OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 06, 2005 00:00
Urla Barbaros Çocuk Köyü’ndeki olaylar, yuva ve yurtlardaki 21 bin bakıma muhtaç çocuğun eğitimini bir kez daha gündeme getirdi. Gelişim psikolojisinin önemli isimlerinden Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı, yuva modelinin çocuğun zihinsel ve duygusal gelişimini engellediğini, tüm dünyada terk edildiğini söylüyor.‘Altyapısı hazırlandıktan sonra tüm yuvalar kapatılmalı ve çocuklar ailelere kavuşturulmalı’ diyor. Gecikirsek Avrupa Birliği’nin devreye girip, uluslararası standartları dayatacağını hatırlatan Kağıtçıbaşı umutlu: ‘İdamı bir gecede kaldıran Türkiye, neden 21 bin çocuğu aileye kavuşturamasın?’Çocuk Köyleri’nin, Çocuk Esirgeme Kurumu’nun yuvalarından çok daha iyi bir sistem olduğunu savunuyorsunuz. Neden?- Diğer yuvaların aksine, Çocuk Köyü’nde ev ortamına benzer koşullar sağlanır. Farklı yaşlardan sekiz çocuk bir evde yaşar, başlarında eğitilmiş bir görevli vardır. Bunları çocuklar anne ya da teyze kabul eder; sürekli birliktedirler. Çocuklar onlarla büyür, aralarında bir sevgi bağı kurulur. Yuvada ise aynı yaş grubundan çok sayıda çocuk bir aradadır. 3-6 yaş, 7-12 yaş grupları ayrı ayrıdır. Kardeşler birbirinden ayrılabilir. Görevliler vardiyayla değişir, çocuk yetişkinle sevgi bağı kuramaz duygusal gelişimi örselenir.Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nda (AÇEV) görev yapıyorsunuz, Çocuk Köyleri projesinde danışmansınız. Bu köyler kurulurken çekinceleriniz var mıydı?- İstanbul’daki Bolluca Çocuk Köyü’ndeki anneleri ve Darülaceze’deki bakıcıları biz eğittik. Kurumsal ortamı ev ortamına yaklaştırma çabalarıdır bunlar. Ancak problemin özüne eğilmemiz gerekir: Sorun, korunmaya muhtaç çocuklara toplumda yeterince önem verilmemesi. İslam hukuku kan bağlarını esas aldığı için evlat edinmeyi onaylamaz. Yine de Osmanlı’da yüzyıllar boyu aileler kimsesiz çocukları evlatlık aldı, ev işlerinde kullandı, yaşı gelince evlendirdi. Ama evlatlık ailenin çocuklarıyla eşit hakka sahip değildi. 1926’da Medeni Kanun, evlat edinmeye yasal statü getirirken gelenekten etkilendi. 40 yaşın üzerinde, çocuk sahibi olmayan çiftlere hak tanıdı. Diyanet İşleri Başkanlığı geçmişte yaptığı bir açıklamada nüfusa geçirilmediği durumlarda evlatlık edinmenin sevap olduğunu, miras hakkı verilemeyeceğini ve evlatlıkla evlenilebileceğini belirtiyordu. Bu, çağdaş dünyada kabul edilemeyecek bir yaklaşım. Tinerciler cinayet işlediğinde sokaktaki çocukların durumunu, yuvada çocuk tecavüze uğradığında günlerce yetiştirme yurtlarını tartışıyoruz. Birçok sivil toplum örgütü ve vakıf örnek mikro projeler geliştiriyor. SHÇEK çalışıyor. Çocuktan sorumlu devlet bakanımız bile var. Peki, neden bütüncül politikalar geliştirilemiyor, ne eksik? Başbakan Erdoğan bu röportajı okuyup ‘madem biliyorsunuz, buyrun size yetki’ dese ne yapardınız?- Çağdaş yöntemlerin ışığında bütün bu çabaların, kaynakların, iyi niyetlerin birbirine entegre edilmesi gerekiyor. İlgili bakan, bu konudaki tüm sivil toplum örgütlerini iki günlük beyin fırtınası için bir araya getirebilir. Sorunlar, çözümler saptanır, proje geliştirilir. Bir kampanya düzenlenebilir. Bu organizasyonu mutlaka devletin gerçekleştirmesi gerekmez. Sivil toplum örgütleri bir araya gelip seslerini yükseltirler. Toplumda koruyucu aile sisteminin ve evlatlık edinmenin yaygınlaştırılması, sosyal hizmet uzmanlarının artırılması için çaba gösterebilirler.