Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2004 00:00
Sevgili Güzin ablacığım inanın ki çok kötü durumdayım. Ben 17 yaşında bir genç kızım. Lise son sınıf öğrencisiyim. Okulumuza dönem başında üç tane yeni öğretmen gelmişti. Birisi çok yakışıklı ve okulun bütün kız öğrencileri onun peşinde. Fakat bizim dersimize girmediği halde biz çok samimiydik. Bana şakalar yapardı. Çok güzel sohbet ederdik. Hatta bir gün beni öğrencilerin çıkışına kadar bekletti ayak üstü sohbet ettik. Şu ana kadar hiçbir öğretmenle bu şekilde samimi olmamıştım. Onu çok seviyordum. Onu 1 dakika görmeden yapamıyordum. Ve bir gün ben ona ‘‘Seni seviyorum’’ diye mesaj çektim. Cevap yazmadı. Bunu yazmamın sebebi bana vermiş olduğu umutlardı. Mesajdan sonra okulda birbirimizi görüyorduk ve konuşmuyorduk. Bir ay sonra arkadaşlarımın da zoruyla yine mesaj çektim. Bu kadar olaydan sonra nasıl böyle sessiz kalabiliyorsun seni anlayamıyorum diye. Yine cevap yazmadı ertesi gün beni çağırdı. Bana yaştan söz etti. Sanki çok yaşlıymış gibi. O 24 ben 17, ne var sanki? Daha sonra sen öğretmen ben öğrenci palavraları... Bir şeyler konuştu durdu. Ama Güzin ablacığım hala bana umut veriyor. Onu anlayamıyorum. Geçenlerde de okuldan bir hocayla çıktığını duydum. İnanamadım. Parmağında baktığımda ise iki yüzük vardı. Onu düşünmekten uyuyamıyorum. Onu çok seviyorum. Fakat nişanlanmasına rağmen hala bakıyor, hala bakıyor. Madem olmaz diyor. Neden bakıyor? Onu anlayamıyorum lütfen bana yardım et Güzin ablacağım çok kötü durumdayım. Hala onu çok seviyorum.KADIKÖY'DEN DERTLİ Sevgili kızım, bu genç adamın sana karşı gerçekten bir öğretmen ve öğrenci dostluğundan öte bir duygu beslediğini sanmıyorum. Sen belki de pek çok genç kız gibi, kolaylıkla umutlanıvermişsin. Bakışlarını yanlış yorumlayabilmiş olabileceğini hiç düşünmedin mi? Bu öykü bana bir arkadaşımın başına gelen bir olayı anlattı. Arkadaşım genç bir delikanlıyken bir okul kafesinde tek başına oturuyor kız arkadaşının gelmesini bekliyormuş. Bu arkadaşım aslında oldukça yakışıklı bir gençti. Miyop olduğu için gözlük takması gerekiyordu. (O senelerde lens pek sık kullanılmıyordu. Yakışıklılığına helal gelmesin diye hem de kız arkadaşıyla buluşacağından gözlüklerini takmamıştı. Böyle sürekli kapıya yönelik kız arkadaşını görebelmik için gözlerini kısarak bakarken birden karşı masalardan birinden bir genç kalkıyor ve ‘‘Sen ne hakla sevgilime seksi bakışlar fırlatıp onu kesiyorsun, ben seni parçalamaz mıyım?’’ diye üzerine saldırıyor. Arkadaşım da durumunu anlatıncaya kadar akla karayı seçiyor. İşte böyle güzel kızım, bu genç adamın sana mutlaka bir işaret vermek için bakması gerekmiyorki. Sana düşüncelerini güzellikle anlatmaya çalışmış ama sen bunları palavra şeklinde yorumluyorsun. Sana umut verdiğini söylüyorsun. Seninle dostken sana ilgi göstermiş seninle arkadaş gibi yakınlaşmış ama sen ona ‘‘Seni seviyorum’’ şeklinde mesaj atınca aklı başına gelmiş ve senin onu yanlış anladığını düşünerek hemen seninle ilgilenmeyi kesmiş. Ayrıca kızım, öğretmen, öğrenci masalı gibi yorumladığın olay bir gerçeği yansıtıyor. Genellikle lise çağlarında öğrencilerin karşı cinsten genç bir öğretmene aşık olduklarını düşünmeleri pek sık rastlanan olaylardandır. Ha elbette lise bitince böyle bir aşkın ciddiye dönüşüp evlilikle noktalandığı olaylara da rastlanmıyor değil. Ama burada bu genç adamın sözlü ya da nişanlı olması, sana da asla gerçek anlamda yüz vermemesi gerçeğini gözardı edemeyiz. Anladın mı, güzel kızım. Bu hayali aşktan vazgeçmekten ve kendi yaşıtlarınla arkadaşlık etmekten başka yapabileceğin bir şey yok.
button