Güncelleme Tarihi:
İffet dizisinde sizi çeken ne oldu?
- 14. bölüme kadar ‘İffet’i yöneten Faruk Teber hayran olduğum bir yönetmendi. Önceki işi ‘Hanımın Çiftliği’nde çekimler film gibiydi. Gold Film iyi bir şirket olarak etkendi. Ayrıca menajerim de işin kalitesi konusunda beni ikna etti.
Siz artık diziden kesin olarak ayrıldınız mı?
- 29’uncu bölüm senaryosu yeni geldi ve hala yaşıyordum! 30’uncu bölümde muhtemelen beni öldürmeyi planlıyorlar diye düşünüyorum...
Peki söylendiği gibi siz mi ölmeyi istediniz?
- Hayır, sadece artık diziye devam edemeyeceğimi söyledim. Onların çözümü öldürmekti. Bana sorsanız başka çözümler var. Örneğin Ali İhsan karakteri İffet’le bütün yaşadığı felaketlerden sonra her şeyi bırakıp yurtdışına gidebilir. Ya da teknesine binip uzaklaşırdı. Arkasından da bir mektup bırakırdı: “Her şeyi bırakıyorum ve sizin bu dünyanızdan gidiyorum”.
Aynı sizin gibi yani…
- Evet (Gülüyor).
‘İffet’ dizisi bir sinema filminden uyarlama. Canlandırdığınız Ali İhsan karakteri de dizinin sonuna kadar olmalıydı. Nasıl olacak da ölecek?
- O filmdeki İffet bu İffet değil, oradaki Cemil bu Cemil, Ali İhsan da bu Ali İhsan değil... Aslında hikaye sevdiği adam dahi olsa kendisine tecavüz eden erkekten intikamını alan güçlü bir kadının hikayesiydi. Şimdi o intikam ve kadının gücü kayboldu. Zaman içerisinde baştaki ve sondaki İffet çok değişti. Dizinin başındaki Ali İhsan karakteri de gerçekten adı gibi ihsan olan iyi bir insandı; şimdi ne yapacağını bilemez oldu. Her şey Ali İhsan’ın evinde toplanmaya başladı. Örneğin Ali İhsan’ın kızıyla, karısı İffet’in eskiden sevdiği Cemil evlendi. Bir karışıklık oluştu. Bu da rahatsız olduğum şeylerden biri. Bir diğer neden de haftada dört gün çalışacağımızın söylenmesine rağmen haftanın her günü çalışmamız. Çok yoruldum. Hastanelik bile oldum.
Yani iş senaryoda mı takıldı sizce?
- Dizinin her açıdan gidişatında hatalar yapıldı. Senaristimiz iyi biri. Bütün felaketin başı para. Birileri çok iyi, onun altındakiler az para kazanıyor. Yukarıdan aşağıya büyük baskılar var. İlginç şeyler bulmaya mecbur kalıyorsunuz. Bizim dizimizde birden bire her şey açığa çıkıverdi. Oysa her şey yavaş yavaş olacaktı.
İbrahim Çelikkol ve Deniz Çakır’dan daha az para aldığınız, zam istediğiniz ve bu gerçekleşmeyince ayrılmak istediğiniz söylendi…
- Kesinlikle böyle bir şey yok. Sözleşmemde zaten alacağım para belliydi. Ayrıca diğer isimlerin ne kadar para aldıklarını da bilmiyorum.
Peki bu ikilinin ilişkilerinden rahatsız oldunuz mu?
- Bu iki insan birbirini seviyor. Yedi gün sette yaşıyoruz. İki insan sevgiliyse birbirlerine sarılıp öpüşebilirler de ama ben bunlara şahit olmadım. İkisinin ne yanımda kavga ettiklerini ne de öpüştüklerini gördüm.
Söylendiği gibi arabada sevişme seslerini duyduğunuz doğru mu?
