OluÅŸturulma Tarihi: Mart 15, 2003 00:00
Farklı bir doktor. KonuÅŸmaya baÅŸladığında farkı fark etmemeniz mümkün deÄŸil. Bir kere sakin, çok sakin. Sizi yatıştırıyor. Ruhunuza iyi geliyor. Kullandığı sözcükler, kavramlar baÅŸka türlü. Sık sık duymaya alışık olduklarımızdan deÄŸil. Tıp anlayışını da koruyucu hekimlik üzerine inÅŸa etmiÅŸ. Onun derdi sadece sizi tedavi etmek deÄŸil yani. Hasta olmamanızı saÄŸlamak. Yakında Ä°stanbul'da bir kilinik de açacak. Bu arada söylemeyi unuttum: 10 yıllık baÅŸarılı, ödüllü Ankara Numune Hastanesi BaÅŸhekimliÄŸi’ni terk etmiÅŸ durumda. Gözünü bile kırpmadan. O bize deÄŸiÅŸik ÅŸeyler öğütlüyor: Hayatınızdaki toksinlerden, fazlalıklardan, ağırlıklardan kurtulun diyor. Ve soruyor: Yorganın ağırı bile insanı rahatsız etmez mi? Bize hafiflememizi öneriyor yani. Kitabı ortalığı dağıttı biliyorsunuz, adı YaÅŸasın Hayat. Kim koymuÅŸ ismini dersiniz? Sezen Aksu. Kafasını uzatmadığı delik var mı acaba! O da Osman MüftüoÄŸlu'nun hastası. Ona sormadan doktora bile gitmiyor. Sadece Sezen'in deÄŸil, daha bir sürü çok ya da az tanınmış ünlünün doktoru. Ama tabii hiçbiri Demirel konumunda olamaz! Bu üzerine yapışmış bir sıfat: Demirel'in doktoru. MüftüoÄŸlu'nun anlayışına göre bir doktor, hastasının koçu olmalı, saÄŸlık koçu. Ayağından tırnağına kadar, sabahtan akÅŸama kadar, yazdan kışa kadar, beslenme ve davranış biçimlerine kadar belirlemeli ki, hasta olmasın. Aslında yazıyorum ama boÅŸ yazıyorum, nasıl olsa kendisiyle bu salı günü Hürriyet'te tanışacaksınız ve tiryaki olacaksınız...Osman MüftüoÄŸlu dendiÄŸinde akla ilk gelen Demirel'in doktoru. Bu sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Daha fazlası deÄŸil misiniz siz?- Süleyman Demirel, sadece Türkiye için deÄŸil, içinde bulunduÄŸumuz coÄŸrafya için bile sıradışı bir insan. Çok özel eÄŸitimler almış olmasının dışında, ben bunun imalattan kaynaklandığına inanıyorum. Genetik yani. Çok önemli meziyetleri var. Valla onun hekimi olarak bir yere kayıt düşülmesi beni sadece onurlandırıyor...Sezen Aksu'nun, Ä°smail Cem'in, Melih Gökçek'in ve daha pek çok ünlünün doktorusunuz. Åžunu sormak istiyorum: Ãœnlülerin doktoru olmakla, iyi doktor olmak her zaman örtüşür mü?- Örtüşmez. Alakası yok!Niye o zaman hep ‘‘ünlülerin doktoru’’?- Hep deÄŸil. Bu durum içinde bulunduÄŸunuz ortamla ilgili. Ãœst düzey siyasetçilerin hekimliÄŸini yapıyorsanız, sizi birbirlerine refere ediyorlar. Aynı ÅŸey sanatçılar için de geçerli. Ä°tiraf etmem gerekiyor ki, bu ‘‘ünlülerin doktoru’’ lafından hoÅŸlanmıyorum. Süleyman Bey'in ya da Sezen'in doktoru olmaktan hoÅŸlanıyorum. O ünlünün kim olduÄŸunun kararını benim vermem lazım yani! Bu tanımdan hoÅŸlanmasanız da, ünlülerin doktoru olmak ne saÄŸlar insana? Daha fazla para mı, yükselen bir kariyer mi?