OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 26, 2003 00:00
İstanbul'un Vefa semtinde 130 yıl önce kurulan Vefa Bozacısı'nın várislerinden Yusuf Ziya Vefa, 1994 yılında öldüğünde trilyonluk bir miras bırakmış ama aile bu mirası paylaşamadığı için parçalanmıştı. Yusuf Ziya Vefa'nın oğlu Cem Vefa, hile yaparak annesi ve kız kardeşlerine ait mirası bir arkadaşının üstüne geçirmekle suçlanmış, anne Adalet Vefa da (60), oğlundan hakkını alabilmek için kiralık katil tutup oğlunu öldürmeye teşebbüsle itham edilmişti. Neticede, kiralık katil olarak tutulduğu iddia edilen Halit Çakır, oğul Cem Vefa'yı öldürmeden, Cem Vefa onu Taksim'de bir otelde öldürmüştü. Üç yıl cezaevinde yattı ve çıktı. Oğlunun iddiaları üzerine Adalet Vefa da iki ayını cezaevinde geçirdi. Uzun süredir gözlerden uzak, annesinin evinde 300 milyon lira olan Bağ-Kur maaşıyla yaşıyor. Geçtiğimiz hafta kızı Deniz Vefa, Şehremini'de Vefa Boza adında bir dükkán açtı. Annesi Adalet Vefa da bu açılışa geldi. Bütün bu olayların üzerinden uzun yıllar geçmiş, cezaevinden çıkalı da üç yıl olmuştu. Artık her şeyi daha sakin, başından sonuna anlatabilirdi. Uzun konuşmamızın sonunda net olan tek şey, oğluna olan öfkesiydi.Ünlü bozacı Vefa Ailesi’ne nasıl gelin olmuştunuz?- Babam eski tulumbacılardandı ve çok içki içtiği için ölmüştü. 5 küçük kardeş ve annem ortada kaldık. Gecekonduda oturuyor, komşuların yardımıyla geçimimizi sağlıyorduk. Eşim Yusuf Ziya, yanında çalıştırdığı çalışanının bebeği olunca onu görmeye gelmiş, beni de orada görüp çok beğenmiş. Ama zaten evli, 120 kilo ve benden 22 yaş büyük birini beğenmem mümkün değildi. Üstelik sevdiğim biri de vardı. Fakat sevdiğim gidip başkasıyla nişanlanınca, ben de Yusuf'la evlendim. Aşk evliliği diyemeyeceğiz o zaman.- Benim için değil ama onun için aşktı. Ama iki seneye kalmadan ben de eşimi büyük bir aşkla sevdim. Hálá ona kavuşacağım günleri sayıyorum. Uçağa bile bindiğimde bütün erkeklere bakıyorum hiçbiri benimki gibi değil. 1994 yılında eşiniz öldü ve mirası yüzünden oğlunuzla kanlı bıçaklı oldunuz. Açgözlülüğü kim yaptı? Siz mi, oğlunuz mu?- Eşimin ilk evliliğinden olan çocuklarıyla sorunu vardı. Aramızda çok yaş farkı olduğu için, ‘‘Nasıl olsa senden önce ölürüm, sağlığımda bütün malları senin üstüne yapayım, gözüm açık gitmesin’’ dedi. Ben de, ‘‘Yapma çocukları bana düşman edersin’’ dedim ama beni dinlemedi. ‘‘Adın gibi adaletli olduğunu biliyorum, herkesin hakkını verirsin’’ dedi. Eşim öldükten sonra üvey oğlum Doğan Vefa ve ölen üvey kızımızın çocukları, ‘‘Babam bizden miras kaçırdı’’ diyerek dava açtılar. Sonuna kadar haklılardı. O sırada sürekli ameliyatlar geçiriyordum. Oğlum Cem'e, ‘‘Ağabeyinle git konuş, hakları neyse ver’’ dedim. Umumi vekaletname verirsem ne gerekiyorsa yapacağını söyledi. Vekaletnameyi verdim, gidip abisiyle konuştu. ‘‘Fabrikayı ve 80 tane arsayı onlara verdim’’ dedi. ‘‘Kız kardeşlerinin de hakkını verelim, benimkiler nasıl olsa senin’’ dememe kalmadan ‘‘Ne hakkıymış, onların hakları bende baki’’ diye bağırmaya başladı. Sonradan öğrendim ki, abisine 80 değil 65 arsa vermiş. Sizden gizli mallarını üzerine geçirdiğini ne zaman anladınız?