Güncelleme Tarihi:
ÇUKUROVA’DAN
Y.Sinan TANYILDIZ
Adana’da tıbbî cihazlar satan bir firmanın başındaydı Gülten Hanım. Onun hayat hikayesi filmlere konu olacak kadar dramatikti, ancak o hiçbir zaman yılmadı, hayatla mücedeleyi elinden bırakmadı. Onurlu bir yaşam mücadelesi verdi ve şirketini bugünlere taşıdı, ayakta kalmasını bildi.
Gülten Hanım’ın eşi merhum Enis Sayıt Bey sivil toplum örgütlerinin kuruluşunda ya liderlik yaptı ya üye oldu. Adana Tenis Dağcılık Kulübü’nden tutun, Adana Rotary Kulübü’ne kadar çoğu derneğin kuruluşuna öncülük etti.
Enis Bey Fenerbahçeliler Derneği’nin de en eski üyelerindendir... O başarılı bir işadamı, yardımsever bir insandı.
Ne yazık ki 4 yıl önce geçirdiği bir kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı. İlk kalp krizinde Gülten Hanım 112’yi aramıştı. Hızır Servis gerçekten adı gibi hızlıydı. 3 dakikada eve gelmiş ve Enis Bey’i hayata döndürmüştü, ancak daha sonraki günlerde tedavi sonuç getirmeyince Enis Bey hayata gözlerini yummuştu.
O yıllarda 112’nin başındaki Dr. Fulya Hanım, Gülten Hanım’a bir ihtiyaçtan bahsetmiş, 112 ambulanslarında nefes almayı kolaylaştıran aparatlardan bulunmadığını söylemişti. Gülten Hanım da eşinin hayatını kurtaran 112’ye seve seve bu aletleri hibe etmişti...
Enis Bey’in vefatından sonra oğulları Mehmet bir gece acı çekerek kıvranıyordu. Vücudunda kırmızı kırmızı pullar oluşmuştu ve nefes almakta zorlanıyordu.
Gülten Hanım hemen 112’yi aradı ve yardım istedi...
112 Acil Servis’in ambulansı 5 dakikada gelmiş ve olaya müdahale etmişti. Küçük Mehmet ambulansa bindirilmişti. Araç hastaneye doğru gidiyordu ve Mehmet’in rahat nefes alması için annesinin bağışladığı aparat ağzına bağlanmıştı...
Mehmet rahatlamıştı...
Gülten Hanım o günü anlatırken gözyaşlarını tutamadı :
“Kim diyebilirdi ki hediye ettiğim bu aparatlar bir gün benim çocuğumun hayatını kurtaracaktı?”
Ve o günden sonra Gülten Hanım, hayır kurumlarına bağış yapmaktan kaçınanlara bu hikayeyi anlatıyordu.
Sizler de tıpkı Gülten Hanım gibi hayır kurumlarına yardım edin. Kan verin, araç hediye edin. Elinizden geleni yapın...
Belki de bir gün armağan ettiğiniz bu araçlar, sizin, çocuğunuzun hayatını kurtarabilir...
İşte Çukurova böyle bir yer...
Bu bölgenin insanları hep vermeye alışıktır. Buralarda yardımlaşma alabildiğine fazladır. Çünkü burası hem bereketli toprakların, hem de iyi insanların çok olduğu bir bölgedir...
Serdar’ın notu : Sinan dostum, o kadar isabetli bir çağrı yapmışsın ki... Öğrencilik yıllarımızda Petro Maraşoğlu adında bir arkadaşımız vardı. Aslan gibi, yakışıklı, parası pulu olan bir delikanlıydı. Hayattaki en büyük hayali LA dediği Los Angeles’e gitmekti. Gitti de. Ama göremedi. Daha havalimanından şehre giderken, trafik kazası geçirdi. Üç hafta komada kaldı ve 19 yaşında öldü. Biz, 10-12 arkadaşı, Petro’nun hatırasını nasıl yaşatabiliriz, diye düşünürken, fikir kimden geldi unuttum, Taksim’deki İlkyardım Hastanesi’nin bir odasını donatmaya karar verdik. Bir acil servis odası tam teşekküllü donandı ve kapısına “Bu oda Petro Maraşoğlu’nun anısına teçhiz edilmiştir” gibi bir plaka koyuldu. Yıllar sonra, bu odaya katkıda bulunan arkadaşlarımızdan birinin babaannesi banyoda düşerek beyin kanaması geçirdi. Apar topar İlkyardım Hastanesi’ne kaldırıldı ... ve Petro’nun odasında tedavi gördü.