Oganer’in hayaller ülkesi
Güncelleme Tarihi:
Bahar Oganer’in üçüncü kişisel sergisi ‘Dreamland’, Dirimart’ta 26 Ocak tarihine kadar devam ediyor. Oganer, daha önceki sergilerinde şehir yaşamını ele alırken, bu çalışmasında doğaya kaçışı romantizm altında işliyor. Bembeyaz bir galeri, yüzü gizli bir kadın ve serbest bırakılmış duygularla aşk, özgürlük, huzur temaları kurgulanmış resimlerle ön plana çıkıyor.
Ütopya
Gözlerinizi kapatın ve bembeyaz bir yer, mesela bulutları hayal edin… Sonra içine özgürlüğe giden kareler yerleştirin. Karmaşadan, sinirden, stresten, mutsuzluktan, umutsuzluktan bütün karanlık şeylerden uzak bir yer… Hatta bu hayalde kalmasın, buyurun Bahar Oganer’in ‘Dreamland’ ine. Oganer, geçen hafta ‘Dreamland’ adlı üçüncü sergisini Dirimart’ta açtı. Tıpkı hayal ettiğiniz gibi kapıdan içeri adımınızı atıyorsunuz, her yer bembeyaz ve o beyaz boşlukta aydınlığa giden imgeler birer birer size geliyor. Sanatçı, daha önceki ‘Dream’ ve ‘Kristal’ adlı sergilerinde şehir yaşamını, modern hayatı ele almıştı. Fakat bu sefer yaşadığı şehrin, İstanbul’un kaosundan kaçmak ve doğayla romantik bir şekilde bütünleşmek istiyor. Her resimde ise yüzü gizlenmiş bir kadın… Kim dersiniz? “Bir sanatçının çalışmasında
çok uzağa gitmesine gerek yok, kendisine bakması yeterli” diyen Oganer, resimlerinde kendisini kullanıyor. Çoğu kurgulanmış resimler. Eşi Ozan Oganer, Bahar’ın fotoğrafını kurgulayarak çekiyor ve sanatçı da o fotoğrafa göre kendi eserini yaratıyor.
Özgürlük tutkusu
‘Karanlıktaki aydınlık’, Oganer’in sergide en fazla alan verdiği çalışma ve boyutu 250x200 cm. Peki ama neden bu resim? Sanatçı, “ Renklerin çeşitliliği en fazla orman kurgusunda. Renkleri bu şekilde bu kurguda kullanmayı çok istiyordum.” diyor. Karanlıktan aydınlığa doğru renklerin adım adım açılması çeşitliliği arttırdığı gibi anlamı da zenginleştiriyor. Ormanda bir kadın ve biraz muhafazakâr… . Şehrin gün geçtikçe yükselen duvarları toplumsal normlar gibi kadını sıkıştırıyor, bastırıyor ve nefes bile alacak alanın bırakılmaması içindeki özgürlük tutkusunu, aydınlığı daha da besliyor.
Bodrum’un sakin suları
Bahar Oganer’in diğer çalışması ‘Sakin sular’, Bodrum’dan bir kare. Sanatçı son 2-3 senedir yazları Bodrum’a gidiyor. Oganer, “Gözlemlediğim kadarıyla Bodrum, İstanbulluların tatil mekânı ve insanlar, Bodrum’a giderek bir şekilde kendilerini doğaya atıp rahatlıyor” diyor. Ve resimde de tam anlamıyla huzur var. Şehir hayatının tüm stresi, sanatçının vücudundan deniz sularıyla beraber yavaş yavaş akıp gidiyor gibi.
Huzur aşkta
‘Uzakta’, Oganer’in diğer çalışmalarına göre farklı bir iş. Eserlerinde genellikle parlak tonlar kullanmayı tercih ederken, bu çalışmasında renkler daha indirgenmiş ve pastel tonlara ağırlık verilmiş. Yalnız bir kadın zamansız, sınırsız, dingin bir ortamı sadece izliyor. Aslında diğerlerindeki gibi huzuru doğada değil, aşkında bulmayı istiyor ve yorulsa da onu bekliyor.
Yeniden doğuş
‘Ufuğa doğru’, diğer tabloları andırmıyor değil, fakat farklılığı çıplaklıkla yakalıyor. Çıplaklık insanın en saf, maskesiz hali. Şehir yaşamının getirdiği materyallerle bir karaktere bürünme çabası yok. Olduğu gibi, doğduğu gibi… Damıtılmaya ihtiyaç duymayan insan doğasındaki bu arınmışlık denizin berraklığı ve parıltısıyla bütünleşiyor. Sanki doğayla beraber bedenin, ruhun zincirleri kırılıyor.
Carpediem
Bahar Oganer, ‘Çıkış y olu’ isimli çalışmasında ilk defa kendisini merkeze koymuyor, dışardan bir göz olarak ne olup bittiğine bakıyor. Ormandaki renkler, kamuflaj desenini andırdığı gibi ister istemez akılda ‘güç’ çağrısı yapıyor. Ama ne tür bir güç? Dalların arasına takılan atkının her türlü gücün gelip geçici olduğunu göstermesi gibi. Hayata geliriz, yaşarız ve ölürüz… Esasında bu kadar basit bir ‘güç’. Her şey bir AN’dan ibaret ve anı yaşamak gerek.