- Gazeteyi açtım Merter'de bir daire satıldığını gördüm. Benim de Merter'de bir dairem vardı, arayıp kaça satıldığını ve kimin sattığını sordum. ‘‘Gizli satılıyor’’ dediler. Sonradan emlakçı, sahibi Cem Vefa deyince, ‘‘Allahım bu çocuk ne yapıyor’’ dedim. Çünkü Cem, o daireyi ağabeyine verdiğini söylemişti. Bunu öğrenince vekaletimi iptal ettirmek için notere gittim. Noter yüzüme bakıp, ‘‘Hanımefendi oğlunuz geldi vekaletnameleri çoğalttı. Çok geç kaldınız’’ dedi. Tapu dairelerine gittim. Oğlumla birlikte oturduğumuz Kanlıca'daki yalının bile, oğlumun çocukluk arkadaşı Cansel Ünbay adına satıldığını öğrenince tapu müdürünün odasında yığıldım.Kimdir Cansel Ünbay?- Namazında niyazında çok efendi bir çocuk olduğu için, oğluma hep onu örnek gösterirdim. Ama eşim Cansel'i hiçbir zaman sevmemişti. Oğluma umumi vekaletname verdiğim zaman, elini göğsüne bastırıp, ‘‘Adalet teyze, Cem sana bir yanlış yaparsa karşısında beni bulur, içini rahat tut’’ dedi. ONU EN SON GÖRÜŞÜMOlanlardan sonra oğlunuzla ne zaman yüzleştiniz? - Tapulara gidip, olanları öğrendiğimde eve gidemedim. İki gün arkadaşımın yanında kaldım. Her şeyden iyice emin olunca, bir avukat tutup dava açtım ve mallara tedbir koydurttum. Oğlumu arayıp hesap soracaktım ama ne diyeceğimi bile bilmiyordum. Aradım, arkadaşımın evine gelmesini söyledim. İçeri ‘‘selamünaleyküm’’ diyerek girdi. ‘‘O selam senin ağzına yakışıyor mu? Sen bana ne yaptın?’’ dedim. Eliyle işaret edip, ‘‘Kızlarının şeyine tıkar mısın her şeyi, adama böyle koyarlar işte’’ dedi. Ayağa kalktım, önümdeki sehpayı kaldırıp kafasına vurayım istedim ama kalkmamla bayılmam bir olmuş. Onu en son görüşüm bu oldu.Mahkeme aşamalarında hiç görmediniz mi?- Bir kez mahkemede gördüm. Hayatımda utanç nedir bilmiyordum, 58 yaşında ellerim kelepçeliyken ilk kez utancın ne olduğunu anladım. Öyle acılar çektirdi ki, ahirette bile onu tanımayacağım. Zaten evlatlıktan ret davası da açtım. Birlikte yaşadığınız yalıdan kim önce ayrıldı?- Ben arkadaşımın evindeyken, evdeki televizyona kadar alıp götürmüş. Hatta bir arkadaşımdan, daha üstüme bile geçirmeye fırsat bulamadığım bir BMW araba almıştım. Onu bile almış. Beni beş kuruşsuz ortada bıraktığı yetmiyormuş gibi evden ayrılırken çek defterimi bulup, 7 sayfa koparmış. Ben bunu çok sonra, hiç tanımadığım insanlar ‘‘Bize borcunuz var’’ diye kapıma dayandığında anlayabildim. Onun için de ayrıca mahkemelere düştük.Bütün evleriniz elinizden gidince nerde yaşamaya başladınız? - 90 yaşındaki annemin evine döndüm. 130 metrekarelik bir kooperatif evim vardı. Cem, nasıl olmuşsa bu evi unutmuş, şimdi annemle birlikte o evde yaşıyoruz. Ama yönetici bir gün kapımı çalıp, ‘‘Hanımefendi bu eviniz açık arttırmada satılıyormuş’’ dedi. Cem, çek defterimden kopardığı yapraklarla beni borçlu gösterdiği için, borçlarım karşılığında evim açık arttırmaya çıkmış. Mahkemede Cem'in benim yerime attığı imzaların sahte olduğu ortaya çıkınca evimi kurtarabildim. Beni sokakta bırakacaktı. İnanabiliyor musunuz, bu nasıl bir öfke, anlayamıyorum. Şu anda geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz?