Öldürücü bakterilerle mücadelede yeni gelişmeler

Güncelleme Tarihi:

Öldürücü bakterilerle mücadelede yeni gelişmeler
Oluşturulma Tarihi: Haziran 22, 2006 21:59

Adı tıp dilinde C. difficile. Hastahane bakterisi diye de bilinir. Tipik özelliği, ilaçlara karşı alabildiğine dirençli olması. Tüm dünyada özellikle de gelişmiş ülkelerde büyük bir hızla yayılıyor. Özellikle hamile kadınlarda ve yaşlılarda son derece tehlikeli.

Öldürücü bakterilerle mücadelede yeni gelişmeler
Tehlike sinsice ve sessizce yaklaşıyor. Parmaklarınızla dokunduğunuz yerlerden ağzınıza oradan da mideye, bağırsaklara. Şanssızsanız kapıveriyorsunuz, ondan sonra korkunç bir ishal, karın ağrısı ve ateş... Çok hassas bünyesi olanlar yaşamlarını bile kaybedebiliyorlar. Hadi diyelim kurtuldunuz bu kez hastalık sık sık tekrarlanıyor ve kurtulamıyorsunuz.Bahsettiğimiz tehlikenin adı tıp dilinde Clostridium difficile. Kısaca C difficile. Bu bir bakteri ve insana geçme mekanı ağırlıklı olarak hastaneler. Aslında her türlü kimyasala dirençli ve kısaca "MRSA" diye bilinen "Stafilokok Aeurus" çok daha tanınmış bir bakteri olmasına karşın C difficile daha tehlikeli. Antibiyotik alanlardaBu bakteri daha çok hastanede herhangi bir nedenden dolayı yatan ve kendisine olası bir enfeksiyonu önleyici olarak antibiyotik verilen hastalarda görülüyor. Özellikle oral antibiyotik kullananların yaklaşık %20’sinde bağırsak florasının bozulmasına bağlı olarak ishal gelişiyor. Etkenler ise daha çok C. difficile ve K. Oxytoca. C. difficile, hastalar, hastane personeli ve cansız nesneler aracılığıyla geçebiliyor.Yapılan araştırmalara göre 2000 ve 2003 yılları arasında arasında ABD’deki hastanelerde kısa süreli kalan hastalarda, hastalığın oranı 2 misli arttı. 2004 yılında ise bu artış oranı yüzde 25’e ulaştı. Atlanta’da merkezi bulunan Hastalık Kontrol Merkezi’ne göre her yıl 225 bin yeni vaka meydana geliyor. Bu rakam tüm hastaneleri ve doğum evlerini kapsamadığı için yapılan tahminler bu sayının yılda 500 bin olduğu şeklinde. Endişe verici boyutuHastalığın ne sıklıkla tekrarlandığı ve ne kadar uzun sürdüğü konusundaki veriler ise çok açık değil, çünkü Amerikan hastanelerinden bu tür durumları rapor etmeleri istenmiyor. Ancak elde edilen bulgulara göre bu hastalığa yakalananların yüzde 20’sinde hastalık yeniden seydediyor, ölüm oranı ise yüzde 1-2’lerde. Ancak işin en endişe verici boyutu bu rahatsızlığın bir süreden beri hastanede tedavi görmeyen kişilerde de görülüyor olması. 48 hamile kadından biri yaşamını kaybetti, diğerleri ise düşük yaptılar. Yaşlılar da bu hastalıktan en çok etkilenen grubun içinde. Bu bakteriyi taşıyan bir hayvanın etini yemek bile hastalanmaya yetiyor. Türkiye de dahil bir çok ülke bu sorunla boğuşuyor. Bizde yenidoğan bir çok bebek bu nedenle öldü. İngiltere’de 2004 ocak ayından beri yalnız hastaneler değil, Ulusal Sağlık Merkezi’ne bağlı tüm birimler 65 yaş ve üstünde ortaya çıkan bir türlü vakayı rapor etmek zorunuda. Kanada’da ise aynı işlem hastanın yaşına bakılmadan yapılıyor. Zehirli enfeksiyon deposuDiğer bakterilerden farklı olarak C. Difficile’in sporları zehirli ve enfeksiyon deposu halinde. İnsanların bağırsaklarına ulaştığında zehiri üretmeye başlıyor. Antibiyotik aldıktan sonra bu bakteriyi kapan hastane hastalarının yarısı belki hastalanmıyor ama bu bakterileri bünyesinde barındırıyor ve hatta taşıyıcı olabiliyor. Bu bakteriler dokunulan her şeyde aylarca yaşayabiliyorlar: tuvaletler, banyoların yüzeyleri, yatak kenarları, perde rayları, telefonlar, çağırma düğmeleri ve kapı kolları ve aklınıza gelen her türlü mekanda...Hastane personelinin ellerine bulaşıp olarak tırnak aralarına, parmaklardaki yüzüklere yerleşiyor. En iyi savunma doktor ve hemşirelerin hastalarla temas etmeden önce ellerini sabun ve su ile sürekli olarak, ihmal etmeden yıkamaları. Ama bu da her zaman söz konusu olamıyor. Alkol içeren el temizlik jelleri de olabilir ancak elleri sabun ve su ile yıkama kadar etkili değil. Antibiyotik ve kontrolsüz kullanımKimi uzmanlara göre superbug diye adlandırılan ve birçok ilaca dirençli aureus stafilokokun ve C. Difficile’in bu denli yaygınlaşması 1980’lerin antimikrobiyallere kontrolsüz kullanımının ürünü. İlaçların tüm dünyada ulaşılabilir fakat aşırı ve yanlış kullanılabilir olması sonucu, ilaç direncinin yayılımının insan hareketliliğinden daha hızlı olduğuna dikkat çekiliyor.Ancak bu arada bilim dünyası da boş durmadı. Scientific American dergisinde yer alan bir habere göre, Amerikalı bilim insanları dirençli bakterileri karşı yeni ve son derece etkili bir antibiyotik geliştirdiler.New Jersey’deki Merck Araştırma Laboratuvarları’nda, Dr.Jun Wang başkanlığında yapılan çalışmalarda, özellikle her türlü kimyasala dirençli ve kısaca "MRSA" diye bilinen "Stafilokok Aeurus"a etkili doğal antibiyotik üretildi. Bilim adamları, "platensimycin" adı verilen yeni antibiyotiği, Streptomisis platensis bakterisi aracılığıyla geliştirdiler. Yeni antibiyotik, bakterinin yaşaması için gerekli olan lipid ile birleşme yetisini yok ediyor. İlacın şimdilik önemli bir yan etkisi bulunamadı.
Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!