Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2005 00:00

Hakaretlere eleÅŸtiriSÄ°ZE önce bazı kelimeler yazıyorum: ‘Zihni sefil’, ‘akli zırtapozluk’, ‘bre tuzu kuru’, ‘kelleyi çalıştırın’, ‘cehaletinizden bıktık’, ‘bre ulusalcı ÅŸaklabanlar’, ‘ulusalcı cahiller’, ‘elinin körü’, ‘bre ulusalcı madrabazlar’, ‘ulusalcı provokatörler’, ‘melánet kampanyası.’ Bu tahkir edici kelimelerin sahibi ben deÄŸilim.Sahibi, 26 Nisan tarihli gazetenizde yazan köşe yazarı Hadi Uluengin’dir ve aynen alınmıştır. Bu hakaret taşıyan ve aÅŸağılayıcı kelimelerin muhatabı ise ‘Gelibolu’ filmini sevmeyenlerdir.Åžimdi iki hususa deÄŸinmek istiyorum: A) Ben de Gelibolu filmini hiç sevmedim, üzüldüm, içimde bir ÅŸeyler sızladı. Yani, tüm yukarıdaki tahkirler bana da yapılmıştır. B) İçinde gazeteniz yazarlarının da bulunduÄŸu birçok yazar benimle aynı görüşteydi ve onlar da filmi saptırılmış, Türkleri adeta figüran haline getiren, büyük zaferi tamamen silen senaryodan üzüntü duyduklarını yazdılar. Hatta film özel programlara konu oldu.Yani tüm yukarıdaki tahkirler, benimle aynı görüşte olan yazarlarınıza ve diÄŸer yazarlara da ÅŸamildir. Soruyorum: A) Ben bir okur olarak bu hakaretlere karşı sessiz kalabilir miyim? B) Ey Hürriyet Gazetesi yazarları, sizler sessiz mi kalacaksınız? Bu hakaretler size de. Ve gene soruyorum: Siz Hürriyet Gazetesi yöneticileri: Bir yazarın, kendi gibi düşünmeyen bir baÅŸkasına, bir Hürriyet okuruna, bir yazarınıza veya baÅŸka bir yazara, hele hele milli konularda hakaret etmesine seyirci mi kalacaksınız? Gazetenizde, ‘Hürriyet, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiÅŸtir’ diye yazılı. Bir de konuyu bu yönden irdelemenizi temenni ederim. Merakla bekleyeceÄŸim.Erhan ONURSuadiye/Ä°STANBULTEMSÄ°LCÄ°NÄ°N NOTU: Okur eleÅŸtirisini, Hadi Uluengin de haklı buldu ve özür dileyerek şöyle dedi: ‘Yazıdaki argo lisanın ‘dozu aÅŸtığı’ ve dolayısıyla, gazetemizin genel ‘dil ve hitabet etiÄŸi’ni zorladığı doÄŸrudur. Okuyuculardan özür dilerim. Tekerrür etmemesi gerektiÄŸinin farkındayım. Bundan böyle, ‘baÅŸkaları’nın seviyesine düşmemeye özel itina göstereceÄŸim. Zaten, makalede polemik bir dille yansıttığım eleÅŸtirilerin yegáne ve yegáne muhatabı o ‘baÅŸkaları’dır. Yani, ‘Gelibolu’ filmine ve yapımcısına yönelttikleri hayasız suçlamalar karşısında soÄŸukkanlılığımı yitirerek aynı tür lügati kullanmak hatasını iÅŸlediÄŸim yayın organlarıdır. Hiçbir ÅŸekilde, filmi ÅŸu veya bu nedenle beÄŸenmemiÅŸ olanlar deÄŸildir. Ne haddime, böyle bir hakkı asla kendimde görmüyorum. Görmem ve de göremem. Kastettiklerimin, sinema eserini ve yönetmenini inanılmaz biçimde karalayan ve töhmet altında bırakan bir bölüm ‘militan basın’ olduÄŸu çok açıkça belirtilmiÅŸtir. Bu konuda tereddüde mahal yoktur ve olamaz.’İLKE NE DÄ°YORKöşe yazılarında hakaret etmek, Hürriyet’in yayın ilkelerine aykırı. Hiç kimsenin, köşesini hakaret amacıyla kullanma hakkı yok. Bu konuda, Hürriyet’in yayın ilkeleri de gayet açık:‘KiÅŸileri ve kuruluÅŸları, eleÅŸtiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aÅŸağılayan veya iftira niteliÄŸini taşıyan lakap ve ifadeler kullanılamaz.’