- Size olan talebi bir miktar artırıyor, bu doÄŸru. Ama büyük bir sorumluluk da yüklüyor. MüthiÅŸ bir baskı. Toplum tarafından çok fazla önemseniyorsa o insan, başına gelebilecek olan saÄŸlık problemlerinin mümkün olduÄŸu kadar sizin hatanızdan kaynaklanmamış olması gerekiyor. Beklenmedik saÄŸlık problemlerini bile önceden tahmin edebilme stresine girmeniz icap ediyor. Bir Demirel'in doktoru olmanın getirdiÄŸi sorumluluk, getirdiÄŸi keyiften çok daha fazla! Felaket bir ÅŸey bir cumhurbaÅŸkanı doktoru olmak!24 saat ulaşılabilir olmanın dışında neler var...- O oooo! Kendinizi şımartma hakkınız yok. Ä°stediÄŸiniz kadar alkol alma hakkınız yok. Ortadan da kaybolamazsınız. Çok fazla kendinizi yaÅŸayamazsınız. Bir de o ünlü insanlara ulaÅŸmak isteyenler küçük uyanıklıklar yaparlar. Onlarla iletiÅŸim kurabilmek için size muayeneye gelirler. Sizi rahatsız ederler. Bir sürü ÅŸey...O BÄ°R SAÄžLIK KOÇUAşırı medyatik olduÄŸunuz için meslektaÅŸlarınız tarafından yadsındığınız, eleÅŸtirildiÄŸiniz, hatta zaman zaman hor görüldüğünüz oluyor mu?- Yok canım, ‘‘KeÅŸke onun yerine ben olsaydım’’ diyenler belki vardır, her meslekte olduÄŸu gibi tıpta da kıskançlık var ama boyutlarının çok büyük olduÄŸunu zannetmiyorum.Neden? Gazeteciler birbirleri hakkında atıp tutarlar, hatta birbirlerinin gözünü oyarlar. Siz doktorlar farklı mısınız yani? Aranızda gerçekten dayanışma mı var, yoksa birinin yaptığını diÄŸeri asla beÄŸenmez mi?- Hiçbir meslekte deontoloji diye bir bölüm yok, bizde var: Tıp ahlakı. Yani bir doktorun bir baÅŸka doktora nasıl davranacağı tıpta ders olarak okutuluyor. Biraz bozulmaya baÅŸladı ama yine de baÅŸka mesleklere benzemez bizim meslek.Bazıları hakkınızda tüyo verirken ‘‘Türkiye'nin en iyi 10 doktoru arasında’’ dediler. Resmi olmasa da böyle bir kategori var mı? DoÄŸru mu?- Takdir edersiniz ki, bu konuda fikir yürütmem zor! E bir de komik olur. Ama iyi bir doktor olduÄŸuma inanıyorum. Bu konuda hiçbir kuÅŸku taşımadım...Siz yaptığınız iÅŸi nasıl tanımlıyorsunuz? Bana her ÅŸeyin ötesinde bir ‘‘hayat tarzı danışmanı’’ olduÄŸunuz söylendi. Bu fazla iddialı bir laf mı, yoksa gerçeÄŸi mi yansıtıyor?- Fazla iddialı. Ben insanların ‘‘hayat tarzı danışmanı’’ deÄŸil ama ‘‘saÄŸlık koçu’’ olabilirim. Yani sizi karşıma alırım, sizin genetik soy aÄŸacınızdan, aile risklerinizden, mensup olduÄŸunuz ırksal kökenin getirdiÄŸi tıbbi yüklerden, yaptığınız iÅŸten, oturduÄŸunuz ÅŸehirden, ÅŸehir hayatının organik veya ruhsal streslerinden bahsederek sizin bir profilinizi çıkarırım. Sonra sizi elden geçiririm ve mevcut durumunuzu saptarım. Gerekli analizlerinizi isterim. Ve sizin için bir yol haritası belirlerim. Gelecekte önünüze çıkabilecek tümsekleri söylerim. Yani Demirel'in ya da Sezen Aksu'nun benden yararlandığı noktalar sadece tedavi deÄŸil. Biz insanların kısa, orta ve uzun vadeli saÄŸlık planlamalarını yapıyoruz...Koruyucu hekimlik yani..