O sonsuz huzur anı tartışılıyor

Güncelleme Tarihi:

O sonsuz huzur anı tartışılıyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 2002 01:53

"Elimden tutan beyaz ışık beni yıldızın üzerine oturttu. Birlikte dönmeye başladık. Rengarenk ışıkların arasından, pofuduk bulutların içinden geçiyorduk..." Bu sözleri kim söyletiyor?

Renkli bir hayal gücü mü, yoksa tecrübe mi? Kalbi duran, ama tekrar çalıştırılan insanlar, hayattan koptukları sayılı dakikaları hep aynı şekilde anlatıyor. Hepsi ‘‘beyaz koridor’’ diyorlar. Cansız bedenlerini seyrettiklerinden bahsediyorlar. Ve ortaya bu bir halüsinasyon mu yoksa öbür dünyaya yapılan astral seyahat mi tartışması çıkıyor.

Dakika dakika hastanın görüp, hissettikleri

Pam Reynolds, Ağustos 1991'de Phoenix-Arizona Hastanesi'nde bir beyin ameliyatı geçirdi. Ameliyat sonrası, anestezi altındayken hissettiklerini anlattı. Kafası karışan Pam Reynolds'ın yardımına doktorları koştu. Nöroşirürji bölümü uzmanları, hastanın anlattığı her şeyi dinledi ve operasyonu bilinçaltında nasıl algıladığını ortaya çıkardı.

07.15 - Ameliyathaneye giriş. Genel anestezi.

08.40 - EEG (elektro). Kafatasının elektrikli aletle kesilmesi.

BABAANNEM ÇAĞIRDI

Pam Reynolds: Korkunç bir gürültüydü. Dişçi aleti gibi. Kafatasımın tepesinden dışarı çıktım. Cerrahın omzunun üzerinden aşağı baktım. Çok parlaktı. Doktorun elinde, elektrikli diş fırçasına benzer bir alet vardı. Aşağıya baktım, babamın alet çantasına benzer bir kutu vardı.

10.50 - Vücuttaki kanın boşaltılması.

11.00 - Vücut ısısının düşmesi. Potasyum klorür enjeksiyonu.

11.05 - Kalp durdu.

11.25 - Vücut ısısı 15,5 derece. Yüksek beyin faaliyeti.

Pam Reynolds: Çekip gitmek istiyordum. Çok hızlı bir asansörün, bir tünelin içinde gibiydim. Babaannemin beni çağırdığını duydum. Tünelin ucunda bir ışık vardı.

11.30 - Ameliyat. Kanın vücuda yeniden verilmesi. Beynin ilk tepkileri.

Pam Reynolds: Beslendim. Ağızdan değil. Kabarcıklı bir şeydi. Kendimi çok güçlü hissettim.

12.00 - Kalpte sorun.

Pam Reynolds: Ninem peşinden tünele girmemi istemiyordu. Amcam da istemiyordu. Bedenimi gördüm, ölüydü. Dayım beni bedenime doğru itti. Bedenime dokundum, buzlarla dolu bir kap gibiydi. Ben dokununca zıpladı.

12.32 - Makinelerle bağlantının çözülmesi.

14.10 - Uyandırılma. Ameliyat başarıyla bitti.

Ahmet Karayel (Emekli memur)

Hayatımı oğluma borçluyum

Kalbim durmuş ama doktorlar müdahale etmiş, kalbimi yeniden çalıştırıp beni yoğun bakıma almışlar. Oğlumun sonradan anlattığına göre, yoğun bakımda, ona yıllar evvel ölen babaannesi ve dedesinin beni çağırdığını söylemişim. ‘‘Bir mahkeme var. Beni tanık olarak çağırıyorlar. Gideyim mi’’ diye sormuşum. O da ‘‘Gitme baba!’’ demiş. Ben de razı olmuşum. Sonra yine oğlum başucumdayken, ‘‘Oğlum bana iki kağıt uzattılar. Biri siyah, biri beyaz. Hangisini imzalayayım?’’ diye sormuşum. Bana, ‘‘İkisini de imzalama’’ demiş. Ben de ‘‘Peki’’ demişim. Hayatımı belki de doktorlara olduğu kadar oğluma da borçluyum.

Prof. Mehmet Beyli (İ.Ü. Tıp Fak. Diş Hekimliği Öğretim Üyesi)

İnanılmaz hoş bir huzur

1983'te kolumdaki uyuşma ve ağrı ile kalp krizi geçirdiğimi anladım. Yoğun Bakım Servisi'ne gittik. Film koptu. Kalbim durmuş. Elektroşokla yeniden çalıştırana kadar belki 20 saniye geçmiş. İnanılmaz bir renk cümbüşü hatırlıyorum. Yanıp sönen yüzlerce renkli ışık, tarif edemeyeceğim kadar güzeldi. Bunlar yoğun bakımdaki makinaların ışıkları değildi. Hayatım boyunca bir daha yakalayamadığım bir duygu hissettim. Sanki 40 saat uyumuşum, tüm kaslarım dinlenmiş, inanılmaz hoş bir huzur. Yine de tıbbın o anı yakalamış olanları reddetmesini anlayabiliyorum.