İDEAL PARA 300, VERİLEN 150 YTLKoruyucu aile sistemine geçmenin Çocuk Köyü ya da yuva kurmaktan daha ucuza geleceğini söylüyorsunuz. AB, Romanya’da 2500 çocuk için 400 aileye yılda 400 bin euro ödüyor. 21 bin çocuk için en az 3.2 milyon euro lazım!- Türkiye’de çocukla ilgili 84 ayrı kuruluş var. Sadece Çocuk Esirgeme’nin 443 biriminde, 9427 kişi çalışıyor. Ayrıca 107 yetiştirme yurdu var. Bütçeyi tahmin edebilirsiniz. Koruyucu aileye çocuk için ayda ideal olarak 300 YTL verilmeli. Şu anda 150 YTL veriliyor. Kurumlarda bu maliyet daha yüksek. Uygulanan model pahalı ve sağlıksız.Madem uzman yokluğundan çocuklar hızla evlatlık verilemiyor, yuvalara gidecek gönüllüler artırılamaz mı? - İyi niyetle yola çıkanlar, iki kez gidiyor ve vazgeçiyor. Oysa çocukların duygusal iletişime, temasa ihtiyacı var. Bayramdan bayrama uğruyor, bisküvi dağıtıyorlar. Bu, faydadan çok zarar veriyor. Çocukla yetişkin arasındaki bağ devamlı olmalı. Gönüllü olmak isteyen pek çok kişi ne yapacağını, nereye başvuracağını bilmiyor. SHÇEK, sosyal hizmet uzmanları ve STK’lar proje geliştirip bu potansiyeli değerlendirebilir. Bir yandan da koruyucu ailelik ve evlatlık edinme özendirilir. Örnek vereyim:
Koç Ãœniversitesi’nden 60 öğrenci, ‘Minik Yürekler Projesi’ kapsamında, bir yıldır haftada bir kez üç saatliÄŸine Ä°stanbul Bahçelievler Yuvası’nın 0-3 yaÅŸ bölümüne gidiyor. Her öğrenci bir çocukla ilgileniyor. Çocuklarda duygusal baÄŸlanma oluÅŸtuÄŸunu görüyoruz. BaÄŸlanma çocukların dil becerilerini, zekalarını geliÅŸtiriyor. O-3 yaÅŸ grubunda 5 bebeÄŸe bir anne, 3-6 yaÅŸta 10 çocuÄŸa bir anne, 7-12 yaÅŸ arasında 15 çocuÄŸa bir anne ve birer eÄŸitici düşmeli. Bizde 1-3 yaÅŸ grubunda 30 çocuÄŸa bir anne ve bir bakıcı düşüyor. KAMPANYA Ä°ÅžE YARAMADI1999’da yuva ve yurtlarda bakıma muhtaç 18 bin çocuk barınıyordu. Yüzde 50’si koruyucu aile yanına yerleÅŸtirilebilecekken yüzde 2’si, yani 305 çocuk bu mutluluÄŸa eriÅŸmiÅŸti. ‘Öteki Elini Sen Tut’ adlı kampanya açıldı. Bugün yurtlardaki çocuk sayısı 21 bini buldu. Koruyucu aile yanında 182 çocuk var. YURTLAR KAPANSIN ÇOCUKLAR KORUYUCU AÄ°LELERE VERÄ°LSÄ°NRomanya ve Rusya’daki yetiÅŸtirme yurtlarındaki vahÅŸet dünya basınına yansıdıktan sonra, Avrupa yaklaşık 10 yıldır yurt sistemini tartışıyor. UNICEF ve Dünya Bankası’nın DoÄŸu Avrupa’daki yurtlar üzerine danışmanı Dr. David Tobis ‘50 yıllık tecrübe en iyi yurdun bile çocuÄŸun geliÅŸimini engellediÄŸini gösterdi’ demiÅŸti. Siz daha radikalsiniz. ‘Yurtlar kapansın, çocuklar ailelere verilsin’ diyorsunuz. Mümkün mü?