Oğlum için dünyayı yıkarım

Güncelleme Tarihi:

Oğlum için dünyayı yıkarım
Oluşturulma Tarihi: Ekim 15, 2009 01:00

Bir süredir Çocuktal Al Haberi programını sunan Bergüzar Korel'in gözleri ışıl ışıl şimdilerde... Minin oğlunu kucağına almak için gün sayan oyuncu, "O dünyaya gelmek istedi, ben de engel olmadım. Bu noktadan sonra biri ona zarar verecek bir şey yapmaya kalksa, dünyayı yıkarım gibi hissediyorum" dedi.

Haberin Devamı

BERGÜZAR KOREL FOTOĞRAFLARI

MUHTEŞEM BİR DÜĞÜNLE EVLENMİŞLERDİ (FOTO-GALERİ)    

*“Çocuktan Al Haberi” programına başladınız. Daha önce bu programı izliyor muydunuz?                  

- Kaç yıl oldu bilmiyorum ama Berna Laçin sunarken keyifle izliyordum.

*Çocuklar üzerinde garip bir etkiniz var. İzlememelerine rağmen “Binbir Gece” dizisinden beri sizi çok seviyorlar...

- Sanırım onları çok sevdiğim için... Çocuklar ve hayvanlar, en zayıf noktam diyebilirim. Zaten son zamanlarda daha da duygusallaştım. Hayvanlar ya da çocuklarla ilgili kötü bir şey görsem dayanamayıp hemen müdahale ediyorum. Mesela bir keresinde köprü girişindeki yeşilliklerin orada, yol kenarında dilenci bir kadın çocuğunu dövüyordu. Arabayı durdurdum, indim “Ne yapıyorsun” dedim. 3-4 yaşında çocuğu dilendirmesine, dövmesine dayanamadım. Kadının gırtlağına atlayacaktım. Bazen gözüm dönebiliyor, kontrolümü kaybedebiliyorum.

*Çocuklarla iletişiminiz nasıl?   

- Beni arkadaş olarak benimsiyorlar. Çünkü onlarla her zaman normal bireylermiş gibi konuşurum, asla küçük görmem. Bütün çocuklarla tokalaşırım, ismimi söyleyip tanışırım. Kendi çocuğum olduğunda da böyle davranacağım.

CİN OLMADANADAM ÇARPAMAM

*Sizin çocukluğunuz nasıl geçti?


- Biz bahar geldi mi dışarıya atardık kendimizi, bahçeden içeri girmezdik. şanslı hissediyorum kendimi o anlamda... Çünkü ben patikalardan da kaydım, ağaçlara da tırmandım, bir sürü hayvan besledim. Kaldığımız yer Ulus’ta bir siteydi ama Ulus’un en eski sitelerindendi... Öyle havuzlu mavuzlu bir yer değildi yani...

*Ya arkadaşlarınız...

- Çok vardı. Mesela Emel Müftüoğlu’nun kızı Çağrı... Çok eğlenirdik birlikte. Yaz denince akla gelen ilk şey sokaktı. Biz gece yarılarına kadar saklambaç oynar, annelerimiz balkonlarda çay-kahve içerdi. Komşuluk vardı. Güzel bir çocukluk yaşadım.

*“Oyuncu olacağım” dediğiniz zamanı hatırlıyor musunuz?

- Ben hiç “Çok iyi bir oyuncu olacağım, dans eğitimi alacağım” demedim.

*Hobilerinize bakıyorum da kickboks’tan biniciliğe, fotoğraftan voleybola kadar pek çok başlık var. Biraz maymun iştahlısınız sanki...

- Babam çok yönlü bir çocuk olmamı istiyordu ve evet, ben de maymun iştahlıydım. Her şeyi yapmak istiyordum. Ama bir gün “Bergüzar her zaman, her şeyi yapamazsın. Bu dünyadaki bütün hobiler senin için değil” dedim.

*Hangi hobi size göreymiş peki?

- Şu anda fotoğrafçılık.

*Bir sergi açmayı düşünüyor musunuz?

- Yok, cin olmadan adam çarpamam!

*Peki ne kadar ilerlettiniz su hobiyi?

- Eskiden ne görürsem çekiyordum, sonra daha çok insan çekmeye başladım. Portre çalışmayı çok seviyorum. Fakat sokakta doğal fotoğraflar çekemiyorum, çünkü insanlar beni görünce hemen poz veriyor. Bu arada bir ışık ekipmanı hediye geldi.

