Güncelleme Tarihi:
* Artık iki çocuk annesisiniz, hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?
- Annelik hem çok güzel hem de çok yorucu gidiyor. Ömür Siva şu anda 4 aylık ama sanki yıllardır bizimle birlikteymiş gibi hissediyorum. Kendimi iki çocuklu bir anne olduğuma inandırıyorum. Hayatımın odağında o kadar çok Dağhan var ki, onun yerini bir başka bebekle paylaşmak garip bir duygu. Bir taraftan Ömür Siva’yla yaşadıklarım beni çok mutlu ediyor, bir taraftan da kendimi suçlu hissediyorum. İki çocuklu annelerin çoğu ne demek istediğimi anlıyordur herhalde.
* İkinci hamileliğiniz sürpriz olmuş sanırım...
- Evet sürprizdi.
* Öğrendiğinizde verdiğiniz ilk tepki ne oldu?
- Hüngür hüngür ağladım. Hatta ilk 10 gün çok büyük gelgitler yaşadım.
* Doğurmamayı düşündünüz mü?
- Evet düşündüm. Beni endişeye sürükleyen şeylerden biri de, doktor ultrasonda inceleme yaparken kesenin içinde bir kan pıhtısı gördü. Bu yüzden de gelgit yaşadım. Ancak ikinci haftada o kan pıhtısı kaybolunca silkinip kendime geldim. “Allah’ım sana emanetiz, bu sürprizin de vardır bir hayrı” dedim. Bir de Dağhan’ın doktoru Çocuk Gelişim Uzmanı Nilgün Pekçağlayan ile uzun bir konuşma yaptım. Çok daraldığım bir andı, kendimi sokağa atıp onu aradım ve 2,5 saat boyunca telefonla konuştuk. Bu konuşma beni çok rahatlattı. Bu bebeğin hem Dağhan’a hem de bana çok iyi geleceğini söyledi. En sonunda doğurmaya karar verdim.
KIŞ ORTASINDA KARPUZ AŞ ERDİM
* Hamilelik nasıldı?
- Hamileliğim çok zor geçti. İlk beş ay bulantım vardı ve sürekli kustum. Beşinci aydan sonra da ağrılarım başladı. Çok fazla kasık ağrısı çektim. Bir de sabahın 3’ünde işe gitmem ve hamileliğimin kış aylarına gelmesi beni olumsuz yönde etkiledi.
* Bu dönemde en çok ne yediniz? Aşerdiniz mi?
- Hamileyken en çok badem yedim herhalde. Bir de kışın ortasında karpuz aş erdim.
* O karpuz bulunup önünüze getirildi mi?
- Önce bir karpuz bulduk ama kilosu 50 TL olduğu için birdenbire aşermem geçti. Sonra babam bir halden karpuz buldu ve tadı da nasıl güzeldi anlatamam size.
* Karnınız büyümeye başladıkça Dağhan’ın tepkileri değişmeye başladı mı?
- Karnım büyüdükçe bu durum ilgisini çekti tabii. Hatta karnımı göstererek “Göbek” diyordu, ben de “Bak burada bebek var, senin bir kardeşin olacak. Gel birlikte onu sevelim” diyordum. Sonra o da göbeğime “bebek” demeye başladı. Hâlâ Siva’ya “bebek” diyor.
* Doğumu epidural sezaryen olarak yaptınız değil mi?
- Evet. Doktoruma çok güveniyordum. Sakinliği ve ilgisiyle onun sayesinde huzurlu bir hamilelik geçirdim. Çünkü Dağhan’a hamileyken yaşadığım belirtileri o zamanki doktorum fark etmiş olsaydı, şu anda Dağhan çok farklı bir çocuk olabilirdi. Çünkü hamilelik kesesinin içinde görülen kan pıhtıları, kan sulandırıcı iğneler sayesinde normale dönebiliyor. Bu hamileliğimde de sürekli kan sulandırıcı iğne yaptırdım. Hamileliğim boyunca doktorun kapısından ayrılmadım neredeyse... Dokuz ay boyunca her hafta kontrole gittim. Doğum sonrasında yarı baygın bir şekilde, bebeğin sağlığıyla ilgili birçok soru sordum. Kucağıma verdiklerinde öptüm, kokladım...
ÜZÜNTÜDEN BİR AYDA SÜTÜM KESİLDİ
* Dağhan Siva’yı gördüğünde nasıl davrandı?
- İlk önce hastaneye geldi. Bebeği gördü ama kafasını çevirip gitti. Daha sonra eve geldiğimizde ona kardeşinin geldiğini söyledik. Ama evde bir sürü insan olduğu için ve bütün ilgi onda olduğu için halinden gayet memnundu. Arada bir bebeğe bakıyordu ama ne olduğunu tam anlayamadı. Daha sonra Siva’yı emzirmem Dağhan’ın pek hoşuna gitmedi. Bu arada benim çok fazla ağrım oluyordu. Doktora gittiğimde uterusta kan biriktiğini, vücudun bunu dışarı atması gerektiği halde atamadığını öğrendim. Bu yüzden ufak bir operasyon geçirip tedavi için ilaç kullanmaya başladım. Kullandığım ilaçların yapabileceği bütün yan etkileri yaşadım. Günde iki kere ağrı kesici iğne oluyordum. Tabii tüm bunlar moralimi tamamen aşağı çekti. Emzirirken, Siva’yı giydirirken ya da Dağhan ufacık bir tepki verdiğinde ağlıyordum. Böyle geçen bir ayın sonunda sütüm kesildi.
* Buna da üzüldünüz tabii...
- Tabii, kötü bir anne olduğumu, bebeğimi yeterince besleyemediğimi düşünüyordum ve moralim bozuluyordu.
* “Güçlü bir kadınım” diyor musunuz?
- Önceden diyordum ama artık demiyorum. Çünkü artık kendimi güçlü hissetmiyorum. Allah dağına göre kar veriyor aslında. Kimi insanlara göre benim yaşadıklarım çok küçük şeyler. Çok şükür hâlâ ayaktayım.
* En büyük destekçiniz kimdi?
- Annemdi. Allah onu başımdan eksik etmesin.
DAĞHAN SİVA'NIN VARLIĞINI KABUL ETTİ
* Dört ayın sonunda Dağhan Ömür Siva’ya alışabildi mi?
- Varlığını kabul etti. Bence yine de çok iyi idare ediyor. Bazen kendimi onun yerine koyup hissettiklerini anlamaya çalışıyorum. Okula başladı, şükür ki okulunu çok seviyor. Aralarındaki ilişkinin Siva’nın biraz daha büyüdüğünde güçleneceğine inanıyorum.
* Dağhan’ın sağlığı nasıl?
- Okula başladıktan sonra kendi başına daha çok yürümeye başladı. Aslında asıl sıkıntımız konuşmasıyla ilgili. İstediği zaman istediği şeyleri söylüyor ama Dağhan daha çok konuşmamayı tercih ediyor. Okulun da bu duruma olumlu katkıları oluyor.