- Evet çünkü ÅŸuna inanıyorum: Hekim sadece sizin hastalığınızı tedavi eden insan olmamalı. Sizi, daha saÄŸlıklı tutan, saÄŸlamlılık halinizi koruyan, bu açıdan sizi yöneten insan olmalı. Yani bu çağın başında oluÅŸturulan hekimlik modelini yeniden gözden geçirmemiz gerektiÄŸini düşünüyorum. Her ÅŸeyin sanayileÅŸmesinden tıp da nasibini aldı. Sanayi, tıptan para kazanmanın yollarını aradı. Ve kendine 2 yol buldu: Biri teÅŸhis, diÄŸeri de tedavi sanayii. Yani hastalıktan para kazanma. Bir baÅŸka deyiÅŸle ilaç endüstrisi. Ama benim görevimin sadece tedavi etmek olduÄŸu kanaatinde deÄŸilim, bu tabii ki kutsal bir iÅŸ, ama saÄŸlığı korumak ondan daha kutsal ve öncelikli!Siz Ankara'da dar bir çevreye sıkıştığınızı düşündüğünüz için mi Ä°stanbul'da klinik açmak istiyorsunuz...- Türk insanının önemli sorunlarından birisi: biz ev deÄŸiÅŸtirmekten bile korkuyoruz! Halbuki ÅŸehir deÄŸiÅŸtirebiliriz, ülke deÄŸiÅŸtirebiliriz, hatta iÅŸ bile deÄŸiÅŸtirebiliriz. Ben artık hayatımı Ä°stanbul'da sürdürmek istiyorum.Yeri gelmiÅŸken Ankara Numune Hastanesi BaÅŸhekimliÄŸi’ni neden bıraktığınızı da sorayım...- Sıkıldım çünkü! Ben hekimlik yapmak istiyorum. BaÅŸhekimlikle hekimliÄŸi aynı anda yapabilirdim, 10 yıl boyunca yaptım da, ama o süre içerisinde hekimliÄŸimi geliÅŸtirmekle ilgili fırsatları ciddi bir ÅŸekilde kaçırdığımı düşündüm. Hiç tereddüt etmeden bıraktım. Söylüyorum, yaÅŸamı zaman zaman deÄŸiÅŸtirmekten korkmamak lazım.DOKTOR DEDİĞİN Ä°TFAÄ°YE DEĞİLSizin yazarak, konuÅŸarak, televizyona çıkarak ya da birebir karşılaÅŸtığınız her insana iletmeyi düşündüğünüz mesaj ne? O insanda hangi fikri deÄŸiÅŸtirmek istiyorsunuz? Hangi anlayışı yerleÅŸtirmek istiyorsunuz?- Hemen aklıma geleni söyleyeyim: Doktor, hastalanıldığı zaman aranılması gereken bir cankurtaran deÄŸil. Yani bir itfaiye deÄŸil. Sizin saÄŸlığınızla ilgilenen, saÄŸlığınızı yöneten kiÅŸi. SaÄŸlığınızı geliÅŸtirir ve gerekirse tedavi eder. Yani sadece tedavi etmez!Son soru: DoÄŸru yaÅŸamak, saÄŸlıklı yaÅŸamak, dengeli beslenmek dediÄŸiniz kavramların tamamı bana soyut, ulaşılmaz ve hatta palavra geliyor! Ya içinde yapamayacağım kadar unsur barındırıyor ya da kavrayamadığım kadar soyut felsefi anlayışlar. Mesela deniyor ki, yüzde 30 yaÄŸ tüketeceksin, bunun yüzde 10'u ayçiçeÄŸi, yüzde 10'u zeytinyağı, yüzde 10'u da margarin olacak. Ä°yi de ben nereden bileyim hangisinden ne kadar tükettiÄŸimi?- Bu söylediÄŸiniz doÄŸru. Biraz daha anlaşılmaz hale getirirseniz bundan para da kazanabilirsiniz! Bunu yapanlar var. Benim yazmayı kabul etmemin temel sebeplerinden biri bu. Tüm bunları daha kolay, daha güncel, daha uygulanabilir anlatmak. Günde dörtte bir fincan ayçiçeÄŸi çekirdeÄŸi yerseniz ihtiyacınız olan E vitaminini alırsınız diye yazdım mesela. DoÄŸrusu bu. Ä°nsanlar ‘‘Şu kadar miligram E vitamini alacakmışım’’ı merak etmiyor ki, ‘‘ben bunu nereden nasıl alırım’’ı merak ediyor. Åžu kadar zeytinyağı, ÅŸu kadar ayçiçeÄŸi yağı meselesi deÄŸil. Tereyağı kullanmamaya çalışın. Tamam, bazen kendinizi ödüllendirin, haftada bir gün tereyağında pilav yiyin, ama her gün deÄŸil. Daha çok zeytinyağı yiyin, bulamıyorsanız ayçiçeÄŸi yağı ve diÄŸer