ile ciddi olarak ilgilenmeye baÅŸlamam yaklaşık otuz sene öncesine denk gelir. Nasıl oldu da böyle bir konuya merak saldım diye sorarsanız, uzun hikaye. Oldu iÅŸte. Ama pek çok kimsenin sorularında yer alan kliÅŸe ÅŸeklinde olmadı bu iÅŸ. Yani ‘Uzun yıllar bekar yaÅŸamanızın sonucu mudur bu ilgi?’ sorusunun makul cevabı ÅŸeklinde tezahür etmedi. Zira çok erken evlenmekle malul biriyim. Ayrıca aristokrat bir aileye de mensup falan deÄŸilim. GurmeliÄŸin gelecekte makbul bir konu olacağını düşünmüş olduÄŸumu ise hiç söyleyemem.Zaten o yıllarda memleketin geleceÄŸini görebilecek bir babayiÄŸide kolay kolay rastlamak da mümkün deÄŸildi. Öyle ya, yetmiÅŸli yılların ikinci yarısında ülkenin ilerisi ile ilgili tahminler daha kaç sent’e muhtaç olacağımız, daha kaç kiÅŸiyi sokaklarda yitireceÄŸimiz ve askeri idarenin ne zaman geleceÄŸi ya da filtreli sigaranın karaborsadan kalkıp kalkmayacağı gibi oldukça ‘fani’ ÅŸeylerle sınırlıydı. Kaldı ki, Sana yağının bile karaborsa olduÄŸu ve ocağı yakacak tüpgazın zor bulunduÄŸu bir dönemde yemek kültürü kavramı ancak yemek ‘yiyebilme’ kavramı ÅŸeklinde tezahür edebilirdi, baÅŸka ÅŸekilde deÄŸil. Sonuç olarak geriye dönüp baktığımda yemek ile ilgilenmemi sadece tek bir nedene baÄŸlıyorum: Merak. BÄ°R ZAMANLAR ÅžARABINHASI PINARBAÅžI’YDIMerakla birlikte ayrıca o yıllarda uzunca bir süre yurtdışında yaÅŸadığımdan bu konuda bolca öğrenme, görme, deneme ve paylaÅŸma fırsatı bulabiliyordum. Ama tatil için memlekete geldiÄŸimde yanımda getirdiÄŸim iki ÅŸiÅŸe ÅŸarabın birisinin Chablis olduÄŸunu söyleyip özelliklerini anlatmaya baÅŸladığımda dahi hiç kimsenin ‘ukala’ diyecek halinin bile olmadığı, bu tür konulara o denli ilgisiz olunduÄŸu yıllardı o yıllar. Åžarabın hasının Pınarbaşı olduÄŸu ve bu içkinin hamallık mesleÄŸi ile birlikte anıldığı yıllar. Uzun lafın kısası, merak ve içinde yaÅŸamış olduÄŸum ortam beni rafine yeme-içme konuları ile ilgili bir insan haline getirdi.Yıllar içinde çok şükür ülke olarak gelirimiz geçmiÅŸe göre önemli ÅŸekilde arttı, görece refahımız yükseldi, piyasalarda mal yokluÄŸu yerini mal bolluÄŸuna bıraktı ve ithalatı büyük ölçüde finanse edebilecek bir üretim yapısına ulaÅŸtık. Tüm bunların sonucunda da toplumun orta-üstü kesimleri temel yaÅŸamsal ihtiyaçlarını karşılayıp artık daha rafine ihtiyaçlar geliÅŸtirmeye baÅŸladı. Ä°ÅŸte özellikle ÅŸaraba ve daha az da olsa rafine mutfaÄŸa artan ilgi bu geliÅŸmelerin bir neticesi olarak ortaya çıktı.GURMELÄ°K DURMADANHAVYAR YEMEK DEĞİLDÄ°RÄ°ÅŸte bizler bu genel geliÅŸme süreci içinde ‘gurmelik’ diye bir kavramla tanıştık. Gurme (ki Fransızca kökenli bir kelimedir), sözlük anlamı olarak ‘rafine yaÅŸamdan zevk alan ve yeme içme konularıyla uzmanlık derecesinde ilgili olan kiÅŸi’ manasına gelir. Bu tanımın içinde ‘bilgi’ (uzmanlık) yer alır ama mutlak zenginlik gibi bir gereklilik yer almaz. Gurmelik durmadan havyar yemek deÄŸildir. Kaldı ki yaÅŸamı rafine kılabilmek çok farklı gelir düzeylerinde de mümkündür. Burada asıl amaç, yeme içme fiilini günlük bir zorunluluktan çıkarıp, keyif alınabilir bilinçli bir etkinlik haline getirebilmektir. Yeme-içmenin yaÅŸamsal bir zorunluluk olduÄŸu kesimler için ise, elbette, böyle bir ihtiyaçtan söz edilemez. Duamız ve arzumuz, memleketteki her bireyin karın doyma ihtiyaçlarını çoktan karşılamış hale geldiÄŸi günlere artık bir an önce eriÅŸmektir.EÄŸer gurmelik, sıradan bir gün içinde en sık baÅŸvurduÄŸumuz yaÅŸamsal etkinliklerden birisi olan yeme-içme konusunu bir zaruret olmaktan çıkarıp, zevkli ve keyifli yaÅŸanabilir bir etkinlik haline getirmekle ilgili bir ÅŸeyse, o zaman bunu tamamen bireysel ve hedonist* bir etkinlik olarak görmek gerekir, elitist deÄŸil. Yani gurme olmak sizi ‘elit zümre’ye mensup bir insan falan yapmaz. Ama ayrıcalıklı yapar. Zira artık siz, kendiniz için yaÅŸamdan çok daha farklı keyif alan bir birey haline gelmeye baÅŸlamışsınızdır. Bu da baÅŸlı başına bir ayrıcalıktır. Zaten aslolan hayatın içini doldurabilmektir. Hayat bir ‘kısıtlar altında optimizasyon’ denklemidir; ve her kısıt altında da en iyiyi yakalamak mümkündür. GurmeliÄŸi sadece ve sadece sizin hayatınızın keyfini birazcık arttırmaya yarayan bir öğrenim olarak görmeyi kabul ediyorsanız, yukarıdaki önerileri dikkate alın.*Hedonist: Hayattan bireysel olarak en fazla ‘haz’ alabilecek ÅŸekilde davranma ve yaÅŸama ilkesini edinmiÅŸ olan kimse.Â
button