OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 07, 2005 00:00
Yeni sanılan olay 11 yıl önce yaşanmışGAZETENİZİN Pazar ekinde 16 Ocak’ta yayımlanan ‘Resmi Mastürbasyon’ başlıklı araştırmada ‘Arkadaşımızın da Yolu O Odaya Düştü!’ başlıklı Metin Yüksel imzalı bir
haber yer aldı.Haberde, böbrek taşlarından şikáyeti olan bir hastanın acilen bir tanıdık vasıtasıyla Merter’deki böbrek hastanesinin başhekimini görmeye gittiği ve trabzanlara tutunarak başhekimin üçüncü kattaki odasına kendisini zor attığı, odanın kalabalık olduğu ve başhekime şikáyetini söyleme fırsatı bulamadan kendisinden sperm tahlili istendiği ve laboratuvara gittiğinde oradaki görevlinin hastaya nasıl kaba davrandığı, tahlil sonucunu getirdiğinde başhekimin bir hata yaparak kendisini çocuğu olmayan bir hasta ile karıştırdığını söyleyip bu sefer kan tahlili istediği belirtilerek olayda başhekimin hastayı başka bir hasta ile karıştırması ve ikinci defa tahlil istemiş olması eleştirici bir üslupla anlatılıyordu.Haberdeki ifadeden hastanın gittiği yerin ‘Merter’deki Böbrek Hastanesi’, başhekimin de bu hastanenin başhekimi olduğu açıkça anlaşılıyor.Ancak bu olayın hastanemizde geçmiş olması mümkün değil.Çünkü, hastanede tüp bebek uygulaması yok. Ayrıca, başhekim odası haberde anlatıldığı gibi üçüncü katta değil, binanın giriş katında ve binada sürekli çalışan üç adet asansör var. Başhekim, bugüne kadar kendisine atfedilen böyle bir olay meydana gelmediğini bildirdi. Laboratuvarda hastalara kaba davranıp argo kullanan personel de yok.Türk Böbrek Vakfı’nın hatalı bir haberle hak etmediği prestij kaybına uğramasını sizlerin de tasvip etmeyeceğinizden eminim.Türk Böbrek Vakfı-Hizmet HastanesiVekili Av. M. Nuri KARAHANTEMSİLCİNİN NOTU: Muhabir Metin Yüksel, kaleme aldığı olayın kendi başına geldiğini, ancak 1994 yılında yaşandığını söyledi. Metin Yüksel, ‘Ben haberi yazarken, bunun 1994’te yaşandığını yazmıştım, ancak haber kısaltılırken, bu bilgi de atılmış. Böyle olunca, haberin yeni bir olay olduğu sanılıyor. Özür dilerim’ dedi. Bir haberde olayın yaşandığı tarihi belirtmek, haberin en temel ve vazgeçilmez ilkelerinden biri. Bir haber her şeyden önce, 5N-1K, yani ‘Ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden ve kim’ sorularına yanıt vermeli. Bu sorulardan biri, araştırmalara rağmen yanıtsız kalmışsa bunun nedeni haberde özellikle açıklanmalı. Kasımpatı değil celbere26 Ocak günkü gazetede ‘Kasımpatılı Karşılama’ başlıklı bir haber yer alıyor. CHP Lideri Deniz Baykal’ı Samsun Havaalanı’nda karşılayan iki partili kadın, birer buket çiçek veriyor. Fotoğrafa baktığımızda çiçeklerin kasımpatı değil, ‘celbere’ olduğu hemen fark ediliyor. Her iki çiçek türü arasında fark edilmemesi imkánsız farklar var. Habercilikte çiçekler de özen istiyor. Gülden AYDINEn iyi 10’lar nasıl seçiliyorCUMA ilavenizde yayımladığınız ‘En İyi 10’ları seçerken ne gibi bir kıstas kullanılıyor bilemiyorum. Ancak en iyi kanat restoranları arasında seçtiğiniz Beylikdüzü’ndeki bir lokantaya, gazetede okuyunca gittik, gördüğümüz bazı şikáyetlerimizi dile getirdik. En kısa zamanda düzelteceklerini söyleyerek özür dilediler.Aradan 1 ay gibi bir süre geçtikten sonra tekrar gittiğimizde herhangi bir düzelme olmadığını üzülerek gördük ve şikáyetlerimizi tekrarlayınca, işletme yöneticisi olduğunu söyleyen kişi, ‘Bizim buradaki uygulamamız böyle, nasıl isterseniz. Gelip gelmemek size kalmış’ dedi.Sizlerin seçerek halkı yönlendirdiğiniz bu yerde, bu tür bir davranışla karşılaşmak bizi hayrete düşürdü. Böyle seçimlerin, işyerlerinin birkaç kez denendikten ve müşteri düşünceleri alındıktan sonra yapılması gerekmez mi? Fehmi DOĞANTEMSİLCİNİN NOTU: Hürriyet Cuma ilavesinin ‘En İyi 10’ları, Türkiye’de bir ilke imza atarak çok başarılı oldu. Pek çok işyeri, Hürriyet Cuma’nın kupürlerini ya duvarlarına asarak, ya da özel tanıtım broşürü bastırarak bir övünç vesilesi olarak kullanıyor. ‘En İyi 10’lar’ adıyla bir kitap bile basıldı.Ancak en iyi 10’lar arasına giren işyerlerinde istedikleri sıcaklığı bulamayan bazı okurlar, zaman zaman şikáyetlerini dile getiriyorlar. Hürriyet Cuma, en iyi 10’ları konuyla ilgili tanınmış kişilerin puanlamasına göre seçiyor. Çoğunlukla seçilen yerler, belli bir kaliteyi genel olarak koruyorlar. Ancak tabii ki, bu işyerleri hakkında sonsuza kadar sürecek bir garanti verilemiyor. Örneğin,
