Mesude ERŞAN FOTOĞRAFLAR: Selçuk ŞAMİLOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2011 00:00
Türk Halk Müziği sanatçısı Arif Sağ’ı (66) teleobjektif takılı profesyonel bir fotoğraf makinesiyle görürseniz şaşırmayın. Tevazuyla ‘amatör’ olduğunu söylese de gayet profesyonel fotoğraflar çekiyor. Şişli’deki müzik okulunda fotoğraf stüdyoları kuran Sağ, en son Türkiye Fotoğraf Sanatçısı Ödülleri’nin jürisinde yer aldı.
Fotoğraf çekmeye ne zaman başladınız?
- 9-10 yaşlarındayken, babamdan fotoğraf makinesi istedim. Ailenin biraz da şımartarak büyüttüğü, 12 çocuğunun en küçüğüydüm. Babam kırmadı, Kodak fotoğraf makinesi aldı. Köyde her şeyi çekiyordum. Arkadaşlarımı, köyün manzarasını, hayvanları... Siyah-beyaz fotoğraf günleriydi. Fotoğrafları karta bastırmanın maliyeti vardı, zaten çoğunu bastırmadım. 14 yaşındayken İstanbul’a geldim, müzik ağır bastı. Doğrusu şimdi o fotoğraf makinesi nerede, bilmiyorum.
Aralıksız sürdürebildiniz mi?
- Uzun müddet fotoğrafla ilgilenemedim. Ta ki Kağıthane’deki İstihkam Okulu’ndaki askerliğe kadar.
Atatürk’ün fotoğrafçısı Cemal Işıksel okulun da fotoğrafçısıydı. İki yıl boyunca karanlık odada Işıksel’den çok şey öğrendim. Askerlerin o kadar çok fotoğrafını çektim ki... Poz hep aynıydı, sol el çenede, saat ve iki kulak mutlaka görünecek. Çekilen fotoğraflar dışarıya rötuşçulara gider, bir hafta sonra da gelirdi. Fakat benim hiç askerlik resmim yok. Aklıma gelmedi kendimi çektirmek. Askerden sonra aralıklarla fotoğraf çektim. Çok kere fotoğrafları bastırmaya zaman bulamıyordum. Dijital makineler çıktıktan sonra saklamak daha kolaylaştı.
Yeniden makineyi ne zaman elinize aldınız?
- Yedi sene önce Avustralya’dan ciddi kameralar aldım. Bugün en yeni çıkmış fotoğraf makinesi alıyorsunuz, bir sene sonra üst modeli çıkıyor. Almak zorunda hissediyorsunuz. Canon’un en son modellerinden birine sahibim. Müzik adamı Canon’dan hoşlanır. Çünkü yumuşak ve duygusal çeker. Mesela gazeteciler Canon’u sevmez, Nikon’u tercih eder çünkü daha sert ve net çeker. Çok sayıda objektijim var. Objektiflerim makinemden pahalı. El işi, fabrikasyon değil.
NEREYE BAKACAĞIMI BİLİYORUM
Fotoğrafçılığınızı nasıl geliştirdiniz?
- Kendi kendime. Nereye bakacağımı biliyorum. Bütün mesele nereye bakabileceğini bilmek. Kameradan önce görebilmek. Sonrasında kamerayla tespit etmek kolaylaşıyor. Gördüğümü çekemezsem, sıkıntı duyuyorum.
Fotoshop’a karşı mısınız?
- Hayır değilim. Fotoshop yokken de rötuşlar vardı. Ama şişman birini zayıflatmak ya da yara beresini örtmek doğru değil. Belirli bir dizayn için kullanılmasının hiçbir mahsuru yok.
CD kapağı çektiniz mi hiç?
- Oğlum (Tolga Sağ), gelinim (Pınar Sağ) ve öğrencileriminkini çektim. Doğal halleriyle çekmeyi seviyorum.
Çekmek istediğiniz fotoğraflar var mı?
- Mutluluk ve mutsuzluğu, açlıkla tokluğu yan yana yakalamak istiyorum. Ara Güler’in böyle bir fotoğrafı var, modern İstanbul ile iç içe geçmiş gecekondu İstanbul’u. Bayıldım. Maslak’taki gökdelenleri, pahalı rezil binaları çekmek istiyorum.
Müziği mi, fotoğrafı mı tercih ederseniz?
- Ne işin var, git sazını çal, müziğini yap diyenler çıkabilir. Ama ben öyle bakmıyorum. Fotoğraf makinesini arkadaşım gibi düşünüyorum. Müzik ekmeğini yediğim şey. Fotoğrafsa amatör uğraşım. Haddimi bilirim. Fotoğraf çekerim ama fotoğraf sanatçısı pozları vermem, ahkam kesmem. Zaten böyle bir ahlaki cesaretim yok. Sergi açmayı düşünmüyorum ama oğlum ve talebelerim istiyor. Oturup çalışmam lazım. Seçmek de zor! Fotoğraf için seyahat etmem ama gittiğim her yere makinelerimi de götürüyorum.