bitkisel yaÄŸları tercih edin. Ama genelde yağı az tüketin. Dikkat ederseniz ben rakamlarla fazla uÄŸraÅŸmıyorum. Yine de bunaltıyorsam, ben iÅŸimi yanlış yapıyorum demektir...HAYAT SENÄ° DETOKSLUYORUM!SaÄŸlıkta detoksu savunuyorum ben. Yani temizlenme, arınma ve lüzumsuz ayrıntılardan uzaklaÅŸma. Ama sadece saÄŸlıkta deÄŸil, edebiyatta da bunu savunuyorum. Oysa bir dönem yazdıklarınızın anlaşılmaması makbuldü. Ne kadar manasız. Bir insan anlamıyorsa yazdıklarınızı, siz aslında anlatmak istediklerinizi ifade edemiyorsunuz. Benim hafif olmaktan, anlaşılabilir olmaktan anladığım ÅŸu: Hayatın kendisini detokslamak lazım. Bütün ayrıntılardan, fazlalıklardan kurtulmamız lazım. Uyurken bile yorganın ağırı insanı uyutmaz! Havanın ağırı da. Evet, parfüm güzeldir ama kafanızdan aÅŸağıya Chanel 5 döksem, çekilmez olursunuz. Bu detokslama iÅŸlemini yaÅŸamın bütün katmanlarına uygulamamız gerekir...NE YAZIK KÄ° ÇOCUKLARIM FAST-FOOD YÄ°YORSamimi bir cevap istiyorum: Çocuklarınız bize önerdiÄŸiniz gibi besleniyor mu? Yoksa onlar da hamburger, patates kızartması ve coca cola gençliÄŸi mi?- Kızım 21, oÄŸlum 19 yaşında. Ne yazık ki ikisi de fast-food yiyor! Benim de, tam olarak yazdığım gibi beslendiÄŸimi söylemem zor. Ama bu, doÄŸruları insanlara aktarma görevimi engellemiyor. Daha 8 sene önce bıraktım ben sigarayı. GerektiÄŸinden fazla alkol alıyordum, 13 kilo da fazlam vardı, üstelik spor yapmıyordum. Ama daha dikkatliyim artık, ailem de öyle. Çocuklarımın ikisi de sportmen. Ne var ki oÄŸlum fast-food kültüründen nasibini aldı, sebebi biraz da okuldaki kültür, çünkü lise sonda, okuldan koÅŸa koÅŸa kursa gidiyor, kursla okul arasında da haÅŸlanmış sebze satan bir dükkan bulma olanağı yok. Ama bir McDonald's bulma olasılığı her zaman yüksek!ÇocuÄŸunuz obez olsa ne yaparsınız? Åžundan soruyorum bu soruyu: Bir çocuÄŸun obez olması anne babasının sorumluluÄŸu mudur? Onlar mı suçludur?- Obezite bir hastalık. Hasta olan bir insana normal insan muamelesi yapan bir anne baba, o hastalığın tedavisini geciktirdiÄŸi için sorumludur, hatta kusura bakmasınlar ama suçludur. EÄŸer teÅŸvik ediyorlarsa ve doktorlarla iÅŸbirliÄŸi yapmıyorlarsa daha da fena. Çocuk obezitesi önümüzdeki çağın en önemli saÄŸlık sorunlarından biri. Anne babaların kesinlikle eÄŸitilmesi lazım, orada bize de büyük sorumluluk düşüyor...HOCAM SÖYLE HANGÄ° DOKTORA GÄ°DEYÄ°MSezen Aksu'nun hangi doktora gideceÄŸini bile size sorduÄŸu doÄŸru mu?- DoÄŸru. Ama doÄŸal bu. Ben birinin hekimliÄŸini yapıyorsam onun bedensel fonsiyonlarını biliyorum deÄŸil mi? Yoksa Dinar Bandosu'na döner bu iÅŸ, herkes ayrı telden çalar. Devamlı hekiminizin hangi doktora gideceÄŸinizi söylemesinde bir de şöyle bir kolaylık var: Sorumluluk devamlı hekiminizin üzerine biner, ayrıca sizi görecek doktor sadece size karşı deÄŸil, devamlı hekiminize karşı da sorumluluk duyar. Ama tabii Sezen'in gideceÄŸi her doktoru bana sorması nezaketinden kaynaklanıyor..Â
button