seçim yapıldığı hafta en iyi kebabı yapan bir lokanta, zaman içinde kalitesini düşürebiliyor ve hatta kapanabiliyor.Sanırım böyle bir listeye girdiÄŸi halde kalitesini yitiren ya da müşterisine kötü davranan bir iÅŸyeri varsa, yapılacak en iyi ÅŸey oraya bir daha gitmemek olabilir.JFK’nin otomobili18 Ocak tarihli gazetenizde ‘Bush’u Bekliyor’ haberinizin içeriÄŸindeki John F. Kennedy’nin Cadillac marka bir otomobil içerisinde öldürüldüğünü belirtmiÅŸsiniz. Yanlış. Çünkü Kennedy’nin öldürüldüğü otomobil spor 1963 model bir Lincoln’dü. Lütfen emin olmadığınız konuyu yazmayınız.Ferruh CERÄ°TOÄžLUYarım yamalak‘Protez Takılmazsa Gözleri Görmeyecek’ baÅŸlığıyla haber yayımladınız; ama haber yarım yamalak. Protezin kaç paraya mal olduÄŸu ve yardım etmek isteyenlerin nasıl yardım edebileceÄŸi haberde niçin verilmiyor?NESRÄ°N ALTIN bzeyrek@dtss.com.sgUyanık demeyinALMANYA’da ve diÄŸer Avrupa ülkelerinde yeni madeni 1 YTL’yi Euro gibi kullanarak otomatlardan sigara, vs. alıp üstelik de parasının üstünü Euro olarak geri alan ve böylece ülkemizin tüm insanlarını kötü tanıtan, bizleri dünyaya rezil eden bu insanları haber yaparken baÅŸlıkta UYANIKLAR diye yazmanızı çok yadırgadım. Bunun neresi uyanıklıktır, böyle uyanıklık yerin dibine batsın! Bu sempatik sıfatın yerine çok ağır bir sıfat yazmaktan korktunuz mu? Birol KIRAÇElebaÅŸ-elebaşı7 Ocak tarihli gazetenizde, ‘Önderlik Ä°sterse Jakuziye Gireceksin’ manÅŸeti altındaki yazının giriÅŸinde ‘elebaşı’, yazının iç sayfalardaki devamında da ‘elebaş’ kelimeleri kullanılıyor. Medya bu adamın ‘elebaş’ mı, ‘elebaşı’ mı, ‘bölücübaşı’, ‘bölücü örgütün elebaşı’ mı olduÄŸuna bir türlü karar veremedi. Lütfen gazetemiz Hürriyet artık karar versin. DoÄŸrusu ‘elebaşı’ ve ‘örgütün elebaşısı’.Mükremin ÖZENÇEditörün özrü10 Ocak tarihli köşenizde, Ankara’daki namaz saatleriyle ilgili bir okur eleÅŸtirisi yer aldı. Hem okurumuzu aydınlatmak, hem de konuya açıklık getirmek istedim. Yaklaşık bir yıldan bu yana gazetemizin 3. sayfasında çıkan namaz vakitlerinin Ankara baskısında Ankara saatleriyle çıkmasını yakından takip etmekteyim. Ancak 2004’ün son günlerinde, birkaç gün bilgisayarlardaki program hatasından dolayı Ankara’daki namaz saatlerini yayınlayamadık. Sonra hemen düzelttik. Okurumuzdan özür dilemek istedim. Hikmet UÇAR-Ankara Yazı Ä°ÅŸleriOKURLARIMIZDAN KISA KISA...RAMAZAN ÖZDEMÄ°R Sayın Hürriyet Okur TemsilciliÄŸi; çok müstehcen fotoÄŸraf yayımlıyorsunuz, bunlar çocuklar üzerinde yanlış bir izlenim bırakıyor. Avrupa’da bile görsel ve yazılı basında ne kadar müstehcenlik olabilir tartışması yapılırken, sizden toplumumuzun deÄŸerlerine saygılı olmanızı bekliyorum. ÖZGÃœR AZMAZ Hürriyet Gazetesi ve yazarlarının desteÄŸiyle hükümete baskı uygulansa ve TC vatandaşı her ferdin yılda bir ya da iki adet fidan dikmesi zorunlu hale getirilebilse. Hani dikemeyenler de Orman Bakanlığı’na parasını verse, ne güzel olurdu.MURAT YILDIRIM Gazetemizde okuduÄŸumuz yazarlarımızın özgeçmiÅŸlerinin internet sitesine konularak onları daha iyi tanımamıza fırsat verilmesini diliyorum.MUSTAFA SÃœMELÄ° Sizden ricam, sevgili yazarlarımıza iletmenizi istediÄŸim bir ÅŸey var. Yazılarında kullandıkları yabancı ya da eski Türkçelerin anlamlarını parantez içine alıp bizi bilgilendirsinler.Â
button