- 300 milyon Bağ-Kur aylığım var ve o her şeyin azını layık gördüğüm iki kızım bana bakıyor.OĞLUNU ÖLDÜRTMEK İÇİN KİRALIK KATİL TUTTU MU?Oğlunuz sizi kiralık katil tutup, onu öldürtmeye çalışmakla suçlamıştı. Kiralık katil tutmuş muydunuz?- Evladı ne kadar kötü olursa olsun, bir anne mümkün değil böyle bir şey düşünemez. Bakırköy'de mahkemelere gide gele adliye koridorlarında birileriyle tanıştık. Bana gelip, ‘‘Abla biz seni medyadan okuduk. Mağduriyetini biliyoruz’’ dediler. Koridorda sohbet ederken BMW arabamı istersem, oğlumdan geri alabileceklerini söylediler. Sonradan öğrendim ki, bu insanlar ülkücüyüz diye mahkeme koridorlarında benim gibileri seçer, mağduriyetlerini gidermeye çalışırlarmış. ‘‘Tamam gidin alın o zaman arabamı’’ dedim. Ama öyle olmamış. Oğlumla, Kırklareli'nde tarihi eser kaçakcılığıyla uğraşan biri arasında bir anlaşmazlık varmış. Adliyede tanıdığım bu çocukları, kuyumculukla da uğraşan o kişiler tutmuşlar. Oğlum zaten ‘‘Ben artık bozacılıkla falan uğraşamam’’ deyip karanlık işlere de karışmış. O çocuklarla benim oğlum Taksim'de Dilson Oteli'nde kavga ederken, oğlum o çocuklardan birini öldürmüş. Sonra da, ‘‘Bu insanları annem beni öldürtmek için tuttu’’ demiş.Yapmadığınızı mı söylüyorsunuz. O zaman niye cezaevine girdiniz?- Olayın olduğu sırada adli tatildi. Hakimler, oğlumun söylediklerine itibar ettiler ve hiçbir delil olmadan beni iki ay Bakırköy Tutukevi'ne yolladılar. 2 ay sonra adli yıl başlayınca dosyayı okuyan hakim, zaten ortada bir şey olmadığını gördü ve beraat ettim. İnanın, hálá bir kabus gördüğümü ve birinin beni uyandırınca her şeyin normale döneceğini sanıyorum. Miras davanıza ne oldu peki?- Oğlum mahkemeye çıkıp, ‘‘Annemle bir olup, bütün malları Cansel Ünbay'a sattık’’ dedi. Ben de ‘‘Cansel bunları alacak parayı nereden bulmuş, ispat etsin. İşi yok, ailesi zengin değil, bu serveti yapmak için yaşı müsait değil’’ dedim. Ramazan ayıydı, bir sürü yalancı şahitler getirdiler. Gözümün içine baka baka, ‘‘Biz bu hanıma 550 bin dolar verdik’’ dediler, deliye döndüm. İnsan ne çaresiz hallere düşüyormuş. Velhasıl mahkememiz 7 yıl sürdü ve ben mahkemeyi kaybettim. Hakime,‘‘Neye dayanarak bitiriyorsunuz bu davayı’’ diye isyan ettim. Daha mallarımızın kıymetinin keşif bedeli bile gelmemişti. ‘‘Şahsi kanaatime dayanarak bitiriyorum’’ dedi. Hakaret ettim, ‘‘Şerefsiz kaç para aldın’’ diye bağırdım. Beni tutuklatması gerekirken, başını öne eğip, eliyle git git diye işaret edip, beni mahkemeden çıkardı. Mahkeme şu an temyiz aşamasında.ÜVEY OĞLU
TRAFİK KAZASINDA ÖLDÜ ÜVEY KIZI CİNAYETE KURBAN GİTTİEşimin ailesi mutaassıptı ama eşim içkisini de içer, hayatını da yaşardı. Biz evlendikten 10 yıl sonra eşimin 21 yaşındaki oğlu bir trafik kazasında ölünce mahvoldum. İçimi rahatlatmak için namaz kılmaya, dini kitapları okumaya başladım. Ben bunlara daldıkça oğlanı unuttum, kendi derdime düştüm, ‘‘Ben bugüne kadar ne boş yaşamış, ne hatalar yapmışım’’ dedim.
