Güncelleme Tarihi:
- İki müzik tutkunu birbirinizi nasıl buldunuz?
ZEYNEP ALASYA: 2003’te babamın aracılığıyla Melih Kibar’ın yanında çalışmaya başladım. O sırada bu arkadaş (eşi Alpay Bey’i gösteriyor) Kibar’ın müzik asistanıydı. Bir süre birlikte çalıştık, jingle’lar yaptık. Bu arada bir albümüm olsun istiyorduk ve Alpay ile albüm çalışmasına başladık. Müzik duygusal bir iş olduğu için zamanla aramızda etkilenme başladı. Sanki o güne kadar aşkı aramış ve sonunda büyük aşkı birbirimizde bulmuş gibi hissediyorduk.
- Neydi size böyle hissettiren?
ALPAY GÖLTEKİN: İkimizin de evlilikleri yeni bitmişti. Aşkın verdiği cesaretle bir anda önünde diz çökerek evlenme teklif ettim. Oysa normalde insan bir evlilikten çıkınca “Aman yeter!” der. Ama Zeynep’i gördüğüm anda, işte evleneceğim kadın diye düşündüm. Zeynep’in içinde sanırım böyle büyük bir kıvılcım yoktu ama ısrarımla onu kendime aşık ettim.
- Öyle bir anlatıyorsunuz ki sanki her anınızda birbirinizi romantizmle havalara uçuruyorsunuz...
ZEYNEP ALASYA: İşte röportajın bittiği nokta bu! Öyle çok romantik şeyler yok. Gerçi Alpay’ın mavi gözleri yeter.
- Peki, hep müzik konuşan sıkıcı bir çiftsiniz o halde?
ZEYNEP ALASYA: Biz de arada dedikodu yapıyoruz. Baş başayken sadece müzik araştıralım gibi bir durumumuz yok. Ama arkadaşlarımız eve gelir daha ikinci dakikada, “Alpay hadi piyanoya, Zeynep bir şarkı söyle” diye başlarlar. İlkokulda bile yan sınıflardan gelip “Şarkı söylesene” derlerdi.
- 5 buçuk yaşındaki oğlunuz Ali de şimdiden geleceğin müzisyeni gibi. Evde kendi gitarları bile var…
- Ali ilk “Baba” dedi, sonra “Dede” üçüncü lafı “Gitar” oldu. “Anne” ise 18’inci kelimesiydi herhalde. Düşününce çok ayıp geliyor! Gerçi Ali anne karnında bile hep müzik dinledi, onu duyarak gelişti ve hayatından hiç eksik olmadı. Arada kendi kendine piyano çalıyor. 1 buçuk yaşında beste yapmaya başladı. O bizim küçük Mozart’ımız.
BABAMI EŞİYLE BEN TANIŞTIRDIM
- Babanızın ikinci eşi Jülide Hanım’la arkadaş olduğunuz ve onları tanıştırdığınız doğru mu?
- Evet, hatta nikâh şahitleri de ben oldum. Jülide Hanım’la Melih Kibar’ın yanında çalıştık. Ben ona kısaca ‘Jüjüm’ derdim. Bir gün Kibar için hazırladığımız şarkılardan bir konser veriyorduk. ‘Uçurtma’ adlı bir şarkım vardı. O şarkıda ikisinin birbirlerine bakışlarını sezdim. Kıvılcımlar çaktı ve aşık oldular. Ardından babam benden yardım istedi ve onları tanıştırdım.
- Anneniz hiç bozulmadı mı?
- Annem Oya oyuncu ve o da ikinci evliliğini yaptı. Jülide ve babamla da hâlâ çok yakın arkadaş.
ZEYNEP ALASYA
“Alpay, babam gibi kalbinde pırlanta taşıyor. Aynı zamanda o, benim büyümeyen çocuğum”
Ben ondan iyi oyuncu olamam o da benden iyi şarkıcı olamaz
- Zeki Alasya’nın kızının müzisyen değil oyuncu olmasını beklerdik…
- Müzik hayatımda hep vardı. 4 buçuk yaşımdan itibaren piyano eğitimi aldım. Müziğe ilgim ve kabiliyetim vardı. Tabii oyunculuğa da hayır demem (gülüyor).
- İlk albümünüzü geçen yıl çıkardınız. Yıllarca müzikle uğraşıp niye o kadar beklediniz?
- Müzikal anlamda hazır olmadan bir şeyler yapabilecek biri değilim. Melih Kibar ve Sezen Aksu ile çalıştım. İlk adım biraz geç geldi ama sağlam bastım. Tamamen kendime ait, iç yapım bir albümdü.
- Müzikal tarzınız ne?
- Bunu ancak ‘pop ama!’ olarak tanımlayabilirim.
- Ne demek o?
- Pop dendiğinde insanlar biraz burun kıvırıyor. Çünkü magazin programının altına döşensin diye yapılmış şarkılar var. Onlara pop diyorsak, benimki ‘pop ama!’ oluyor.
- Müzik kariyerinizde soyadının hiç negatif etkisini gördünüz mü?
- Olmaz mı? Allahtan ayrı branşlardayız ki mukayese edilemiyoruz. Ben babamdan daha iyi oyuncu olamam ama o da benden daha iyi şarkıcı olamaz. Tabii ünlülerin çocuklarına önyargı var. Aslında çok başarılı olmadan önümüzde kapılar açıldığını sanıyorlar. Ama bunları kırdım sanırım. Babamın soyadını kullanacak olsaydım o daha da popülerken 17 yaşımda yapardım. Medya sürekli bizi bir arada görmek istiyor ama bizim apayrı işlerimiz var bu algıyı kırmak istiyorum.
- Peki neden buna rağmen eşinizin değil babanızın soyadını kullanıyorsunuz?
- Doğduğumdan beri soyadım Alasya! Nüfusumda da Zeynep Alasya Göltekin yazıyor. Ama fonetik olarak Alasya’yı daha çok seviyorum.
- Eşiniz buna bozulmuyor mu?
- (Alpay Göltekin lafa giriyor) Kadın nasıl olsa benim kadınım!
ALPAY GÖLTEKİN
“Zeynep, aşık olunası bir kadın ve çok doğrucu. Bu yüzden hep burnunun dikine gidiyor”
Bu ülkede biri Oscar alacaksa o mutlaka ben olurum
Babam Faruk Göltekin müzisyen, gitar çalıp şarkı söylerdi. Beni de teşvik etti, 6 yaşımda eve piyano alındı. İlk bestemi yaptım. Ardından konservatuvar okudum. Ailem istediği için Deniz Harp Okulu devreye girdi. Ama orada bile kendimi müzikle yoğurdum. Sinema salonunda sürekli piyano çalardım. Arada gizli sahne çalışmaları yapıyordum. Doğu ve Batı müziğini harmanlamayı sevdiğim için hayran olduğum Melih Kibar’ın yanında çalışmaya başladım. Orada görüntü üzerine müzik yapmaya karar verdim. Yüzlerce reklam, film ve belgesele müzik yaptım. Şimdi ‘Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam’ın müziklerini hazırlıyorum. Dizi müziklerine önce karakterlerin analizleri üzerinde çalışarak hazırlanıyorum. Film müziği dalında bu ülkede biri Oscar ödülü alacaksa o da ben olurum diye düşünüyorum.