Güncelleme Tarihi:
- Evet. İsmim Murat, soyadım Han. Sanki sonradan alınmış bir isim ve soyadı gibi geliyor insanlara... Ya da soyadın ne diye soranlar oluyor.
Seni ilk kez "Mutluluk" filmiyle tanıdık. Nerelerdeydin bunca yıl?
- Bilkent Üniversitesi’nde beş yıl tiyatro eğitimi aldım. O süreç içinde kendimi oyuncu olarak yeterli görmemeye başladım. Bir açmazdaydım. O yüzden yurtdışına gitmem gerektiğini düşündüm. Sonra Amerika ve İngiltere’deki oyunculuk okullarını araştırıp, bu okullarla yazışmaya başladım. En çok da Stella Adler Oyunculuk Okulu’na gitmek istiyordum. Ama pahalı olması da gözümü korkutuyordu.
Maddi destekçin ailen miydi?
- Bir memur ailesinin çocuğuyum. Onların yurtdışı eğitim giderlerimi karşılama lüksü yoktu. O yüzden yazları Kuşadası’nda barlarda çalışıp biraz para biriktirdim. Tabii bu paralar okulun ilk taksidine bile yetmiyordu. Ama kafaya koymuştum, çok idealisttim. Derken 4. sınıf bitti, bütün yazışmalarımı tamamlamıştım ve Stella Adler’e kabul edildim.
- Evet aralarında Marlon Brando, Robert De Niro ve Merly Streep gibi dünyanın en önemli oyuncuları var.
"Ekonomik anlamda da rahat değilim" dedin, bu süreçte faturalar nasıl ödendi?
- Okul için her üç ayda bir 2500 dolar gibi bir rakam ödenmesi gerekiyordu. Benim bir altı aylık dönemin okul parası dışında hiç param yoktu. Hemen iş aramaya başladım. Tabii çalışma izni yok, nakit işler bulmak gerekiyor. Tam Shakespeare dersindeyiz. Bizim bir İngiliz hocamız vardı. "Bahçıvan arıyorum. Tanıdığınız var mı?" dedi. Ben hemen "Ne yapılacak?" diye sordum. "Yabancı otlar ayıklanıp, yerine bir şeyler dikilecek" dedi. "Ben yapabilirim" dedim. Ardından öğretmenimin komşularının da bahçe işlerini yaptım. Ardından pizza dağıtmaya başladım, gündüz okuldaydım, akşamları pizzacıda. 2 yıllık eğitim süresi boyunca restoranlarda, barlarda çalıştım. Bunun yanında derslerim çok iyiydi. Bir gün bölüm başkanımız Irene Gilbert beni odasına çağırdı. "Biz seni akademinin en iyi oyuncusu olarak belirledik ve okumak için nasıl çalıştığını da biliyoruz. Sana bir dönem için burs vermeye karar verdik" dedi. İnanılmaz duygulandım, kadına sarıldım. Yaşadığım o mutluluğu anlatmam mümkün değil.
- Geçen yıl Ankara’ya ailemi ziyarete gelmiştim. Oyuncu Simge Selçuk, Bilkent’ten arkadaşım. Yine bir telefonda "ANS’a gideceğim, bir dizi projesi varmış, sen de gel" dedi. Ben de ona katıldım. O sırada "Mutluluk"un cast’ı yapılıyormuş. Cast’ı yapan Zeynep beni görünce Cemal rolüne uyacağımı düşündü. Sonra Abdullah Bey ile tanıştık. Amerika’da yaptıklarımı anlatınca, "İki sahne var, onları 48 saat içinde hazırla ve bir deneme çekimi yapalım" dedi. Abdulllah Oğuz deneme çekimlerini beğendi. Ama başrolü vermek için çok daha uzun bir süre gerekiyordu. Süre üç hafta kadar oldu, hatta üç haftanın sonunda insanlar "Amerika’dan geldi, Doğulu havası veremez" diye konuşuyordu. Ama Abdullah Bey çevresinden hiç etkilenmedi. En son "Şive konusunda emin değilim; sanki çalışsan da yapamazmışsın gibi geliyor" dedi. "Bekleyin, görün dedim" ve Van’a gittim. 48 saatte Van aksanın öğrendim. Döndüğümde Abdullah Bey çok şaşırdı. "Ben böyle bir şey görmedim, rol artık senin" deyince, "Artık tamam mutlu olabilirim" dedim.
Hırs yaptım, kazandım
"Mutluluk"ta rolü almanda hırsın etkisi var mı?
Ünlüler okulunun en iyi öğrencisiydi
Okulun en iyi öğrencisi seçilmen sizin bursun yanında neler getirdi?