Ömür takviminden bir yaprak daha koparmak!

Güncelleme Tarihi:

Ömür takviminden bir yaprak daha koparmak
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2008 09:17

Yeni bir yaşı karşılamak… Doğum gününüzün sabahı uyandığınızda…

Haberin Devamı

Anlatılmaz sevinç karmaşasıyla beraber takvimin size hediye ettiği yeni yaşınızı karşıladığınız gün; içinizde mutlulukla kanat çırpar duygular.
Uyandığınız andan itibaren doğduğunuz günün tuhaf ve anlatılmaz sevinci kaplarken içinizi; akşam sürpriz yapsınlar, pasta alıp gelsin birileri, yanındayken sevdikleriniz, pasta üzerindeki mumları sevdiğinin elini tutarak üflemeyi nasıl da diler insan, bekler içten içe.

Mutlulukla, hüzünle, sıkıntıyla, sevinçle, düşe kalka yollarında yürüdüğünüz hayat, bir yıl daha çalıyor ömrünüzden. Bir yaş daha büyüyorsunuz. Bir çizik daha atıyorsunuz kalbinize, ruhunuza.

Bir yaprak daha koparıyorsunuz ömür takviminizden.

Bir yaş daha büyümek…

Bazı şeylerin biraz daha farkına varıyorsunuz. Evet, içinizi bir şeyler burkuyor ama… İçinizi yaralasa da, cam kırıkları gibi batsa da bazı şeyler, eskisi kadar acımıyor canınız.

Haberin Devamı

Bazen düşünüyorum da… Çocuk olmak daha mı iyiymiş ne?

Hiç olmazsa o dönemlerde dokunulmazdı ağlamak!

Ama şimdi…

Bazen ağlamak isteseniz de, ağlamak da değiştirmiyor bir şeyleri.

Neyin burukluğunu yaşar insan, yeni yaşını karşılarken?

İçimizde kalanlara mı, pişmanlıklarımıza mı yoksa geçip giden zamana mı…

Hayat akıp giderken… Sorunlar ne olursa olsun, her şeye rağmen… Dimdik durup, varsa hüzünlerinizi içinize gömüp, yolunuza devam etmek zorundasınız, zorundayız.

Her ne kadar kabul etmek istemesek de; bizden, kalbimizden gidenler de, kaybedişler de, ayrılıklar da yeni başlangıçlardır bizim için. Tıpkı yeni yaşımız gibi…

Yeni yaşınıza girerken... Bir heyecan yaşıyorsanız sizi hayata bağlayacak, mutluysanız ya da ne bileyim o an varsa küçücük bir sevinciniz, sevginiz, bunu ön plana çıkararak devam etmelisiniz yolunuza.

Sizi sahneye çıkardığında, başınızı döndürmesine izin vermeden, tutkuyla dans ederek…

Hayatın tadına vararak, ‘şimdi’yi yaşayarak…

Yeri geldiğinde de mücadele ederek, savaş vererek...

Bu mücadele ve savaşları bazen kaybederek, bazen kazanarak…

Bazen sevinip, bazen incinerek...

Bazen gülerek, bazen ağlayarak...

Büyümek böyle bir şey işte!

***

Haberin Devamı

Geçen hafta, Kasım ayının 19. günü doğum günümdü.

Bir önceki yaşımda neler yaşadığımı düşündüm.

Nelerle karşılaştım, neler gördüm?

Mutluluklar da yaşadım, üzüntüler de…

Kaygılarım da oldu korkularım da…

Kelimelerin yetersiz kaldığı anlatamadığım sevinçlerim de oldu, dibini boyladığım hüzünler de…

Dargınlıklarım da oldu kırgınlıklarım da…

Başarılarım da oldu, bu başarıların yaşattığı cezalar da!

Çok okudum, çok yazı yazdım.

Çok film izledim, çok fotoğraf çektim.

Çok çalıştım. Kendi gücüme, yapabildiklerime şaştım.

Çok ağladım, gözyaşlarımın bittiği anlar da oldu. Gözlerimden yaşlar gelene kadar kahkahalarla çok güldüğüm de…

Bazen gökteki ulaşılmaz yıldızları, bazen sahilde yakamozları gözümü alan karşı kıyıları seyre daldım, bazen de ufka baktım huzurla.

Bana çok şey katan insanlar oldu, tanımaktan memnun olduğum.

Hayatımdan çıkardıklarım da oldu, öncesinde sınava tabii tuttuğum.

Sakindim, iyice sakinleştim.

Beni kıranlara, bana yapılan haksızlıklara kayıtsız kaldım! Bilerek tabii.

Öfkenin bana bir şey kazandırmayacağını tam tersi bana çok şey kaybettireceğini düşündüğümdendi belki de bu kayıtsız kalışım.

Öfkemin esiri olsaydım, kendime olan saygım yok olacaktı en başta.

Sonrasında da…

Değer miydi?

***

Haksızlıklara kayıtsız kalmak ‘bana kaybettirdi’ diye düşündü çevremdeki çoğu kişi, ben de başta olmak üzere. Ama sonra bu kaybettiğimi sandığım durum, kısa bir süre sonra bana öyle şeyler kazandırdı ki…

Hem çok istediğim şeyleri sundu bana hem de huzur…

İnsanın yeni yaşına mutluluk ve huzurla girmesi başka bir şey.

Anlatılmıyor, yaşanıyor.

Bir önceki yaşım çok şey bıraktı kalbime.

Güzel, anlamlı ve heyecanlı…

Umarım yeni yaşımda ve yaşamım boyunca da böyle olur bu.

Dilerim sizlerin yeni yaşınızda da…

Bugüne kadar gerek iş gerek özel hayatınızda; ne olursa olsun, kim mutlu ettiyse, sevindirdiyse, kim üzdüyse, kırdıysa, kızdırdıysa sizi; her şeye inat, doğum gününüzde, doğduğunuz günün hatırına gülümseyin.

Yaşayın, sevin, gülün.

Haberin Devamı

Bu gülümsemenin ardından yapacağınız ne olmalı?

Onu da söyleyeyim.

Kendinize bir gül hediye edin yeni yaşınızı karşıladığınız bu özel ve güzel gününüzde.

Ama gonca olsun lütfen!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!