*Kim hediye etti?

- Eşim (Halit Ergenç) hediye etti. Normalde kadınlar pek ilgilenmez ama ben teknolojiye meraklıyım. Bana objektif alması, flaş alması çok hoşuma gidiyor. Işık ekipmanını getirince de çok mutlu oldum.

*Evinize stüdyo kurdunuz mu?

- Henüz kurmadım, çünkü daha çok şey öğrenmem gerek. Bu, oyunculukta da böyle... “Ben oyuncuyum” demekle oyuncu olunmuyor. Bu ülkede Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, annem Hülya Darcan, babam Tanju Korel oyuncu...

EŞİM İYİ BİR AKTÖR

*Eşiniz nasıl bir oyuncu?

- Eşim iyi bir aktör. Kendim içinse “İyi bir oyuncuyum” diyemem, sadece “İyi oyuncu olma adayı”yım. Bugüne kadar bir dizi, iki sinema filmi yaptım sadece, ne olduğumu biliyorum. Herkes de ne olduğunu bilip ona göre konuşmalı.

*Teknoloji tutkunuza dönecek olursak... Playstation’da iddialıymışsınız...

- Çok iddialı değilim, ama oynuyorum.

*Ne oynuyorsunuz?

- Futbol... Fakat son dönemde Wii’ye taktım. Hatta tenis oynarken kolumu bile sakatladım. Teknolojiyi gerçekten çok seviyorum ama bir yandan da korkuyorum.

*Neden korkuyorsunuz?

- İnsanı çok fena esir alıyor bu teknoloji.

SESİM GİDEREK KALINLAŞIYOR

*Sesiniz biraz nodüllü gibi çıkıyor...

- Aslında böyle değildi. Eskiden dizi zamanı, kışın kısılıyordu. Son zamanlarda daha arttı. Mesela üzüleyim, tamamen gidiyor sesim. Geçenlerde konservatuvar döneminden bir arkadaşımı gördüm, o da “Kızım senin sesine ne oldu? Çok kalınlaşmış” dedi.

*Doktora gittiniz mi?

- Gittim. “Minik minik kanamalar var, bir hafta izleyelim” deyip egzersizler verdi. Hatta belki küçük bir operasyon olabilirmiş. Ama hamile kalınca o doktora bir daha gidemedim.

*Hamile olmak, anne adayı olmak nasıl bir şey?

- Garip bir şey... Daha karnınıza düştüğü andan itibaren her şeyi onun için yapmaya başlıyorsunuz. Bana öyle oldu. Açıkçası çok korkuyorum. Sonuçta biri geliyor dünyaya ve sen yaratıyorsun onu. Sana ihtiyacı var. Bu ülkenin durumu ne olacak, bu çocuk bu ülkede nasıl büyüyecek diye korkularım var. Fakat o, bu dünyaya gelmek istedi. Ben de ona engel olmadım. Bu noktadan sonra biri ona zarar verecek bir şey yapmaya kalksa dünyayı yıkarım gibi hissediyorum.   

*İsmini belirlediniz mi?

- Bir isim düşünüyoruz ama kesin değil. Henüz tam olarak karar vermedik.

Haberin Devamı

KORKULARIMLA BAŞIM DERTTE

Haberin Devamı

*Şu hobilerden hangisini yapmayı çok özlediniz? Buz pateni, binicilik, kickboks, rüzgar sörfü...

- “Aman çok yönlüyüm, şunu da özledim, bunu da özledim” demek istemiyorum ama uzun zamandır at binemedim ve çok özledim. Bir çekimde düştüm, o da beni korkuttu. Korkularımla başım dertte şu sıralar.

*Ne gibi?

- Hamile kalınca, sorumluluklar artınca durum değişiyor. Bir de bizimkisi yüzümüzle ilgili bir iş ya, ödüm kopuyor bir şey olacak diye. Yüzüme bir şey olursa hiçbir şey yapamam. Gerçi fotoğrafçılık yaparım herhalde!

*Tiyatro, beyazperde... Hangisini daha çok seviyorsunuz?

- Az önce oyuncu adayıyım dedim ya, bu yüzden ikisi arasında bir ayrım yapabilmem için daha çok fırın ekmek yemem gerek diye düşünüyorum. Ama şöyle bir şey var; tiyatroyu çok özledim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!