Yemek yemeyi bile unutup, kafamı seccadeden kaldırmaz oldum. Sesler duymaya baÅŸlıyordum. Psikolojik tedaviye baÅŸladım. OÄŸlanın ölümünden iki yıl sonra bu sefer de, aktör Önder Somer'in karısı olan üvey kızımız bir cinayete kurban gitti. EÅŸim bu ölümlerden sonra her ÅŸeyi bıraktı, birlikte hacca gittik. Büyük kızım ortaokulda okuyordu, kapansın istedim kapandı. OÄŸlumu yatılı bir Kuran kursuna verdim. Bütün deÄŸerlerimin altüst olduÄŸu bir iki yıl geçiriyordum. Çocuklarımı böyle yönlendirmemem gerekirdi ama yaptım. Åžimdi bu hatalarımı anlıyorum. Psikolojik tedavi aldığım zamanlar sadece oÄŸlumu deÄŸil, kızlarımı ve kocamı da ihmal etmiÅŸtim. Ama o kısa bir dönemdi ve sonra kendime geldim. Vefa ailesinde bir tane erkek evlat kaybedildiÄŸi için, oÄŸlumuza daha bir ihtimam gösteriyorduk. Ä°ki kızdan sonra erkek doÄŸurdum diye belki kızlarımı ihmal etmiÅŸimdir ama oÄŸluma hepsinden çok ilgimi verdim. Sadece yatılı okula verdiÄŸimiz için hep söylenir,‘‘Siz burada varlık içindeyken ben orada sayılı zeytin yedim’’ derdi. Ama ortaokulu bitirince eve aldık zaten. KOÄžUÅžUNDAKÄ° SATANÄ°ST KIZ ÇAYINI BÄ°LE KARIÅžTIRIP ONA VERÄ°YORDUBeni cezaevine götürürlerken sürekli aÄŸlıyordum. KoÄŸuÅŸa girer girmez, Ortaköy'de bir kızı öldüren satanist kız Zinnur GülÅŸah'ı karşımda görünce, çok korktum. ‘‘Allahım, ben nereye geldim’’ dedim. Haberlerde de o kızı izlediÄŸimde, görüntüsünden çok ürküyordum. KoÄŸuÅŸumuz 14 kiÅŸilikti. Sonra o kızın da, korktuÄŸum gibi bir kız olmadığını, zavallı ve acınacak bir halde olduÄŸunu gördüm. GülÅŸah, hep yalnızdı, kimse onunla konuÅŸmuyordu. Çok acıdım haline konuÅŸmaya baÅŸladım. Dini kitaplar verdim. Sonra o da bana, annesinin getirdiÄŸi dini kitapları verdi. Fakat herkes hangi suçtan yattığını anlatırken, bir tek o anlatmıyordu. Arada bir, ‘‘Ortaköy'ü çok özledim, bir çıkabilsem. Ben oralarda neler yaÅŸadım’’ diyordu. KoÄŸuÅŸun en yaÅŸlısı bendim. Herkes bana çok iyi davranıyordu. GülÅŸah bile çayımı karıştırıp öyle veriyordu bana. Â
button