‘Yazarların, kendi köşelerinde yazdıkları hakaret ve iftira niteliÄŸindeki yazılardan kaynaklanan davalardan doÄŸan tazminatın yüzde 20’si kendileri tarafından ödenir.’GörüleceÄŸi gibi Hürriyet, yazarların hakaret ve iftiradan kaçınması için parasal bir müeyyide de koymuÅŸ durumda. Ayrıca, Hürriyet’in Yayın Yönetmeni ErtuÄŸrul Özkök bir yazısında, ‘Köşeler babamızın malı deÄŸil’ diyerek bir milat da baÅŸlatmıştı.TEMSÄ°LCÄ°NÄ°N ROLÃœYeri gelmiÅŸken, okur temsilcisinin köşe yazarlarıyla ilgili yetki ve sorumluluÄŸunu da hatırlatayım.ÇaÄŸdaÅŸ Batı gazetelerinde olduÄŸu gibi köşe yazarları görüşlerini özgürce yazabilirler. Kendilerinden beklenen de bu.Ancak yazarlar, bu görüşlerini, Hürriyet’in yayın ilkelerine uyarak yapmakla yükümlüler. Okur temsilcisi, yani ombudsman ise köşe yazarlarının görüşlerine hiçbir ÅŸekilde karışamaz. Ciddi Batı gazetelerinde de kural böyle. Sadece köşe yazarı, olgu hatası yapar, bir gerçeÄŸi yanlış yazarsa, okur temsilcisi onu uyarır; hata düzeltilmezse, temsilci bunu köşesinde ilan edebilir.20 km yürüyüş rekoru13 Mart 2005 Cumartesi günkü gazetenizin baÅŸ sayfasında Yeliz Ay’ın 20 km’yi 49 dakikada yürüdüğü haberini hayret ve üzüntüyle okudum. Evimdeki Almanak’tan aldığım 1996 Olimpiyat neticeleri şöyle:Kadınlar: 10 km. yürüyüşte altın madalya 41 dakika 49 saniye ile Rus atlet Elena Nikolayeva.Erkekler: 20 km. yürüyüşte altın madalya 1 saat 20 dk. 7 sn. ile Ekvadorlu atlet Jefferson Perez.Kadınlar: 10.000 metre koÅŸu altın madalya 31 dk. 1.63 sn. ile Portekizli atlet Fermando Ribeiro.Görüldüğü gibi verdiÄŸiniz bilgiye göre Yeliz Hanım yürüyerek, koÅŸanları da geçer ve dünya rekorlarını parçalar. Ben bunları beÅŸ dakikada araÅŸtırdım; muhabiriniz de keÅŸke beÅŸ dakikasını ayırıp böyle atletizm skandalı yazmasaydı.Kaya OLCAYTEMSÄ°LCÄ°NÄ°N NOTU: Muhabir Celal Demirbilek, ‘Atletler kendi aralarında konuÅŸurken, derecelerini 1 saat 49 dakikanın altında yürüdüm ÅŸeklinde deÄŸil de 49 dakikanın altında yürüdüm ÅŸeklinde anlatıyorlar. Yani öndeki 1 saati söylemiyorlar. Spotta böyle yazmıştım. Yazının içinde, derecenin 1 saat 34 dakika olduÄŸu yazılıydı. Ancak 1’inci sayfadaki anonsa da böyle yansımış’ dedi. Tabii ki, okurların atletlerin kendi aralarındaki konuÅŸmalarını bilmelerine olanak yok. Ä°lk bakışta da, okurun eleÅŸtirdiÄŸi gibi 49 dakika anlaşılıyor. Dolayısıyla, derecenin açık olarak, tereddüde yer bırakmayacak ÅŸekilde yazılması gerekirdi. Denizcilik terimleriDENÄ°ZCÄ°LÄ°KLE ilgili haberlerinizde büyük yanlışlıklar oluyor. Mesela 4 Nisan’da Gelibolu açıklarında meydana gelen kazada ölen personelden birinin ismi Bosun Abubeckar Chimnade diye yazılmış. ‘Bosun’ kiÅŸi ismi deÄŸil, gemilerde güverte lostromosuna verilen isimdir. Aynı ÅŸekilde, diÄŸer isimde bulunan ‘cadet’, gemideki stajyerlere denir.Denizcilik konusunda muhabirler bazen çok komik bilgiler veriyorlar. Daha sansasyonel olsun diye boÄŸazda kırılmaya hazır yüzlerce gemi olduÄŸunu söyleyenden tutun da gemilerin tonajlarının yanlış söylenmesine kadar birçok yanlışlık yapılıyor. Denizcilikle ilgili haber yaparken birilerine danışabilirsiniz, hatta gazetenize haftada bir gün bile olsa bir denizcilik sayfası yakışır doÄŸrusu.