Oluşturulma Tarihi: Mart 06, 2007 00:00
Bu ne hız böyle
"Kuaför sevgiliyle el ele"
Yeşim Salkım, kuaför sevgilisiyle el ele yakalanarak dedikoduları tescillemiş oldu.
Dün bir bugün iki. Ne çabuk "mutlu" oluyor bunlar! Gülgün Barkım
Bu ne hız, bu sevgililer hazırda mı bekliyorlar? Birinden ayrılınca hemen bir sonraki hazır. Ayrıca insan nasıl bu kadar çabuk unutur bir öncekini? Sevgi falan yok yani. Esen Dur
Bazı kadınlar gençken yalnızca paraya değer verir ve hal böyleyken kaçırdıkları ve asıl değer vermeleri gereken şeyleri yaşları ilerleyince fark ederler. Bazılarının şansı vardır. Gerçekten aradıkları değeri bulurlar. Bazıları da bulduklarını değer sayıp bir zamanlar o çok değer verdikleri paralarını bu yolda kaptırırlar. Sonra bir düşüş başlar ki Allah korusun derim ben. Suna Kara
Hiç şaşırmadım. Daha kısa bir zaman önce "Bundan sonra işimle evliyim, sanatımla gündeme gelmek istiyorum." diyen Yeşim Salkım değil miydi? Hep aynı sözler. Aşk bu kadar basit mi? Daha yeni boşanmadı mı? Sevgi Akpınar
Unvan yakıştırmada üstümüze yok
"Bülent Ersoy’a diva demem"
Mustafa Sağyaşar, Bülent Ersoy’u eleştiri bombardımanına tuttu: "Bu unvanı bir sanat kurulu mu verdi? Müzik firmalarının kendisine verdiği bu lakap, her şeyin üstünde olduğu anlamına mı gelir? Müzeyyen Senar bir ekoldür. Erkeklerde de Alaattin Yavaşça var. Neden bu unvan onlara verilmiyor? İnsan büyüdükçe küçülmelidir. Bu unvan, ’yakarım, yıkarım, gömerim’ sözleriyle tezat oluşturur."
Mustafa Sağyaşar, Müzeyyen Senar ve Alaattin Yavaşça konusunda haklıdır. Bakalım T.C. savcıları "Bacaklarını kırdırırım" tehdidi iddiası karşısında nasıl bir davranışta bulunacaklar. Osman Avunduk
Sağyaşar yerden göğe kadar haklı. "Kargadan başka kuş tanımam, o da benim" diyor Bülent Ersoy. 36 yılda bir beste yapsaydı da görseydik. Eleştirilecek o kadar çok şeyi var ki, saatler alır. Reyting malzemesi olabilir ama kimseye hakaret etmeye hakkı yok. Remzi Arslan
Hak edip etmediğine bakmadan birilerine unvan yakıştırmada üstümüze yok. Öyle kolay diva olunmuyor. Diva denecek birinin ya uluslararası bir popülaritesi olmalı Leyla Erduran gibi, ya da eserleriyle bir kalıcılığı olmalı Sezen Aksu gibi. Ahmet Güngör
Geçen yıl yapılan bir yarışmada jüriden biri akort ile detone olmak arasındaki nüansı sürekli yanlış kullanarak; insanları müzik aleti yerine koymada sakınca görmedi. Milyonların izlediği programlarda bu kişileri ’jüri’ yapan anlayıştan ’kalite’ beklememiz mümkün mü? Muzaffer Yorulmaz