Yasemin Gümerhan (Bireysel Geliştirme Uzmanı)

Elimden beyaz bir ışık tuttu

Hepatit B hastası olarak Haseki Hastanesi'nde yatıyordum. Bir akşam yan yataktaki hastayla kavga ettikten sonra uykuya daldım. Sonra ne olduğunu hatırlamıyorum. Doktorların, ‘‘Yazık çok gençti’’ dediklerini biliyorum. Elektroşok da uygulanmış olabilir, emin değilim. Ben o sırada çok mutluydum. Elimden bir ışık tutmuştu, bir tünelden döne döne ilerliyordum. Tüm varlıklar ışıklar halindeydi. Leylak, yasemin kokusu vardı etrafta. ‘‘Öldüm mü?’’ diye sordum elimden tutan ışığa. Bana, ‘‘Merak etme geri döneceksin. Dünyada yaşaman gerekenleri yaşayıp, öyle geleceksin’’ dedi. Ailemin üzüleceğini söyledim. Bana öğüt verdi ışıklar. ‘‘Çok fazla üzüntüyü içinde taşıma, taşıtma’’ dediler. Yaşadıklarımı ruhsal ve fiziksel gelişim olarak değerlendirdiler. ‘‘Neden ben’’ diye sordum. ‘‘Hatırlasın, hatırlamasın tüm insanlar bunu yaşar’’ dediler.

BİLİM ÇEVRELERİ REDDEDİYOR

Işıklar, kansız kalan göz sinirlerinin bir oyunu

Vücuttaki kanın pompalanmasını, yayılmasını kalp sağlar. Kalp durunca oksijenin beyne gidişi önlenir. Beyin oksijensizliğe ancak 4-5 dakika dayanır. Beynin oksijensiz kaldığı anlarda oluşan oksijensizlik insanlara birtakım garip hisler yaşatabilir. Vücudun sevk ve idaresi beyinde olduğu için, göz sinirlerine giden kan da azalır ve ışıklar görülmüş gibi hissedilebilir. Halkın bu tartışmalar yerine, yeniden canlandırmayla ilgilenerek eğitim alması gerekli.Doçent İbrahim Keleş İ.Ü.Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü

Türkler artık bilimi öğrenmeli

Tüm bunları ruhani ve parapsikolojik olaylar olarak değerlendiriyorum. Ne dinimizde ne de tıpta yeri olmayan şeyler. Beyin kansızlığına bağlı olarak yapılan canlandırmadan sonra hastada psikolojik, psikiyatrik hatta nörolojik problemler meydana gelebiliyor. Bu durum tamamen beynin kansız kalması nedeniyle gerçekleşiyor. Çevreden gelen sıkıştırmalar da eklenince yalan yanlış, daha önceden kulak dolgunluğu olan bilgilerle bazı halüsinasyonlar görülebiliyor. Oysa görüldüğü söylenen ışık kümesinin, karanlığın, doktorların sesini duyabilmesinin, hepsinin bilimsel bir açıklaması var. Türkiye'de insan, bilimi öğrenmeli. Kişiye kalp ve akciğer canlandırması yaparak yeniden hayata döndürme çabasına CPR (Cardiopulmoner Resuscitation) diyoruz. CPR, beynin kansız kaldığı andan itibaren üç-beş dakika içinde yapılabilir. CPR esnasında beyin canlıdır. Bu nedenle hasta çevresindekilerin konuştuklarını duyabilir. Ameliyat esnasında ise anestezinin etkisi geçmiş olabilir, şuur çalışıyor olabilir. O an yapılanları, çabaları hissedebilir. Zaten onlarca elektronik aletin ışığı söz konusu, beyin kansız kaldığı için olay anına yönelik bir kesinti hepsi.

Operatör Murat Akçar,

Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi

Çizgi Ötesi

(Flatliners) filminde Julia Roberts, Kiefe Sutherland (yanda sedyede) ve Kevin Bacon'ın canlandırdığı meraklı tıp öğrencileri ölümle hayşat arasında geçen o kası sürede neler yaşandığını öğrenme peşindeydiler. Uzmanlara göre kalp durunca beyin oksijensizlik sebebiyle oluşan boşluğu hayal gücüyle dolduruyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!