Güncelleme Tarihi:
İlk oyunculuk deneyimini "Sevda Çiçeği" dizisinde yaşayan Gökhan Özen, bugünden itibaren de "Yalancı Dünya" ile izleyici karşısına çıkacak. Star TV’de yayınlanacak dizide zıt karakterlerdeki ikiz kardeşleri canlandıran Özen, "Saner’e pek benzemiyorum ama Ömer karakterine hazırlanırken geçmişimden çok şey çaldım" diyor.
- Aslında hem çok keyifli hem de çok zor... Usta oyuncularla sohbet ederken, bana aslında ne kadar zor bir iş üstlendiğimi söylüyorlar. Ömer karakterini kendime daha yakın tutarak, kendi içimden, anılarımdan esinlenerek kurtarıyorum. Saner ise daha aristokrat bir tip; bana pek yakın değil. Tam olarak Ömer’e benzemesem de, onun kadar fakirlik görmesem de onunkine benzer duygular yaşadım. Parasızlık nedir bilirim, bu yüzden Ömer’i daha iyi anlıyorum. Kendimden bir şeyler katıp Ömer rolünü kurtarıyorum. Aslında bir nevi Ömer’i canlandırırken geçmişimden çalıyorum da diyebilirim. Özetle şu an hayatımda üç ayrı karakter var: Gökhan Özen, Ömer ve Saner.
Saner rolünü nasıl kurtaracaksınız peki?
- Hayatımda pek de Saner’lik bir durum olmadı, ama Saner gibi arkadaşlarım oldu. Yürüyüşlerinden disiplinli yaşamlarına kadar pek çok detayı gözlemlediğim için bu rolü çıkarabileceğimi düşünüyorum.
Sizin ilk oyunculuk deneyiminiz "Sevda Çiçeği"nde oldu, öyle değil mi?
- Evet, "Sevda Çiçeği"nden önce oyunculukla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Sanatçılık kariyerime baktığınız zaman, çok da sosyal olmadığımı görürsünüz. Set çok daha sosyal bir ortam olduğu için bir denemek istedim. Aslına bakarsanız, küçüklüğümden beri herhangi bir iddia taşımasam da oyunculuk yapmak istiyordum. Bu yüzden "Hadi bir başlayalım" dedim. O dizinin ilk üç bölümünde çok acemiydim. Zorlukları aşabilmemi cesaretime borçluyum. Başrol üstlenmiş olmak beni hiç ürkütmedi. Kendimi sınırlamam, ama bilinçli olarak girerim işe.
- Tek başıma ayna karşısında çalıştım, ezber yapmaya başladım, gece yatarken tekrar yapıyordum. Gece gündüz uğraştım yani. Çok güzel dizi oldu sonuçta... Bana geri dönüşümü de çok olumluydu, iyi eleştiriler aldım. O projeyle birlikte sette olmayı ve oyunculuk yapmayı sevmeye başladığımı hissettim.
Oyuncu koçundan yardım aldınız mı hiç?
- Oyunculuk üzerine hiç eğitim almadım. Ama çok abartılı bir tempoda olmasa bile bir oyuncu koçundan ders aldım. Dizi başlamadan 15 gün önce çalışmaya başladık, bu durum dizi bitene kadar sürdü. "Aaa dizi tuttu, hadi oyuncu koçunu bırakayım artık" demedim yani... Koçumuzun katkısıyla sahneler profesyonellik kazanıyordu. Faydasını gördüğüm için de dizi boyunca devam ettim. Bence bu, işinizi çok sevmenizle alakalı. Ben oyunculuğu severek yapıyorum.
Peki ya müzik?
- Müzik benim hayatım, beni bu noktalara getiren de o... Ama oyunculuk da neredeyse onun seviyesine geldi, müziğe eklendi artık. Oyunculuğu çok sevdim. Benim için bir nevi deşarj olma yolu...
Ekranda izlediğiniz zaman kendinizi yeterli buluyor musunuz?
- Bazen buluyorum, bazen bulmuyorum. İlk izlediğimde çok yadırgadım. Aynı gün Ankara’dan ağabeyim aradı ve "23 senedir evimizde Gökhan diye çağırdığımız adamı televizyonda Selim diye görünce kendimi garip hissettim.
Şarkıcıların dizi çekme modası, son dönemde yeniden gündemde... Bunun nedeni artık albümlerin eskisi kadar satmaması mı?
Bilmem ki... insanların kafasında neler var bilemem. Ben söylediğim sebeplerden dolayı başladım; bu işi seviyorum. Gerçekten yorucu bir iş... Sabahın köründe kalkıyor ve geç saatlerde yatağına giriyorsun. Haftanın 5-6 günü tempo böyle devam ediyor. Ayrıca ben daha ilk işimde dublajımı kendim yaptım. Resmen cahil cesaretiydi. Birkaç bölüm güzel olmadı ama çalıştıkça toparladım. Sonunda güzel olduğunu söylediler, rahatladım. Bu dizide de ikizlerden birini ben seslendirmek istedim ama albüm çalışmalarım olduğu için sette işler aksayacaktı. O yüzden istediğim halde seslendirmeye giremiyorum.
Bundan sonra oyunculuk daha mı ağır basacak?
- Hayır, öyle bir şey söyleyemem. Ama elbette bazı şeylerden fedakarlık etmem gerekecektir.
Detaycılığım yapımcıları çok sıkıyor
- Size sunulan projeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gerçeği söylemek gerekirse o kadar detaycıyım ki, bu huyum yapımcıları çok sıkıyor. Oyuncu kadrosundan tutun da senaryonun gidişatına kadar her şeye çok dikkat ederim. Sonuçta altına imza attığım bir iş olacağından, bunu yapmak zorundayım. "Sevda Çiçeği"nden sonra 8-10 tane daha senaryo geldi. Çoğunun işi boştu. Zaten bunu senaryonun ilk iki sayfasından anlıyorsunuz. Bu projeyi ise çok istedim. Çünkü benim de aklımda bir ikizi canlandırma fikri vardı. Böyle bir tesadüf oldu.