"Oğlum normal değil"

Güncelleme Tarihi:

Oğlum normal değil
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2011 11:59

Survivor adasının en çılgınlarından birisi o... Yaptıkları, yapacaklarının garantisi gibi duruyor. Televizyon dünyasında neredeyse bir fenomen olmak üzere.

Haberin Devamı

TANER TARLACI FOTOĞRAFLARI

Adanın çılgını Taner, peki gerçek hayatta nasıl? Yengeçlere kendini ısırtan, ateşlere atlayan, ağaçlara tırmanan çılgın Taner’i bir de Mersin’de yaşayan anne Hatice Kübra Tarlacı ve baba Ahmet Tarlacı’dan dinlemek gerek.

İlk önce Taner’in çocukluğundan başlayalım... Nasıl bir çocuktu?
- Hatice Kübra Tarlacı: Taner hiperaktif bir çocuk, okulda da evde de aynı şekilde. Eğer okulda arkadaşları ona bir şey yaptılarsa, o da onlara aynısını yapar, karşılığını verirdi; daha 3,5 yaşında falandı.

Küçükken de böyleydi yani...
- Hatice Kübra Tarlacı: Aynen... Çok zor şartlar altında büyüttük biz onu. Problemli, gazlı bir çocuktu. İki sene uyku uyumadan büyüttük. Çocukluğunda da böyle hiperaktifti. Bir olayını anlatayım... Bizim telefon fişliydi ve ben fişini çekip kaldırıyordum telefonu, sırf oynamasın, bir şey yapmasın diye. Ama o gün unutmuşum. Telefonu arıyorum, telefon yok. Taner’e diyorum ki “Oğlum telefonu gördün mü sen?”, “Hı hı” diyor. “Nerede diyorum?” Gitmiş tuvalete atmış, sifonu da çekmiş. Ondan sonra tamirci geldi, diyor ki “Senin şeytan nerede”...

Oğlum normal değil

Taner'in annesi Hatice Kübra Tarlacı  ve babası Ahmet Tarlacı



Şeytan mı diyorlardı Taner’e?
- Hatice Kübra Tarlacı: Evet.

Taner’in kardeşi var mı?
- Hatice Kübra Tarlacı: Ablası var, iki kardeşler.

Kaç yaş var aralarında?
- Hatice Kübra Tarlacı: 10 yaş.

KENDİSİNE TOKAT ATAN ÖĞRETMENİNİ TEKMELEDİ

Siz Almanya’daydınız, sonra Mersin’e geldiniz. Sonra da Taner okumak için Kıbrıs’a gitti. O yüzden mi aksanı var?
- Ahmet Tarlacı: Türkçe bilmiyordu, bu birinci neden. İkincisi, Almanca biliyor, geldi burada ortaokul ve liseyi okudu, ondan sonra Kıbrıs’a gitti, Kıbrıs’ta İngilizce’ye başladı. Orada bir de Kıbrıs aksanı edindi. Şimdi Taner Almanca, Türkçe, Kıbrıs aksanı, İngilizce arasında bocalıyor. Karma bir lisanı oldu. Bütün sorun bundan kaynaklanıyor.
- Hatice Kübra Tarlacı: Bir de çocuğun buraya adapte olması çok zor oldu. Biz burada okula verdik onu, okulda bir merasim yapılacakmış, demişler ki sıraya gir. Anlamamış çocuk, ne bilsin, öğretmen de buna tokat atmış.

Bu Mersin’deyken mi oluyor?
- Hatice Kübra Tarlacı: Burada... Çocuk tokat yiyince arkasına dönüvermiş, arkadan da tekmeyi atmış öğretmene...

Nasıl yani?
- Hatice Kübra Tarlacı: Avrupa’da öğretmenin bilhassa çocuklara tokat vurması falan çok abes. Öğretmen ona tokat vurunca, o da öğretmenine tekme atmış.

HAYVANLARLA ARKADAŞ OLUR HEP KENDİNİ ISIRTIRDI

Herkes Taner’i çok seviyor. Her zaman böyle mi?
- Hatice Kübra Tarlacı: Aynen. Hayvan sevgisi de çoktur...

Evet, ben size onu da soracaktım. Taner hayvanlarla çok içli dışlı...
- Hatice Kübra Tarlacı: Evet, onu da açıklayayım. Sincapları vardı iki tane, buradaydı yuvaları. Taner de onların yanında oturur, kedi gibi onlarla oynardı. İsimleri Finduk ve Finduks’tu. Biri erkek, biri dişi...

