Güncelleme Tarihi:
Metin Bey sizi sitcom’larda görmeye alıştık, özellikle mi bu tür işlerde yer alıyorsunuz?
- Evet... Ben çok grotesk, abartılı, farsın da üstünde komikliği sevmiyorum. O yüzden bu tarz benim üslubuma daha uygun geliyor. Her şey doğal perspektifinde akıyor, o doğal akıştaki terslikleri işleyerek mizah yakalamaya çalışıyoruz. Zaten sitcom’un anlamı da odur; durum komedisi.
“Aşkın Halleri” yayınlanmaya başladı, ilk geri dönüşler nasıldı?
- Birinci bölüm çok iyiydi ama ikinci bölümün reytingleri felaket geldi. Ne olduğunu bilmiyoruz.
Haldun Dormen, Güven Kıraç, Ayşe Erbulak ve sizin gibi önemli isimler bir araya gelmişken mi?
- Bu önemli bir kadro. Bu kadronun gerçekten iyi iş yapması gerekiyor. Nitekim birinci bölüm de bunu kanıtladı...
İkinci bölümün reytinglerinin kötü olması sizi nasıl etkiledi peki?
- Şimdilik direniyoruz, çünkü yaptığımız işin doğru olduğu inancındayız. Zaten başka bir iş önerilirse, ben yapmam. “Kıyısını köşesini değiştirelim, abartı gelsin, silah girsin, fuhuş olsun” denilirse, ben yapmam. Zaten onlardan çok var... Biz 38 sene zirvede kaldık, hem de ‘kabare’ diye yeni bir türle. Bu başarı, bu şekilde özen gösterilince oluyor.
Dile kolay; 38 sene. Çok da kolay geçmemiştir...
- Bizim zamanımızda televizyonlar çıktı, ihtilal oldu, harp yaşandı ama biz hiç düşmedik. (Gülüyor) “Neden?” derseniz... Bazen kurşuni havalar olur, bir sıkıntı yaşanır, kabare tiyatrosu da böyle havalarda sizi biraz tebessüm ettirecek bir komşuya gitmek gibidir.
70 YAŞ, İKİNCİ DELİKANLILIKTIR
Diziye dönelim. “Aşkın Halleri”nde Sabri karakterini oynuyorsunuz. Sabri eşine çok aşık bir adam mı?
- Sabri, 70’li yaşlarında bir adam. 70 yaş, aşağı yukarı ikinci delikanlılıktır. 46’da andropozun birinci basamağı başlar, 60’a doğru biter. Sonra biraz durursun. Artık hayatta işinin bittiğini düşünürken, 70’ine geldiğinde testosteron yükselmeye başlar, yeniden bir dinamizm gelir, güzel kızlara bakmaya başlarsın. Eğer bulursan beraber olursun, bulamazsan da torununu seversin. (Gülüyor) Sabri de tam o yaşlarda bir herif. 40’lı yaşlarını süren güzel bir kadınla evlenmiş. İkinci baharını bulmuş, hatta sonbaharını. Başka da bahar yakalayamaz bundan sonra. O bahara da aşık. Kadın da bunun aşkına aşık. Kadın belki birey olarak düşündüğünde böyle bir adamı seçmez ama onun aşkıyla o kadar mutlu oluyor ki evlenmiş. Belki minik bir Elektra kompleksi de var kadında, karşısındaki adamda bir baba sevgisi arıyor olabilir... 21 yaşında da bir kızları var.
Aşkın kaç hali var sizce?
- Sayılamayacak kadar çok... Aşk bir kimya olduğu için kimya değiştikçe aşkın hali de değişir. İyi, kötü, güzel halleri vardır. Uçuran aşk vardır, öldüren aşk, hasta eden aşk vardır. Dizide bütün bu halleri gerektiği kadar göreceğiz. Bir de şu var dizide; karakterlerin yaşadığı site, aslında ülkenin küçüğü. Memlekette ne oluyorsa orada da oluyor. İzleyici dizideki minik göndermelerle etrafına da bakacak.
Geçtiğimiz bölümde Suriye’ye yaptığınız gönderme gibi mi?
- Uçak düştüyse, burada da tartışılıyor. Para pul meselesi, ekonomi de tartışılıyor...
YAZILANLAR DOĞRU DEĞİL BEN PARA ALMADIM
Kabareden bahsettik az önce, siz de “Devekuşu Kabare”yi yeniden hayata geçirecektiniz ama daha sonra projenin iptal edildiğini duyduk, neden böyle oldu?
- “Kabare battı” diye haberler yapıldı, öyle bir şey yok ama yeniden olmayacak, o belli... Zeki de ben de çok istiyorduk yeniden “Devekuşu Kabare”yi yapmayı ve bu işe soyunduk. Böyle bir gereksinim olduğu kanaatindeydik. Eski oyunlarımızdan 10 bölümü alıp olduğu gibi oynayacaktık...
Sonra neden vazgeçtiniz?
- İlk olarak yazılanlara cevap vereyim. Benim para aldığım yazılmıştı, halbuki para almadım. Ben bu projeyi büyük bir prodüksiyon olarak düşündüm, çünkü biz küçük bir salonda başlayıp 5-6 bin kişiye oynamıştık. Tiyatro Kedi’nin sahibi Hakan Bey’in (Altıner) başka bir yere borcu varmış. Benim de hiç sevmediğim işler bunlar; borç, haciz gibi şeyler. Gişeye haciz gelmesin diye bir organizasyon şirketiyle anlaştık. O organizasyon şirketi de Hakan’a ödeme yapmış, onların arasında bir şey ve mahkemeleri devam ediyor...
Sizin vazgeçme nedeniniz bu olaylar mı?
- Biz Zeki’yle en başından koşullarımızı söyledik. Peşin olarak 3’er bölüm 20’şer bin lira avans, bir de “Devekuşu Kabare”nin isim hakkı olarak 300 bin TL talep ettik. Ödeme olmayınca da kabul etmedik. “Devekuşu Kabare”yi de efsane olarak rafa kaldırdık.
“Devekuşu Kabare”de hükümeti de eleştiriyordunuz, korku oluyor muydu o dönem?
- Konuşma korkusu vardır, yok diyen yalan söyler. Biz Atatürk çocuğuyuz. O yüzden doğru bildiğimizi söylemekten çekinmeyiz ama doğrular biraz serttir...
SENARYOLARLA ISINIYORUM!
Sinema filminiz olmayacak mı yakın zamanda?
- Şimdilik öyle bir proje yok ama kışın şöminede senaryo yakarak ısınıyorum. (Gülüyor)
DOĞRUYU SÖYLESEM KARIMA SÖYLEMESEM SİZE AYIP!
Siz aşkın her halini yaşadınız mı?
- Sormayın, ne hallere düştük! “Her halini yaşadım” diyemem ama aşkı yaşadık tabii. Şimdi doğruyu söylesem karıma ayıp, söylemesem size ayıp. Bu soruyu yok farz edelim. (Gülüyor) Ben 52 senelik evli bir adamım, şimdi aşklarımı mı anlatayım yani?