- 2002’de Profesör Jullian Rutter’ın, Romanya’daki yuvalardan alınıp Ä°ngiltere’deki ailelerce evlat edinilen çocuklar üzerinde, 2003’te Profesör Zeanah’ın Romanya’da kurumlarda yaÅŸayanlarla aileleriyle yaÅŸayan çocuklar üzerinde yaptığı araÅŸtırmalar ÅŸunu gösteriyor: Erken yaÅŸta yuva ortamı çocuÄŸun nöropsikolojik geliÅŸimini örseliyor. Beynin kapasitesini belirleyen sinir aÄŸları 0-3 yaÅŸ arasında oluÅŸur. Sevgisizlik stres yaratır, beyinde kortizol üretimini artırır. Kortizol sinir ağının oluÅŸmasını engeller. Dennis’in araÅŸtırmasına göre, çocuk 2 yaşından önce yetimhane ortamından çıkıp normal ev ortamına geçerse, normale dönebilir. Rutter ise kritik sürenin ilk 6 ay olduÄŸunu söylüyor. ÇocuÄŸun yuvada kalma süresi uzadıkça, zararın telafi imkanı azalıyor. HER UZMANA DÜŞEN ÇOCUK SAYISI 116Üç ay önce herkes ailesi tarafından feci ÅŸekilde dövülen Sıla’nın kamu gözetimine alınmasını savunurken siz ‘Hayır, dedesine verilsin’ demiÅŸtiniz. Peki, çocuÄŸun verildiÄŸi aile yeterince denetleniyor mu?- Türkiye’de her alanda sosyal hizmet uzmanı açığı var. Sosyal hizmet uzmanlığı önemsenmiyor. Oysa Batı’da önemli bir bilim dalı. Uzun yıllar sadece Hacettepe Ãœniversitesi bu alanda öğrenim verdi. Åžimdi BaÅŸkent Ãœniversitesi bir bölüm açtı. Ä°kisi toplam 150 öğrenci alıyor. Türkiye’de toplam 2 bin sosyal hizmet uzmanı, 13 bin çalışanı var. Oysa ihtiyaç bunun onlarca katı. Ä°deal ÅŸartlarda bir sosyal çalışma uzmanı 20 çocuÄŸu takip eder. Türkiye’de 80-120 çocuk düşüyor. Ä°stanbul’da bile koruma altındaki 2095 çocuÄŸa sadece 76 uzman bakıyor. 11 çocuk yuvasındaki her uzmana 116 çocuk düşüyor. Sosyal hizmet uzmanları canla baÅŸla çalışıp yine de yetiÅŸemiyor, çocuklar zarar görüyor. BÄ°Z YAPMAZSAK AB ZORLA YAPTIRACAKAvrupa Konseyi’nin Bulgaristan’a birleÅŸme öncesi direktiflerinden biri de yuvalarda bakılan çocukları hızla azaltacak tedbirler alınması. Yakında aynı talep Türkiye’ye yöneltildiÄŸinde hızlı önlem alınabilir mi?- Biz yapmazsak, Avrupa BirliÄŸi bu düzenlemeyi zorla yaptıracak. Çünkü dünyada bu tür yuvalar sadece Asya’da, Rusya’da, DoÄŸu Avrupa ve Latin Amerika’da kaldı. GeliÅŸmiÅŸ ülkelerde terk edildi. Yuvaya alternatif, çocuÄŸun evde korunması. Bunun üç yolu var: Devlet aileye çocuÄŸu yetiÅŸtirecek maddi destek verir, anne babayı sosyal hizmet uzmanlarıyla eÄŸitir ve çocuÄŸun evinde barınmasını saÄŸlar. UyuÅŸturucu, fuhuÅŸ gibi çocuÄŸun evde barınmasını engelleyici bir durum varsa koruyucu aile bulunur. Kimsesiz çocuÄŸun derhal evlatlık verilmesini saÄŸlar. Türkiye’de de yapılması gereken budur. Ne yazık ki yardıma muhtaç çocuÄŸa hakkıyla sahip çıkma geleneÄŸimiz yok. Önce toplumu bilinçlendirmek, çocukların aileye kavuÅŸturulmadan kurtarılamayacağını göstermek gerekir. Siyasi iktidar kararlılığını, iradesini gösterirse bu sorun çözülür. Ölüm cezasını bir gecede kaldıran Türkiye, çocuklarını da kurtarabilir. Evlatlık edinme yaşının 30’a indirilmesi, Çocukların Korunması SözleÅŸmesi’nin imzalanması ile yol alınmadı mı?- GeniÅŸ kapsamlı çözüm kamuoyunun konuya yaklaşımının deÄŸiÅŸmesiyle olur. Medeni Kanun’da kadınlarla ilgili düzenlemeler hayatımızda ne deÄŸiÅŸtirdi? Yasaların hayata geçirilmesi için hepimize büyük görev düşüyor.DEVLETÄ°N UTANÇ VEREN Ä°TÄ°RAFI7. BeÅŸ Yıllık Plan’da ise utanılacak bir itiraf var: ‘Türk ailesinin bazı özellikleri nedeniyle koruyucu aile sistemi iÅŸlememektedir.’ Oysa çocuÄŸu korumak için gereken ÅŸey sevgi. Korunmaya muhtaç çocuklarına böyle yaklaÅŸan toplum, sorunu çözemez. Devlet ne vatandaşını bilinçlendiriyor ne de üzerine düşeni tam olarak yerine getiriyor.Â
button