Yani, hayvan sevgisi böyle başladı.
- Hatice Kübra Tarlacı: Evet çok hayvan seviyor, kıyamıyor.
- Ahmet Tarlacı: “Bana hayvandan değil insandan bana zarar gelir” diyor.
- Hatice Kübra Tarlacı: Zaten hayvanlara ısırtıyor kendini.
- Ahmet Tarlacı: Ama ne var tıp ilerledi, teknoloji ilerledi, gider aşısını yaptırır; onun yorumu böyle.

Yengece dilini ısırttı... Siz burada izlerken kötü oldunuz mu?
- Hatice Kübra Tarlacı: Üzüldüm, herhangi bir kanama olur diye ama orada doktorlar var, o kadar da önemli değil. Alışığım bu tip görüntülere, benim oğlum normal hayatta da böyle ısırtır kendini küçük hayvanlara.

BİR BABA OLARAK ONU NORMAL GÖRMÜYORUM

Taner ateşe atıyor kendini, uzun uzun sopalarla ağaçların üzerinden atlıyor. Korkmuyor musunuz?
- Ahmet Tarlacı: Normal görmüyorum. Bir baba olarak, bir aile olarak biz onu normal görmüyoruz.

Adada mı normal görmüyorsunuz?
- Hatice Kübra Tarlacı: Ben görüyorum, normal görüyorum. Orası bir ada, orası çılgınlık yapmak için bir yer. Ben zaten oğlumu kendime benzetiyorum.

Taner annesine benziyor yani?
- Hatice Kübra Tarlacı: Ben de öyleyim, hiçbir şeyden korkmam. İki kilometre yüzerim, her gün 10 kilometre yürürüm.

Çok sağlıklı ve dinç duruyorsunuz ikiniz de.
- Ahmet Tarlacı: Ben aslında şunun için Taner’i tasvip etmediğimi söyledim; hiç kimse bile bile kendisini ateşe atmaz.
- Hatice Kübra Tarlacı: Çocuk öyle, çılgınlık yapmasa adada nasıl vakit geçirecek? Vallahi ben de yaparım. Temkinli olmasa zaten yapmaz.

Yani Taner yaş tahtaya basmaz diyorsunuz. Öyle mi anladım?
- Hatice Kübra Tarlacı: Yok, ben onu bir anne olarak anlıyorum... Küçükken bir arkadaşı bisikletle ayağının üstünden geçmiş. “Bu böyle kalmaz, ben bunu devam ettiririm” dedi bana. Daha 3 yaşında... 3 gün sonra, ben işteyken ayağını yaralayan çocuğu bindir bisikletin arkasına. Bisikletin arkası da bozuk, bunu biliyor. Çocuğu düşürüyor kafa üstü. “Ben intikam aldım” dedi. Çok zeki...

Peki biz Taner’i izlerken onu biraz umursamaz, biraz böyle dünya yansa umrunda olmaz gibi görüyoruz. İçine mi atıyor?
- Hatice Kübra Tarlacı: Hayır, içine atmıyor.

Yani Taner hep böyle neşeli mi?
- Hatice Kübra Tarlacı: Evet, hep böyle neşeli.

Haberin Devamı

TANER BUGÜNE KADAR HİÇ AŞIK OLMADI

Taner en son ne zaman aşık oldu? Ya da siz bunu biliyor musunuz?
- Ahmet Tarlacı: Taner hiç aşık olmadı.

Hiç kız arkadaşı da mı olmadı?
- Ahmet Tarlacı: Oldu, çok oldu.
- Hatice Kübra Tarlacı: Bir tanesine aşık oldu. Kıbrıs’ta bir kıza.

Yani bir tanesini çok sevdi?
- Hatice Kübra Tarlacı: Yani sevgi değil de alışkanlık. Ondan başka onun yanına gidip onunla diyalog kuran yoktu. O alışkanlıktı aslında. Onunla uzun süre arkadaşlık etti, 6-7 sene.

Peki Taner ne tip kadınlardan hoşlanır? Şarışın mı, esmer mi?
- Hatice Kübra Tarlacı: Sarışınlardan hoşlanır, Avrupai kızlardan. Neden, çünkü çocuğun hep Avrupa’ya karşı bir özlemi var. Orada yetişti. Buraya alışamadı.

Taner yarışmadan sonra evlilik kararı verse tepkiniz ne olur?
- Hatice Kübra Tarlacı: Vermez. Ama verirse versin, hiç önemli değil.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!