- Bunlar çok çirkin. Söz konusu bile değil. Çocuk aldırdıkları gibi haberler de tamamen palavra. Birileri bir tetiğe bastı ve bunu bazen kasıtlı buluyorum.
İbrahim Çelikkol ve Deniz Çakır ile arkadaş mısınız?
- Bu haberlerden sonra ikisinin de yanına giderek onlarla ilgili bir rahatsızlığım olmadığını özellikle söyledim. Aramızda hiçbir sorun yok.
GENÇ GÖRÜNMEMDE DENİZİN ETKİSİ VAR
Kadınlar sizin gamzelerinizi beğeniyor. Sizin bu ilgiye bakışınız nasıl?
- Bunları duyuyor ve şaşırıyorum doğrusu. Aynaya gidip gamzem var mı diye hiç bakmadım. Zaten aynaya da sadece tıraş olurken bakıyorum. Kadınlar tarafından beğenilmek gurur verici çünkü kadınlar erkeklerle kıyasladığınızda çok daha insanlar. Yine de buna kendinizi kaptırmamanız lazım. Ben bir oyuncuyum, model değilim.
Çok gençleşmiş görünüyorsunuz. Botoks falan mı yaptırdınız?
- Hayır kesinlikle yaptırmadım. Bunda yelken ve deniz merakımın etkisi olabilir.
Ne zamandır yelken merakınız var?
- Babamın hep teknesi vardı. Dört yıl önce ben de kendime bir tekne aldım. Yaz aylarında dokuz haftam tekneyle Ege’de geçiyor.
Tekne sahibi olmanın size sağladığı şeyler ne?
- Doğa zamanı başka bir zaman. Burada yaşadığınız, sizi köle yapan hayatın çok dışında, bir yerlere yetişmeniz gerekmiyor.
Teknenizin adını ‘Baluna’. Anlamı nedir?
- Aya aşık balina demek. Eşimin uydurduğu bir isim. Aslında balina koyacaktık ama o isim alınmıştı. ‘Balina 2’ yapmamız gerekiyordu. Ay anlamına gelen ‘Luna’ ile birleştirip bu ismi uydurduk.
En son dört sene önce konuştuğumuzda bekardınız… Ne zaman evlendiniz?
- İlk eşimle boşandık. 23 yaşında bir oğlumuz var. Şimdiki birlikteliğim 14 senedir sürüyor. Bu yüzden eşim diye anlatıyorum. Ama nikahlı değiliz.
Peki neden evlenmiyorsunuz? Evlenme teklif ettiniz mi?
- Bunu sorma! Evlenme teklifi ettim, o da etti, sürekli birbirimize bunu yapıyoruz aslında (Gülüyor). Ama çok özel bir şey olmasını istedik bu yüzden sanırım fırsat olmadı.
AŞK BİRAZ DAHA DERİN BİR KONU
Türk erkekleri aşkın ne olduğunu bilmiyor. Ben de epey ilerleyen yaşlarda bu kavramı anladım. İstek ve sevgi aslında birer tensel, kokusal ve cinsel arzu. Buna da aşk diyebilirsiniz ama aslında aşk biraz daha derin. Romantik bir adamım. Aya aşığımdır. Sürekli yıldızlara ve gökyüzüne bakarım. Keyifli biriyim.
6 YAŞIMDA SETLERDEYDİM
Sektörde çok fazla iş olunca bu halk kalitesiz şeyleri de sever diyerek kötü işler de yapılabiliyor. Oysa önemli olan nitelik. İlk filmimi 6 yaşımda yaptım bu yüzden setleri seviyorum. Televizyon dizilerinin iyi senaryoları olduğunda toplumla dizilerin ilişkilerini pozitif buluyorum ve biraz da Yeşilçam’a benzetiyorum. O yıllarda da 15 günde bir sinema filmi yapılıyordu. Aynı zamanda tiyatroya da desteği iyi. Çünkü dizi sayesinde halklaiyi bir ilişki kuruyorsunuz ve sizi tiyatroda da izlemeye geliyorlar.