Özcan ARSLANDenizcilik Fak. AraÅŸtırma Gör.23 Nisan’da dünür haberi23 Nisan tarihli gazetenizde, bayram kutlamasına ayırdığınız yer ile ‘dünürün yeni hayatı’na ayırdığınız yer arasında hacim açısından çok fark var. Dünür konusunu resmen milli dava gibi baÅŸ sayfada vermenin gereÄŸini anlayamadım. Ãœstelik çok matah, önemli bir habermiÅŸ gibi, ‘Bu haber dünyada sadece Hürriyet’te ve Bild’de var’ demiÅŸsiniz. 23 Nisan Çocuk Bayramımız var, 24 Nisan Ermeni tasarısı var ve daha baÅŸka önemli ve güncel konular var. Okurlarınıza lütfen saygı gösteriniz. KiÅŸilerin özel yaÅŸamlarına lütfen saygı gösteriniz.Atilla ÃœNLÃœYapı ve Kredi Heykel Bursa ÅžubesiPapa ve kandilGAZETENÄ°ZDE 15 gündür sürekli ‘Papa’, ‘Papa Öldü’ ‘Papa’nın Son Mucizesi’ ‘Yeni Papa’ baÅŸlıklı haberler yer aldı. Sevgili Hürriyet yönetimi, artık çok sıkıldık. Bugünün Mevlit Kandili olduÄŸunu öğrendim sokakta kandil simidi satan esnaftan. Sabah Hürriyet’imi okurken dikkatimi çeken ise sadece yeni papayla ilgili yazdıklarınızdı. Sonra tekrar göz attım, ön sayfada 4 satırlık bir yer ayırarak Türkiye’de yaÅŸayanları, ádet yerini bulsun düşüncesiyle kandilden haberdar etmiÅŸsiniz.10 yıllık okuyucunuz olarak, Türkiye’de yaÅŸadığımızın ve Türk olduÄŸumuzun farkında olan bir Hürriyet istiyorum. Bir kez olsun kendinizi bizim yerimize koyarak bakmaya çalışır mısınız? Ä°nanın siz de fark edeceksiniz.Ahmet KÄ°ÄžILIahmet@confi-dent.netOKURLARIMIZDAN KISA KISAERDÄ°NÇ KAHRAMAN Haberinizde Bulgaristan Türklerinden ‘Bulgar Türkleri’ diye söz edildi. Bu insanlar ‘Bulgar’ kelimesini kabul etmediÄŸi için zulüm yaÅŸamış insanlar. Artık öğrenin, bizim adımız ‘Bulgar Türkü’ deÄŸil, ‘Bulgaristan Göçmeni Türkler’dir. Hiç olmazsa ‘Bulgaristan Türkü’ deyin.MEHMET TOY Gazetenizde sürekli yabancı kelimeler kullanılıyor. Ä°ÅŸte bunlardan biri de ‘fütürist’. Neden haberlerinizde Türkçe kelimeler kullanmıyorsunuz? Yurtdışında yaÅŸayan bir Türk olarak büyük üzüntü duyuyorum. Sizler bu kadar mı yaratıcılıktan yoksunsunuz? GÃœVEN BÃœYÃœKBAYKAL Her hafta Hürriyet Gazetesi’ndeki köşenizi büyük bir dikkat ve zevkle okuyorum. 9 Mart tarihli gazetenizde ‘Chelsea Söke Söke’ adlı haberde Chelsea takımının yarı finale adını yazdırdığı belirtilmiÅŸtir. Oysa 2. tur maçları sonunda Chelsea ve diÄŸer takımlar çeyrek finale çıkmışlardır. ABÄ°DÄ°N SÖNMEZ 3’üncü sayfanızda sürekli cinayet, aldatma vb. haberler veriyorsunuz. Bence bu haberler gerekli deÄŸil ve zararlı. Bundan vazgeçmelisiniz. Ä°nsanlar bu tür konularda ayrıntılı bilgi edinmek istemiyorlar; tersine bu tür haberler, olayların sayısını artırıcı etki yapıyor.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!